Geçen hafta, ‘’Memorial neden KKTC’de?’’ diye sormuştum.
Sorma sebebim de, Türkiye’de iki düzine hastanesi olan, onlarca yurtdışı bağlantısı olan bir hastaneler zincirinin, ne amaçla veya hangi akılla ülkemizde bulunduğu idi.
Bulunma şeklinin de, bir hastane olarak değil, bir hasta iletişim ofisi şeklinde olması idi.
Sorumu açıkça sormuştum.
Ancak, beklenildiği gibi, devletin hiçbir kurumundan açıklama gelmedi.
Ancak Memorial Grup Direktörleri’nden bir yetkili ve KKTC’nin Memorial temsilcisi benimle iletişime geçti.
Üslupları çok kibardı. Dakikalarca, Memorial Hastaneleri’nin sağlık alanındaki başarıları ve hastalara yaptıkları katkıları anlattılar.
KKTC’nin Memorial Hastaneleri’ne maddi katkısının binde üç bile olmadığından bahsettiler. Dolayısıyla KKTC’de, maddi kazanç için değil, prestij için bulunduklarının altını özenle çizdiler.
Yazımda ima ettiğim ‘’komisyoncu olma’’ konusunu ise çok içerlediklerini, ülkemizde yaptıkları her işlerin kanunlara uygun ve kayıtlı olduğunu belittiler.
Ülkemizde bulunma gerekçelerini ise, KKTC’den Memorial Hastaneleri’ni seçen çok hastanın olduğunu, dolayısıyla, KKTC’ye döndüklerinde, tıbbi takiplerinin daha sağlıklı yapılabilmesi, bu hastaların tekrar tekrar Türkiye’ye giderek maddi yükün altına girmelerini önlemek amacıyla bu hasta iletişim ofisini kurduklarını özellikle vurguladılar.
Başka bir seçenek olarak da, kaleme aldığım yazı ile ilgili olarak yapacakları yorum ve açıklamalarını doğrudan yayınlama sözü verdim.
Ancak, her iki yetkili de bu teliflerimi kabul etmedi. Tekliflerim hala geçerlidir.
Diğer taraftan, yazımdan sonra, sadece Memorial yetkililerinden telefon almadım değerli okurlar.
Görevde bir polis memurundan, birkaç hastadan ve bir hastanın Memorial serüvenine şahit olan bir kamu çalışanından da telefonlar aldım. Meslektaşlarımdan da benimle iletişime geçenler oldu.
Görünen oydu ki, bazı kaygılar yersiz değildi. Yani Memorial’in KKTC’de bulunma nedeni sadece bir jest ya da prestijden ibaret değildi. Yeri ve zamanı geldiğinde elbette bunlardan bahsedilecektir.
Kim ne derse desin, Türkiye’de sağlık sisteminde iddialı konumda olan Memorial’in KKTC’de sadece hasta iletişim ofisi aracılığıyla bulunuyor olmasının, hastaların takiplerinin kolay yapılması amacı gibi basite indirgenmiş bir nedene dayanmadığını herkes biliyor. Ama her nedense, herkes susmayı tercih ediyor.
Görünen o ki, Memorial Hastanesi’nin ülkemizde bulunma nedeni, önümüzdeki dönemlerde de gündemi işgal edeceğe benziyor.
Ben bir doktor olsam da, potansiyel bir hasta adayıyım. Bir hekim olmam itibariyle de, ülkemizdeki herhangi bir hastanın, potansiyel doktoru durumundayım. Dolayısıyla, devletin düzeltemediği, çarpık sağlık sisteminin doğurduğu anomalili durumların, gerçek varoluş nedenlerini de sorgulama hakkına sahibim. Bu yüzden de susmamayı, sormayı ve sorgulamayı daha doğru bulurum.
Ve bu vesile ile, Sayın Sağlık Bakanı Dr. Ali Pilli’ye buradan sorularımı yöneltiyorum:
- Sizin Bakanlığınız ve bir önceki Sağlık Bakanı’nın dönemlerinde, Memorial Hastanesi’ne Hasta Sevk Kurulu aracılığı ile kaç hasta sevk edildi?
- Memorial Sağlık Grubu’na en çok hangi hasta grubu sevk edildi?
- Memorial Sağlık Grubu’na KKTC Sağlık Bakanlığı’nın ne kadar borcu var ve bu güne kadar ne kadar ödeme yapıldı?
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği’ne de bir soru:
- Memorial’in KKTC hasta iletişim ofisinin ‘’kayıtlı ve yetkili’’ doktorları kimlerdir?
Tekrar belirtmekte fayda var.
Hedefimde Memorial Hastaneler Grubu yoktur.
Hedefim, devletin bir türlü düze çıkaramadığı sağlık sisteminden, asimetrik kazanç sağlama ve bunu yaparken de hastaları kullanma eğiliminde olanların olup olmadığının tespit edilmesidir.
Alnı açık olanlara sözüm yoktur.
Sağlık hizmetine eşit ve hakkaniyetli ulaşabilmek adına, yukarıdaki sorularımın cevaplarını bilmek de tüm toplumun hakkıdır!