Sabahın erken saatlerinde silah sesleriyle uyanmıştık…


‘Ne oluyor?’ diye sormaya kalktık ki, az sonra 


Makarios’a karşı darbe yapıldığını öğrendik. Zaten ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ Cumhurbaşkanı Başpiskopos Makarios bir süreden beri diken üstündeydi… Hatta düzenlediği basın toplantılarında birkaç kez kendisine karşı darbe hazırlığı yapıldığını söylemişti…


   Niye darbe?..


   Rum tarafı, Adanın illa ki Yunanistan’a bağlanmasını ve Yunan bayrağının bu toprakların tümünde dalgalanmasını istiyordu… Bu amaçla Yunanistan’ın da desteğiyle 1 Nisan 1955’te yeraltı tedhiş örgütü EOKA silahlarla donatılarak faaliyete geçmiş, tam dört yıl adadaki İngilizlere ve sonra da Türk halkına kan kusturmuştu…


   Ama ENOSİS’i (Adayı Yunanistan’la birleştirme) gerçekleştirememişlerdi…


   Hedefe varamama, içlerini kurt gibi kemiriyordu… Bu nedenle 16 Ağustos 1960’da Kıbrıslı Türklerle oluşturulan ortak devleti Rum liderliği bir türlü benimsemiyor, Türklerin devlete ortak olmasını hazmedemiyordu… Nitekim Rum lider Makarios, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Dr. Fazıl Küçük ile Londra’da anlaşmayı imzaladıktan sonra, adaya dönüşünde Rum halkına yaptığı konuşmada, “Merak etmeyiniz; Kıbrıs Cumhuriyeti’ni oluşturan anlaşmalar, ENOSİS’e giden yolda sıçrama tahtasıdır” demek durumunda kalmıştı…


   Bu yüzden ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşamasını daha başından istememişlerdi… Nitekim ortak devlet sadece iki buçuk yıl yaşayabilmiş, 21 Aralık 1963’te ‘Akritas Planı’ adıyla ENOSİS için yeni bir hamle yapılmıştı… Öyle bir hamle ki, bu kez hedef ada Türkleriydi… Zaten İngilizler, ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte üsleri hariç, adayı terk etmişlerdi…Bu planla ‘Girit modeli’ uygulanacak, teslim olmayı reddeden Türkler ortadan kaldırılacaktı…


   Söz konusu tarihten başlayarak, 20 Temmuz 1974’e kadar Kıbrıs tam bir yangın yerine dönüştürülmüştü… Kıbrıslı Türklerin yaşadığı köyler ve kentler birbiri ardına saldırılara ve baskına hedef oluyor, evler ateşe veriliyor, göçler dalga dalga yayılıyordu.

Adanın her yanında Türk halkı abluka altına alınmış, silahlı saldırılar arttıkça artmıştı…


   Bugün hala kayıplar için dozerler devrede ise, çalışmalar yapılıyorsa, nedeni de bu değil midir?..


   Kıbrıs Türk halkı 11 yıl içinde çok acılar, çileler çekti. Hemen her aileden şehit verdi. 


   Saldırılar, Rum tarafı için “ENOSİS’e ulaşma mücadelesi”, Kıbrıslı Türkler içinse “Varoluş mücadelesi” idi.


   Sonuçta; Kıbrıs Türk halkının kentte köyde, dağda bayırda, ovada sıkı bir savunma yapması sonucu ENOSİS yine gerçekleştirilememişti…


   Aslında Makarios da ENOSİS yanlısıydı, hatta yemin etmişti, ancak Türkleri ekonomik yönden çökerterek, Kıbrıs’ı Yunanistan’a ilhak edebilmenin daha kolay bir yöntem olduğunu savunuyor, bunun için de gerekli önlemleri almaktan geri kalmıyordu. Abluka altında olan Türklere dış ülkelere gitmek istemeleri halinde büyük kolaylıklar sağlayacağını açıklıyor, hatta iş vaatlerinde bulunuyordu… Kıbrıslı Türk’e beş dakikada pasaport çıkarılıyor, Avustralya’da çalışma olanakları sağlanıyor, bilet parasına kadar ödeniyordu…


Ama öyle bir ayarlama yapılıyordu ki, çalıştığı iş yerinden maaşından kesinti yapılarak, bilet parası ve diğer masrafları geri ödeniyordu…


   Ne tezgâhtı o tezgâh?.. 


   Her şeye rağmen ENOSİS için ikinci hamle de amacına ulaşamamıştı… 


   Yeri gelmişken 1955 öncesi ENOSİS plebisiti gibi girişimleri burada belirtmek istemediğimi not düşüyorum. Yalnız silahlı girişimleri zikretmek istedim. 


   Adanın Yunanistan’a ilhakı bir türlü gerçekleşemeyince, Kıbrıs Rumları arasında homurdanmalar giderek yüksek tonla çıkmaya başlamıştı…



Başarısızlıkların faturası Makarios’a çıkarılıyor, zaman hızla aleyhine çalışıyordu… Bu arada Moskova’ya daha da yaklaşma politikası dikkatlerden kaçmıyordu…


Yunanistan’da askeri cuntanın iş başında olması, başta Yunan Alayı olmak üzere; Rum Milli Muhafız Ordusu’nun Yunanlı generalin komutasında bulunması, Yunanistan’dan çok sayıda subayın sivil kıyafetlerle adaya gelmesi ve bir süreden beri Eokacıların ‘EOKA B’ adı altında yeniden örgütlenmesi, Ada’da yine bir şeyler olacağının işaretleriydi. 

 


   Ve işte o gün geldi çattı, ENOSİS için ‘çekirge’ bir daha zıplayacak, vurucu son ve kesin bir hamle daha yapılacaktı… Makarios’a “Sen bu işi yüzüne gözüne bulaştırdın, ENOSİS’i gerçekleştiremedin, biz silah zoruyla halletmesini biliriz” mesajlarının ardından böyle bir günde 15 Temmuz 1974’te Kıbrıslı Rum lider ‘Cumhurbaşkanı’ Başpiskopos Makarios bir darbe düşürülmüş, koltuğundan edilmişti…


   Edilmişti, ama…
   Müsaade edin, gerisini de yarın anlatalım.



AKAY CEMAL