AKINCI RÜYA GÖRÜYOR;AYNI ZAMANDA SAĞLIKLI DÜŞÜNEMİYOR.2020 SEÇİMLERİNDE ADAY OLMAYI DÜŞÜNEN AKINCI KOŞULLARIN SADECE GÖREV SÜRESİNİN UZATILMASINI DESTEKLEMEDİĞİNİ AYNI ZAMANDA DA DİKTE ETTİĞİNİ YAYIYOR…AKINCI KIBRIS TÜRKÜNÜN ÇOĞUNLUĞUNUN KENDİSİNİ İSTEMEDİĞİNİ DİKKATE ALMALIDIR…

Kıbrıs Türk halkı büyük umutlarla Akıncı’yı Cumhurbaşkanı makamına seçmiştir.Akıncı görev süresince federasyon hedefine ulaşamamıştır; ulaşması da mümkün değildir.Akıncı görevinde başarısız olmuştur.Federal çözüm modeli çökmüştür.Akıncı’nın görev süresince verdiği tavizler, teslimiyetçi siyaseti Kıbrıs Türkü tarafından desteklenmemektedir.Halk Akıncı’ya inanmamaktadır. 2015’teki siyasi koşullardan faydalanarak,sırf 3.Cumhurbaşkanı Eroğlu yeniden seçilmesin diye kurulan tezgahlarla ,HP ve CTP’nn desteğiyle seçimi kazanan Akıncı ,2020 seçimlerinde yeniden aday olmaya hazırlanıyor.

Bu kez koşullar ,esen rüzgarlar Akıncı’dan yana değildir. Kıbrıs Türkü hiçbir vaadini yerine getirmeyen,aksine Ruma taviz veren Akıncı’ya geçit vermeyecektir. Kıbrıs Rum basınına yansıyan haberlere göre, Akıncı yakın çevresine 2020’deki seçimlerde yeniden aday olacağını söylemiştir.Akıncı’nın, mevcut koşulların sadece görev süresinin uzatılmasını desteklemediğini aynı zamanda da dikte ettiğini yakın çevresine söylediği Politis gazetesinde yayınlandı. Politis sözkonusu yayınında, Akıncı’nın geçtiğimiz günlerde KKTC’de sözde yasak kitap olayına sahip çıkması-(gerçekte PKK destekçisi zannıyla tutuklanan şahsa sahip çıkarak yargıya müdahale etmiştir),nüfus sayımı talebinde bulunmasının (gerçekte nüfusumuzun artmasından rahatsızlık duymaktadır)ve bir cinayete kurban giden Nami olayının Akıncı’ya desteği artırdığını yazmıştır.Ne alaka diyeceksiniz!Gerçekten de kelalaka.

Bu haber Politis’in ısmarlama haber yaptığına bir kanıttır ve Akıncı’nın algı operasyonlarının sınır tanımadığının bir göstergesidir.Akıncı’nın yakınındaki şakşakçılar da mevcut siyasi iklimin ve gelişmelerin Akıncı’nın yeniden seçilmesine katkı koyduğuna inanmaktadır.Bu kadarı da pes artık.

Bu ne biçim kendine güvendir!Egodur?Tarihimizin ,Talat ile birlikte en teslimiyetçi ,tavizci Cumhurbaşkanı Akıncı tüm başarısızlığına rağmen nasıl olur da yeniden seçilebileceğini söyleyebilir ve buna kendini inandırır! Akıncı her fırsatta söylediği üzere federasyon hedefine ulaşmak için göreve talip olmuştur.Federasyondan başka birşey konuşmam demiştir. 2015-2017 arasında sürdürülen müzekereler federasyonun mümkün olmadığını göstermiştir.

Akıncı kendi deyimiyle, ‘kendi neslinin son denemesini’ Crans Montana’da gerçekleştirmiş ve başarısız olmuştur. Akıncı Rum tarafının uzlaşmaz tutumunun kurbanı olmuştur. Ruma fazla inanmanın, güvenmenin, onlarla uzlaşabileceği hayaline kapılmanın bedelini muhakkak ödeyecektir.Akıncı Rum zihniyetini iyi etüd edememiş,yakın tarihimizde yaşananları doğru tahlil edememiş,adada yaşananlardan çıkarılması gereken sonuçları çıkaramamış ve yanlış strateji ve siyaseti neticesinde de amacına,hedefine ulaşamamıştr.

Akıncı’nın, Lefkoşa’da başlayan ve Mont Pelerin,New York,Cenevre ve Crans Montana’da devam eden müzakere süreçlerinde izlediği tavizkar politikalar işe yaramamıştır. Akıncı Kıbrıs Türkü için hayati olan,birçok şey yanında, özellikle siyasi eşitliğimiz ile Türkiye’nin etkin garantörlüğü konularını pazarlığa açmış,karşılığında herhangi bir teminat almadan, sırf Kıbrıs Konferansı toplanabilsin diye Ruma taviz haritası vermiştir.

Crans Montana’da Türk tarafının tüm iyi niyetine,esnekliğine rağmen Rum-Yunan ikilisi ile bilinen malum nedenlerden dolayı uzlaşmak,anlaşmak mümkün olamamıştır. Akıncı’nın Crans Montana sonrasında geçtiğimiz yıl 16 Nisan ve 26 Ekim ,bu yıl da 26 Şubat’ta Anastasiadis ile gerçekleştirdiği başbaşa görüşmelerinde Rumun bilinen niyetinde herhangi bir gelişme,değişme olmadığını bizzat kendisi açıklamıştır.

Akıncı ve sözcüsünün açıklamalarına bakılacak olursa Rum tarafı daha önce üzerinde mutabakat sağlanan birçok hususu şu anda reddetmektedir.Akıncı içini boşalttığı ve sulandırdığı, yolunmuş kuşa çevirdiği Siyasi Eşitliği bile Ruma kabul ettirememiştir.Kıbrıs Türkünün ayrı çoğunlukla karar almasından vazgeçmesine ve bir tek Türkün karar almada olumlu oy vermesini kabul etmesine rağmen Rum ayak diretmektedir.

Günün sonunda es kaza Rum tarafı Akıncı’nın sulandırılmış önerisini kabul etse,bu büyük bir başarı olarak lanse edilecek ve barış ve anlaşma ateşleri yakılmaya,sınır boylarında kutlama şölenleri yapılmaya başlanacaktır. Akıncı Crans Montana sonrasında ortaya çıkan yeni duruma adapte olamamıştır.Akıncı’nın,Crans Montana çöküşü sonrasında ‘artık hiçbirşey eskisi gibi olmayacak’,’mevcut parametrelerle müzakerelere devam etmek mümkün değildir’ gibi açıklamalar yapmasına,Rum tarafından olumlu herhangi bir adım atılmış olmamasına, hatta Rum tarafı üzerinde mutabakat sağlanan hususuları reddetmesine rağmen,hernedense ve her ne hikmetse ,federasyon için çabalarına devam etmesi büyük bir garipliktir. Gariplikten öte, Akıncı’nın olaylara,gelişmelere doğru teşhis koyamadığını,olan bitenin muhakemesini yapamadığını ve sağlıklı düşenemediğini,federasyon saplantısı ile baş edemediğini göstermektedir.

Akıncı maalesef kendi yaptıklarının doğruluğuna kendini inandırmış,aylardır kendisine yapılan uyarı ve tenkitleri dikkate almamakatadır. Akıncı 30 Nisan 2018 de ,görev süresinin 3.yıldönümünde yaptığı açıklamada Guterres Çerçevesi’ni olası müzakerelerde stratejik bir belge olarak kabul ettiğini bildirmiştir.

Kendi yetkisinde olmamasına rağmen, Türkiye’nin garantörlüğünden,tek yanlı müdahale hakkından ve adadaki askeri varlığından vazgeçmeye hazır olduğunu,toprak tavizi verebileceğini ve bu çeçrçevede müzakereye hazır olduğunu bildirmiştir. Bu gaflet değil de nedir?

Bu teslimiyetçilik değil de nedir?

KKTC Meclisi’ne,Hükümete ve Türkiye’ye danışmadan, istişare etmeden,yetki almadan aldığı bu kararla Akıncı kendi siyasi geleceğini sonlandırırken ,Kıbrıs Türkünü de ateşe atmıştır. Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu’nun ziyaretlerinde üzerinde mutabakat sağlanan ‘yeni fikirlere de açık olunması’ ortak kararına Akıncı uymamaktadır.İki devlete dayalı veya konfederal çözüme karşıdır;Rum istemiyor diye karşıdır…

Rum KKTC’yi de istemiyor;ve Akıncı’nın mantığı ile gidilirse KKTC’ye de karşı gelmek lazımdır. Akıncı’nın KKTC’ye pek de sıcak bakmadığı,inanmadığı ayrıca bilinmektedir.Başında bulunduğu,koruyacağına kollayacağına dair yemin ettiği Devletin tanınmasına karşı çıkmakta,bunu da uluslararası konjonktür müsait değil diye açıklamaktadır. Akıncı birgün ak dediğine ertesi gün kara diyebilmekte ve inanılmaz tutarsızlıklar içerisinde yalpalamaktadır. Akıncı’nın tutarsızlıklarını defalarca bu köşede yazdım paylaştım.Kıbrıs Türkü bunları bilmektedir.Akıncı’ya geçit vermeyecektir.

Akıncı BM Genel Sekreteri’nin geçici temsilcisi Jane Holl Lute’nin referans şartlarını belirleme çalışmalarından pek ümitli olmadığını da söylemektedir.Taraflar arasındaki fikir ayrılıkları uzlaşıyı engellemektedir ve bu gerçek artık kabul edilmelidir.Rum tarafı federasyon istemediğini,devletin fonksiyonelliğini yitirmemesi için Türklerin karar almada etkin rol almalarının kabul edilmesinin mümkün olmadığını defalarca açıklamıştır.Rum tarafı azınlık olarak gördükleri biz Türklerinin, her konuda Rumların geleceğine hükmetmemizin, onlar adına karar mekanizmasında etkin rol almamızın adaletsiz olduğunu söylemektedir.

Rumlar Kıbrıs Türklerinin en az kendileri kadar bu topraklarda,denizlerde ,havada hakkımız olduğuna inanmamaktadır.Bu işin Türkçesi,Rumcası federasyonun mümkün olmadığı,olamayacağıdır. Federasyon yoksa Akıncı da yoktur.Çünkü Akıncı federasyondan başka birşey görüşmem demiştir. Federasyonun fatihasını okuduk ,helvasını yedik…

Sıra iyi saatte olsun Akıncı’dadır. Akıncı algı operasyonları ile,sahte ve parayla yapılmış anketlerle,halkımızın kararını etkileyemeyecektir. Kıbrıs Türkü başarısız olmuş Akıncı’ya güvenmemektedir.Kıbrıs Türkü kendisini horlayan,ikinci sınıf vatandaş olarak gören,haklarını gaspeden Rumla federasyon kurmak istememektedir.Kıbrıs Türkü Akıncı’yı da istememektedir. Durum budur ve Akıncı ne yaparsa yapsın yolcudur…