Cumhurbaşkanı adayları köyleri ve TV kanallarını dolaşıp beyanatlar vermeye devam ediyorlar.Sosyal medyada kendilerini bir adım ileri atmak için hergün yeni yeni yöntemler deneyenlerde yok değil.
Beğeni sayıları birbiri ile yarışıyor.
Söylenen her sözün ince elenip sık dokunması gereken bir zamandanda geçiyoruz.Çünkü ağızdan çıkacak yanlış her kelime her sözcük karşı taraf için adeta bir silah.
Amma Velakin üzülerek söylemem gerekir ki 11 Ekimde yapılması düşünülen Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi Anayasa değişikliğide halkın gündeminde yer işgal eden bir konu değil. Adaylar ve siyasi partiler kendileri çalıp kendileri söylüyorlar dersek yerinde olur.
Bunu anlamak için etrafınıza biraz bakmanız yeterli.
Corona salgını ,sağlık endişesi ,eğitimin ne olacağı ,ekonominin dibe vurması, kapanan işyerleri, işsiz kalan yüzlerce insan ve geleceğini göremeyen vatandaş için öncelik ne yazık ki seçimler yada referandum değil.
Seçim gününe kadarda bunun değişeceğini açıkçası düşünmüyorum.
Ve birçok insan işyerlerini tekrar açıp para kazanmaya başlamadan , evine tekrar ekmek götürecek şartlar oluşmadan ,sağlık endişesi bitmeden seçimi yada referandumu düşünmeyeceğinide söyleyebilirim.
Bu arada tabii ki 11 Ekimdeki yapılması düşünülen Cumhurbaşkanlığı seçiminde Anayasa değişikliğinide oylayacağız.
Bundan 6 yıl önce vatandaşın önüne konulan Anayasa değişikliği refernadumu gibi.
O günden farklı bu seçimde 21 madde için değil tek bir madde vatandaşın oyuna sunulacak.
Yalnız o gün Anayasa değişikliği konusunda yapılan hata bugün de yapılıyor .
İster 21 madde ister tek madde olsun yapılması istenen değişikliğin neler olduğu neleri değiştireceği bundan kimlerin nasıl etkileneceği tam olarak anlatılamadığı takdirde sonucun yine olumsuz olması büyük bir ihtimaldir.
Anayasa değişiklikleri ciddi işlerdir ve bu değişiklikleri her zaman yapılabilecek şeyler değildir.
Geniş toplulukların katılımcılığının hedeflenerek tartışılması ve tekrar tartışılması gereken bir iştir.Kaldıki bugün içinde bulunduğumuz şartlarda bunu vatandaşa anlatmaktanda uzaktır.
Bundan dolayı bir seçimde 2 oylama yaparak seçimden tasarruf edilecek diye bir devletin ve vatandaşlarının geleceğini etkileyebilecek Anayasa değişikliğinin daha ileri bir tarihe ertelenerek tek bir madde için değil belki 2014 de halkın oyuna sunulan 21 maddedinde ilavesi ile oylanması çok daha yerinde olacaktır.
Yok bunu yapamayız diyorsakta hiç olmazsa Ekim ayındaki referandumda yapılması düşünülen mevcut Anayasa değişikliğinin yanına bir iki madde daha eklememiz çok yerinde olacaktır.
Hiç olmazsa halk sandığa gidecekse yaşamında bir değil birden çok şeyin değişebileceğine inanarak gitsin.Hiç olmazsa geleceğe dair umutları çoğalsın ki Coronaya rağmen evinden çıkmayı göze alabilsin.
Anayasamızın, bugünün ihtiyaçlarının çok gerisinde kaldığı konusunda hiç kimsenin kuşkusu yok. Ancak 2014 deki Anayasa değişikliğinde de bulunan çevrenin korunması için herkesin çevre davası açabilmesinin, Milletvekillerinin görevde ikende herhangi bir suçtan yargılanmasının sağlanması, Belediye başkanlarının dönem sürelerinin en fazla 3 dönemle sınırlandırılması ve Belediye organlarının hukuka aykırı işlemleriyle, belediyeyi bütçesinin onda biri oranında zarara uğratması halinde yargı kararıyla görevden alınmasının yolunun açılabileceği ile ilgili düzenlemlerde eklenebilirdi.
Bunlar benim düşündüğüm.Herkese göre öncelikler farklılaşabilir.Ama Mecliste ortak konsensusla 2-3 madde daha bu referanduma hazır hale getirilebilir.
21 değil ama 2-3 madde daha bu maddenin yanına konursa amaca çok daha hizmet edeceği aşikarken tek bir madde için oylama kararı alınması açıkçası tasarruf değil aksine israf olacaktır.
Bunun için zaman var.Umarım bu yanlış düzeltilir.