Jose Mourinho Hazretleri ara ara çakmaya bayılır. Sir. Fergie (Sir. Alex Ferguson) ile bir konuşmasında; “Belki ben de 60’ıma geldiğimde, aynı ligde 20 yıllık kariyer devirdiğimde ve herkesin saygısını kazandığımda, insanlarla konuşurken onların hafiften titremelerini sağlama kudretinde olurum. (Birkaç gün sonra...) İnsanlar kasırga kopsun istiyor ama yok öyle bir şey. Sir Alex’e müthiş bir menajer olduğu için saygı duyuyorum ama o da prosedüre uymak zorunda. Ben hakemlerle konuşmam ve başka menajerlerin de bunu yapmasını istemem... Bir de... Konuşmak vardır, bağırmak vardır... Bu Sir Alex’e karşı olduğum anlamına gelmiyor. Çarşamba günü maçtan sonra ofisimde şarap içtik. Maalesef kötü bir şaraptı, o da bundan şikayetçiydi. Sözüm var; sezonun ikinci yarısında doğumgünüm var. Ona güzel bir Portekiz şarabı götüreceğim” demişti. İşte, futbol aracında amaca ulaşmada bu tip şaraplı fantaziler vardı, var ve de var olacak. İşin âlem tarafı bi’yana, drama tarafından bakanlar da var; Arjantin’in milli kahramanı ve de efsane futbolcusu Matias Jesus Almeyda; “Biz futbolun sahte dünyasının içindeyiz. Bu tamamen düzmece bir dünya. Bizlere, basit bir oyun oynamamız için milyon dolarlar veriyorlar. Ama biz sadece sistemin devam etmesi için kendini satan köleleriz. Ben sadece futbolcu Almeyda değilim. Ben bir babayım, bir insanım, bir çiftçiyim. Ve futbolun içinde kaldığım hergün gerçek Almeyda’dan uzaklaşıp kişiliğimi yitiriyorum” demiş bir röportajında. “Vay guzzum vay” dedik biz de içimden ilgili yazıyı okurken. “Para sizde, şan sizde, şöhret sizde, geleceğe ilişkin kaygısızlık sizde, gelecek garantisi de sizde” diyen bir baba ve bir çiftçiye ne buyrulur veya nasıl meram anlatılır? Diğer bir efsane ki tüm zamanların en iyi futbolcusu Maradona ise tam karşıt bir görüş olarak “İşimiz çok zor” diye mızmızlanan futbolcularına şöyle demiş; “Sabahın ilk ışıklarından, son ışıklarına kadar eve ekmek götürmek için çalışan, hiçbir gelecek garantisi olmayan birinin işi çok zordur, hem de çok” diye de konuyu bağlayıvermiş. Arjantin eski başbakanı Juan Peron ise; “Artık hepimiz işçiyiz. Ortak düşmanlarımızın karşısında duracağız. Fakirlik, sosyal eşitsizlik… Endüstrilerimize yapılan yurt dışı müdahaleler bitecek. Ortak amaçlarımızı yakalamalıyız, özgürlüğümüzü, benliğimizi ve gururumuzu. Dünyaya bu mükemmel ülkenin uyanmaya başladığını gösterelim” demiş bir konuşmasında. İşte, kimileri futbol geyiği içerisinde “3-5-2, 4-4-2 vb. sistem değil diziliştir... Sistem; Tek blok oynamaktır, soldan atak yerken sağdan hücumu planlamaktır veya 3. bölgede preslemektir... Hücum pres de yoktur... Presin hücumu-savunması olmaz... Ön libero da yoktur. Savunmaya gömülü orta saha oyuncusu vardır... Bloklar arası gevezeliği de yoktur, zira futbol artık tek blok oynanıyor” diye gabak keser, kimisi ise futbolun sosyal dürtüsüne atıfta bulunur. Eee, nerden bakarsan orayı görürsün. Mâlum, bakışı açısı..