Solcular “aman sağa vermeyin” lafazanlığı yapar.
Ayni şekilde milliyetçi-sağcılar da gazel okur.
Onlar da “bunlar satacak bizi Rum’a” der.
Hepsi külliyen yalan.
Cumhurbaşkanlığında ideoloji yok.
Halkın da artık ideolojisi yok.
Kimse sağcı diye oy almayacak.
Kimse solcu diye Silihtar’a gitmeyecek.
Bu yüzden bu masala kimse kapılmasın.
Hele ki adaylar.
Sağın toplam oyu şu ben kazanırım diyenler.
Solun oylarını konsolide ederim diyenler.
Bu hesapta iseler şimdiden kaybettiler.
*****
Cumhurbaşkanlığında ürün adayın kendisi.
Partisinin bir önemi yok.
Tıpkı Belediye Başkanlığı gibi.
Halk kişiye bakıyor.
Güven veriyor mu?
Yalan söylüyor mu?
O makamın ciddiyetine haiz mi?
Topluyor, bölüyor, çıkarıyor ve seçiyor.
Yani demem şu;
İdeolojiler söz konusu bile değil.
Halk o makama güvenmek istiyor sadece.
Yani anlaşıldığı gibi iş karmaşık bir iş değil.
Hikaye de çok teferruatlı değil.
*****
2020 CB seçiminde aktörler belli.
Bu aktörler arasında;
Hırsız varsa, yalancı varsa hayal görmesin.
Unutulmuştur demesin.
Halka yalan söyleyen varsa.
O makama hafif gelen varsa.
Onlar da umut beslemesin.
Çünkü bildik politika CB’de işlemiyor.
Popülist yaklaşım CB’de çalışmıyor.
Bu usuller Milletvekilliğinde.
Bu yüzden vekillik ile CB seçimi ayni değil.
Ayni olmadığından enstrümanları da farklı.
Bunun bilincinde olanlar var mı?
Var.
Bunun bilincinde olmayanlar var mı?
O da var.