FUTBOL KULÜPLERİNDE YÖNETİCİLİK
İzzet Günder
İyi Bir Yönetici Nasıl Olmalıdır?derseniz işte cevabı bu bir şirkette,bir holdingte veya bir spor kulübünde olsun fark etmez.
Yöneticilik hayatta herkesin sahip olmayı arzu ettiği fakat gereklerini genellikle yeterince yerine getiremediği bir mevkidir.
Bir kişiye verilen her rütbe,makam veya amirlik; beraberinde taşıması gerçekten çok büyük bir ciddiyet gerektiren sorumluluklar getirir. Yönetici makamının bir orkestra şefi pozisyonunda olduğunu unutmamalı,kemancının çalacağı "do" sesini ancak kendisinin yönlendirmesi ile mükemmel eseri sunabileceği bilincinde olmalıdır.
Yöneticinin de en başta bir insan olduğu hiç bir zaman unutulmamalıdır.
Bu yüzden onlardan her zaman mükemmeli beklemeyiniz.
Günlük yaşantımızda herkesten birbirine göstermesi beklenilen saygı,sevgi,nezaket ve tevazu gibi erdemler yöneticiler için elzem davranışlardır.Bunlara ilave olarak adil olmak yöneticiliğin olmazsa olmaz gereklerindendir.Adaletli olmayan bir yönetici er veya geç başarısızlıkla beraber yok olmaya mahkumdur.
Ben demiyorum BİR BİLEN DİYOR Kİ...
Ve yöneticiler kulübü ayakta tutabilmek için adeta yalvarıyorlar “bugüne kadarki icraatlarımızın sonucu olarak kendi takımıma ve yarattığımız marka değerine çok da fazla inanmıyorum; lütfen siz yine de bizi destekleyin.”
Ve bu işin ehli kişiler diyor ki...
Naklen maçlar, röportajlar, belgeseller, bahisler…
TV, gazete, radyo, internet; her yerde. Her mecra adeta yarışıyor, en çok kimde olacak futbol. Bu kadar çok medyada gündem olabilmek başka hiçbir sektöre nasip olmayan bir şans, üstelik bedava. Bırakın ücretsiz olmasını, gündem olunca üstüne para kazanıyorlar; naklen yayın hakları, isim hakları…
Adı üstünde; taraf-tar.
Yani taraf tutan. Sana taraf. Senin adına besteler yapıp stadyumlarda, sokaklarda bağıran, üzerinde kocaman kocaman logoların olduğu kıyafetleri giyip dolaşan. Başka hangi marka için bağırıyoruz böylesine? Kaç tanesinin doğuştan var taraftarı?
Bir sevgiliye duyulan tutkudan farksızdır taraftar olmak. Tüm ruhunla seversin. Taraf olursun. Kızarken bile kızamazsın esasında. Tarifi zordur bunun. Tıpkı aşk gibi.
Kulüp yöneticilerinin anlamak istemediği, anlasa bile nasıl yöneteceğini bilmediği konu; kendi hedef kitlelerinin işte bu “taraftar”lar olduğu. Becerikli olup başarılı olduğunda (her alanda; algı, sportif, finansal…) senin maçlarına daha çok gelecek, Digitürk’e parayı basıp Lig TV’ye abone de olacak, dükkanlarında sattıklarını da alacak, gerekirse yardımını da yapacak.
Fenerbahçe,,Beşiktaş ve Galatasaray'ın yaptığı yardım kampanyalara bakın 100 yaşındaki Galatasaray taraftarına sadece “para verin, yardım edin” diyor. Bu nasıl bir marka yönetimidir?
Ekonomiyi yönetmek zor, kabul; ancak günün sonunda bu iş matematik. Borcun çoksa masrafları kısmak için gerekirse 2 sezon sadece altyapı’dan gençlerle oynarsın. Yarının ümidi var çünkü. Uzun dönem hedefleri kısa dönem balon zaferlerin önüne geçer. Taraftara iyi anlatırsan, karşılıklı güven de varsa bu sorun değil, fırsat bile olur. (Fedakarlık ve cefa güçlendirir çünkü aşk’ları!).
VE
Sponsorluğun forma reklamından ibaret olduğu Türkiye’de hangi kulüp ciddi bir şirket mantığı ile yönetiliyor? Konusunda uzman profesyonel kadro ve departmanlarıyla. Becerikli lider yöneticileriyle.
Çoğunun yazılı, kalpten ezbere bildikleri, sahiplenip yaşattıkları vizyon ve misyonları yok. (Bu sene şampiyon olmak, Avrupa’da oynamak, borcu azaltmak;
işte çoğunun vizyonu bu!) Stratejileri, iş planları, yol haritaları, B planları kimlerde var? (Varsa neden bilmiyoruz, büyük kulüpler sözüm ona halka açık, diğerleri de açılmak için sırada). Marka Algısından veTaraftar Mutluluğundan sorumlu departmanlara sahip kulüpler hangileri?
Kendin yapamıyorsun, peki bu kadar mı zor Manchester United, Juventus, Real Madrid, Milan veya Bayern Munich gibi kulüplerin nasıl birer şirket mantığı ile yönetildiklerini öğrenmek? Pazarlama, halkla ilişkiler, satış, finans…
stratejilerine bakıp, kendi şartlarına göre bunları uyarlamak?
İyi bir yabancı futbolcuya vereceğin parayla bu kulüplerdeki uzman ve yönetici kadrosunun tamamını transfer edersin! (Bir başka yazıda dünyada futbol sektörünü biraz da rakamlarla konuşuruz).
Milyonlarca gönül vermiş taraftar, ağzını açsan her yerde haber, dünyanın gıpta ettiği yetenekli genç futbolcu ordusu, gönüllü destek olmaya hazır beyinler…
Un var, şeker var, yağ var; sen helva yapamıyorsun.
Yorumlar