VAR(LAR) VE YOK(LAR)

Mutlu haftalar dileyerek başlıyorum bu günkü karalamama. Bu yazıda sizlere günlük hayatımızda sıkça kullandığımız “VAR” ve “YOK” kelimelerinin birbiri ile uyumunu ve birbiri ile olan uyumsuzluklarının siyasi yaşamımızda ki sürecini anlatmaya çalışacağım.

Var ve yok kelimeleri kimi zama birbirlerinin zıttı olarak, nadirde olsa uyumlu anlamları ile dökülür ağzımızdan. Bazı zaman birisiyle sorduğumuz soruyu diğeri ile cevaplarız. Hemen örneklemeye başlıyalım dilerseniz.

Ülkemizde güvenilir ayakları üstünde duran bir ekonomimiz var mı? Yok.

Ekonomiyi destekleyecek sanayimiz var mı? Yok.

Ekonomimizin lokomotifi diye öğündüğümüz Turizm sektörünün düzen ve sürekliliği var mı? Yok.

Güzel ülkemizi koruyacak ve daha da güzelleştirecek bir çevre politikamız var mı? Yok.

Vatandaştan aldığı yetkiyi özgür iradesi ile kullanabilen yasama organımız(Meclis) var mı? Yok.

Uyum içerisinde çalışan yürütmemiz(Hükümet) var mı? Yok.

Süratli çalışan ve ihtisaslaşmış yargımız(Mahkemeler) var mı? Yok.

İnsana ve insan haklarına saygı var mı? Yok.

Kürsüye sadece yemin töreninde çıkıp hiçbir proje ve hiçbir tasarı sunmayan seçildiği dönem süresinde yan gelip yatan parmakçı milletvekilimiz var mı? Var. Hem de epey.

Okumadan her hangi bir yasa için parmak kaldıran milletvekilimiz var mı? Var.

Ülkemizde partizanlık var mı? Var. Tabir yerinde ise dik alası var.

Kendi özümüz olan kültürümüzü koruma ve genç nesillere doğru şekilde aktarmayı ön gören bir kültür politikamız var mı? Yok.

Seçilenlerin beceriksizliği, partizan tutumları ve ranta dayalı yönetimleri sayesinde batan belediyelerimiz var mı? Vaaaaaar.

KKTC’de kara para aklanması ve rüşvet var mı? Var.

Ülkede düzgün, dediği ile yaptığı yani özü sözü bir olan, siyasi ve üst düzey yönetici var mı? İki elin parmakları kadar az var.

Yurdumuzda elektrik, yol, su ve ulaşım gibi alt yapı sistemlerinin çağdaş bir şekilde sistematik çalışma düzeni var mı? Yok.

Kalıcı, güvenilir ve çağdaş Gençlik ve Spor projelerimiz var mı? Yok kardeşim yok işte.

Sorma gir hanı olan her gelenin elini kolunu sallaya sallaya girdiği sınır kapılarımız var mı? Var.

Mangalda kül bırakmayan, “Köprüyü geçene kadar keçiye Abdurahman dayı” diyen siyasilerimiz var mı? Var.

Ülkemizde bizleri yönetenleri yaptıkları abuk sabuk işlerden dolayı gayışı sıyıran vatandaş var mı? Bol miktarda var.

KKTC’de top yekün ve gerçekten barışa inanan bir halk var mı?Yok.

Yukarda belirtilen varlarla yokları ister alt alta ister yan yana yazın ve toplayın. Elde edeceğiniz sonuç bizlerin ne durumda olduğunu en açık şekilde göstermekle beraber toplumsal karne notumuzu da ortaya koymaktadır.

Toplumsal karne notu “0” olan bir halkın AB hülyasının kabusa dönüşmesi kaçınılmazdır…

Bu gün yine eşeklik ettik. Umarım kusura bakmazsınız.



BOL ÖPÜCÜKLER
İRONİKA