Kol, bacak, kafa gibi devinmesi gereken yerleri oynatan sanatçının parmaklarına görünmez bir biçimde ip ile bağlanarak, oynatanın gizlendiği bir yerin üzerinden oynatılmak, konuşturulmak üzere, karton ve benzeri hafif şeylerden yapılmış insan ve hayvan figürlerine kukla denir.
Bir de kanlı canlı kuklalar vardır. Hayatlarımıza giren, başkalarının hayatlarında olan yakından şahit olduğumuz kuklalar .
Vardır bilirsiniz böyle kopmayan üçlüler beşliler. Her yere birlikte giden birbirlerini çanta gibi yanlarında taşıyan. Bir organize olacak başlar telefonlar mesajlar çalışmaya. Ama bu grupların her zaman bir başı çeken vardır.
Kendisini hepsinden üstün gördüğü için işte o sözünü ettiğimiz KUKLALARI parmağında oynatmayı beceren kendini nimetten sayan zatlar. "Orada buluşuruz" "Hadi bende toplanıp gidelim" hatta gidilecek yeri bile kendisi seçer.
Bunları böyle görenler ne kadar güzel dostlukları var diye düşünüyorken bir süre sonra hepsinin de her şeyin de bir gösterişten ibaret olduğunu görüyorsunuz. Hele ki onlarla biraz zaman geçirme fırsatınız olmuşsa daha iyi anlıyorsunuz.
Mesela ; Her gece sofrasını paylaşıp bundan da alabildiğine rahatsız olan ama her akşam da "GEL ablam" " GEL canım" " "Ay ne demek gel tabi " diyen fakat gidince de artık bıktım bu rütundan diyenlere tanıklık etmişliğim var. Fakat gelen zaten bir KUKLA idi. Gel diyince gelen git diyince giden zavallı bir KUKLA.
Bir de ikli ilişkilerde bir taraf kendine hep kukla seçme peşinde olur. Bilirsiniz vardır böyle burnu yere düşse almayacak hatta o benim burnum değil diyip geçip gidenler, kendini dev aynasında görenler.
İşte böyle insan(cık) 'ların ahkam kesmeleri hiç bitmez ve hep kendilerine kuklalık yapacak birini ararlar hayatlarında. Bu kişilikler kendilerinde var olan defoyu örtmek adına kendine biat edecek insanları, özenle seçip hayatlarında istedikleri zaman kullanıp , işi bitince bir sonraki planı için rafa kaldırırlar.
Sizle işi bitene kadar asıl kuklalığı kendilerinin yaptığından bi haberler. Bu kişilikler o kadar oyuncu ve sahte oluyorlar ki , ilişkiniz boyunca sizi aptal yerine koyduğunu düşünerek alacağını aldıktan sonra kendi yaşadıklarını başkaları yaşamış gibi kalkıp binbir karışık cümleler ile olmadık yerlerden mesajlar yollamaya başlarlar. Her yerden engeli olmalarına rağmen :)
Cesaret ve dürüstlükten söz eden bu tipler parmaklarının ardında saklanıp korkularından yaşadıkları ilişkilerini başkaları yaşamış gibi gösterip üzerinden yorumlar ve hatta ders vermeye kalkarlar.
Girilir mi bu kadar zahmete?...
Ama işte korkak savaşanlar ve asıl kuklalığı kendilerin yaptığı bu karakterler hayatları boyu üzerlerindeki eksiklikleri başkalarına mal ederek bununla beslenip endamı yetercesine etrafta dolaşıp dolaşıp dururlar.
Bırakın o çıksın kendisi'nin yaşadığını söyleyecek cesareti olmadığı için başkası yaşamış gibi örnekleyip anlatsın. Aklı sıra küçücük beyinleri ile size mesaj yolladığınız düşünsün. Onu tanımayanlara oynayabilir...
Ama unutmayın siz onun arka bahçesini de biliyorsunuz...
Kimsenin KUKLASI olmayın...
KARAKUŞ