Bakıyorum da televizyonlara, bir “dönem Osmanlısı” hayranlığı, hatta biraz daha özele indirelim Muhteşem Yüzyıl’ımızın hayranlığı, hatta ve hatta biraz daha ilerletirsek “Şehzade Mustafa” hayranlığı almış başını gidiyor…

Kaynakları okuyanlar bilirler çok fazla uzatmayayım; Şehzade Mustafa belki de tüm Osmanlı Tarihi’nin gördüğü en büyük hükümdar olabilirdi.  Fatih kadar zeki, Yavuz kadar cesur derler onun hakkında. Muhtemelen Hürrem’in oldubittisi sonucunda bizzat hükümdar Sultan Süleyman’ın görevlendirdiği azılı cellatlarla ölümüne boğuşup vahşice canını teslim ediyor… Yine muhtemelen tahta geçseydi sefere düşkün, yayılmacı cihat temelli bir politika izleyerek tıpkı dedesi Yavuz gibi Osmanlı topraklarına milyonlarca kilometrekare toprak katacaktı.

Anlıyorum, çok eğlenceli… Yaşanmamış, gerçekleşmemiş ve bundan sonra asla da gerçekleşmeyecek olgular üzerinden ön görülerde bulunmak çok eğlenceli…

Doğrudur, Mustafa’nın çok büyük bir hükümdar olması olasıydı. Ancak kritik bir noktayı göz ardı ediyoruz a dostlar. Mustafa, Fatih, Yavuz, Süleyman veyahut her kim hükümdar olursa olsun Osmanlı’nın çöküşü durdurulamayacak, önüne geçilemeyecek bir olaydır.

İbn-i Haldun’un meşhur lafıdır; “Devletler de tıpkı insanlar gibi doğar, büyür, yaşlanır ve ölür.” Herhangi bir üretimi olmayan, ekonomisi yayılmacı ganimet ekonomisi üzerinden ilerleyen ve dönemin global ekonomik yapısına katkıda bulunmayan her türlü ekonomi ve devlet de ölmek zorundadır. Örneğin, Fatih İstanbul’u fethetti, Osmanlı’nın ise imparatorluk olduğu dönemde Avrupa Coğrafi Keşifleri ve aydınlanmayı yaşıyordu. Neden? Neden Coğrafi keşifleri yaptılar, Türkler'in kontrolüne giren İpek Yolu üzerinden ticaret yapmamak için, bizimle ticaret yapmamak için… Rönesans’ın sebebi İstanbul’dan kaçan alimlerdir… Tarihlere bakın yıl yıl, biz en büyük dönemimizi yaşarken, her şey yolunda gibi görünürken, batı bir hareket bir devinim, bir silkinme içinde. Avrupa’da aydınlanma 15. Yüzyılda başlıyor… Neden? Fatih yüzünden…

Zaman zaman biz Türkler olarak hala problemin neden kaynaklandığını ve nerede olduğunu tam olarak çözemediğimizi düşünüyorum. Yok Osmanlı bilimde geride kaldı, yok arka arkaya kötü padişahlar geldi, öyle oldu böyle oldu… Alakası yok azizim alakası yok! Osmanlı’nın elinde döneminin en ileri imkanları vardı zaten, tüm ilmi gelişmeler yakinen takip ediliyordu, zaten böyle büyük bir devlet için aksi eşyanın tabiatına aykırıdır. Sorun ekonomik konjonktürdedir. Sorun herhangi bir şekilde ticari olmayan, nakde çevrilemeyen ve Osmanlı’nın temellerini oturttuğu ganimete dayalı ekonomik yapıdadır. Alimlerin de dediği gibi almadan vermek Allah’a mahsustur.

Öyle yada böyle çökecekti Osmanlı; Şehzade Mustafa’nın tahta geçmesi bu süreci çok çok 50 yıl geciktirebilirdi. Viyana’dan değil de belki de Roma’dan geriye doğru püskürtülürdük.

 

Ne değişirdi sizce bunu soruyorum? Ne kadar ders alabildik, üretim çizgimizi cumhuriyet döneminde ne kadar yukarı çekebildik derdim bunla aslında…