Osmanlı sms’i..
Osmanlı İmparatorluğu döneminde kadınlar beğendikleri erkeklere sms atamazlardı. Bunun yerine ‘mendil’ atarlardı bildik. Tarih bilimci hocam Murat Boybeyi’nin bu konuda yaptığı araştırmada, mendilin kenar rengine göre verdiği mesaj farklıymış. Şöyle ki: ‘Beyaz mendil; Seni delice seviyorum... Eflâtun mendil; Yarın pencerenin önünden geçiniz, mektup vereceğim... Mor mendil; Çapkın! Pek hoşuma gidiyorsun... Pembe mendil; Sensiz yaşayamam... Sarı mendil; Kaç gündür seni göremiyorum... Kırmızı mendil; Seni bütün varlığımla seviyorum... Mavi mendil; Çok vefasızsın... Pembe mendil; Bütün ümidim sende... Yeşil mendil ise; Gönderdiğim mektubun cevabını bekliyorum’ demek(miş). İşte, Osmanlı usûlü sms şekli mendil düşürmece. Ya şimdi ki gençler! Maşallah basıyorlar sms, İnstagam, Facebook ve diğer iletişim araçlarını dibine kadar kullanıyorlar. Tabii futbolcular da transfer döneminde bol bol sms atmışlar yöneticilere. Daha geçen gün bir yönetici arkadaşım mobil telefonundaki sms’leri gösterdi. İçerisinde de farklı farklı futbolculardan ve teknik direktörlerden bolca da mesaj var. Hele bir tanesi var ki artık şaşırtmış ve başka kulübe atacağı kontra mesajı yönetici arkadaşıma atmış. Eee, kolay değil. Akmazsa damlar modunda maddi pekiştireçlerin olduğu bir futbol dünyamız var artık. Hâl böyle olunca da bazen sarı, bazen mor, bazen de kırmızı renkteki mendil kodlarıyla karşı karşıyayız. E geçmiş? İşte o yıllarda Osmanlı sms’i yıllarıydı. Tarihin yaprakları 23 Eylül 1934’ü gösteriyordu. 8 kurucu üye ile Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) kuruldu. Bu kurucu üyelerden sadece bir Türktü; O da bizim amiral gemisi Çetinkaya Türk Spor Kulübü. O dönemlerde de biz şamişici-lokmacılar hep hor görüldük. 1934’te Rumlar ve Türkler arasında sadece bir defa göstermelik bir dostluk karşılaşması gerçekleştirildi. 1950’ye geldiğinde ise mâlum EOKA örgütlenmesi ve tam ayrılıkçı bir durum yaşandı. Nihayet Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu kuruldu 1955’te ve 1963 Hâdiseleri ile faaliyetler donduruldu. 63 sonrası bol bol Çetinkaya ve Doğan Türk Birliği’nin şampiyonluklarına tanıklık edildi. Tabii arada da Yenicami olayı sobeledi. 62’de K. Kaymaklı ve sonrasında da yine Yenicami, Gönyeli, Mağusa Türk Gücü, Baf Ülkü Yurdu ve yine Çetinkaya şampiyonlukları domine etti. O yıllarda bölge köy takımlarının nihai hedefi vitrin ligde yer alan temsilciye oyuncu yetiştirmekti. Tabii köy halkı da transfer olan köylülerinin peşinden koşardı. Örneğin Gaziveren’e gidin Yaşar Tevfikler ve Salih Tarcan sayesinde birçok Yenicamiciyi görürsünüz veya İnönü’ye gidin Ali Çağakan (Nam-ı diğer Girali) sayesinde de Doğu Yenicami’ye şahit olursunuz. Ya Günay Caymaz’a ne demeli! Caymaz sayesinde dönemin Fenerbahçe Beyefendileri de Yenicamiyi bilir. Hepsi birer yaşayan efsane maşallah. İşte bu örnekler Çetinkaya, Mağusa Türk Gücü veya Baf Ülkü Yurdu örneklerinde de onlarca var. Hani şu “sporcu, idareci, taraftar; kalbimiz takımımız için atar” durumları yok artık. Artık “ne kadar ekmek, o kadar köfte” durumlarına bağlı ama sonuçta beyaz eşya, düğün-bastiç, kaset-çalar, iki kamyon çakıl veya sepet sepet yumurta geçmiyor. “Vakit nakittir” diyen çok. Diyen çok ama artık gemi karaya oturdu. Yok öyle abuık ve de sabuk transfer paraları. Neyse, hepimize hayırlı olsun. Haa, bu arada unutmadan Osmanlı sms’i olarak da en çok kullanılan mendil rengi ise pembe; “bütün ümidim sende”. Sonrası mı? Sonrasında bekle Allah bekle...