Ey Tanrım sen ne büyüksün!..

KKTC denilen Coğrafya’da yine sular ısındı. İspanyolca adı "Oğlan çocuğu" veya "Velet" ve veya "Küçük kız" anlamına gelen ama aslında Güney Kürede bir Okyanus-Atmosfer olayı olup, Okyanus sularının ısınarak atmosferik olaylara yani kasırga ve fırtınalara neden olan El Nino, bizim bu taraflarda da kendini göstertmeye başladı.

Yontma taş devri, cilalı taş devrini bıraktık. Şimdilerde UBP Kurultayı sonrasında da, CTP Kurultay dönemini yaşıyoruz. Buna bağlı olarak da emir demiri keserken, koltuğun demirini kesmemesi için harfiyen yerine getirilince doğal olarak da El Nino tüm haşmeti ile kendini göstertmeye ve havaların ısınmasına, eylem fırtınasının, tepki kasırgasının doğmasına neden oluyor. CTP Kurultayından sonra El Nino yerini kardeşi La Nina’ya bırakıp hava sıcaklığını 3-5 derece düşürüp bir başka Okyanus-Atmosfer olaylarına neden olursa yandı gülüm keten helva. Buz gibi havayı çek çekebilirsen.

Neyse son günlerde bize yönelik yakıştırmalara bir yenisi daha eklenerek bukez ‘Katırlık’ ünvanına nail olduk.İlk önce hakiki ‘Kıbrıs Eşekleri’ olduk. Sonrasında ‘Besleme’ ve ‘Nankör’ yapıldık. Sayın Çiçek bize Kıbrıs Yasemini yerine ‘ Vatan Haini’ ve ‘Rumcu’ sözcüklerini layık gördü. Ve son olarak da Egemen Bağış’a göre Kıbrıslı Eşek gönlünü At’a kaptırınca bu aşkın meyvesi olan ‘ Katır ‘ oluverdik.  Ama nedense bir türlü ‘Ana’nın güvenliğini sağlayan. Anasının güney sahillerini garanti altına alan bir ‘Evlat’ olamadık.

Şimdi, ağzımı açıp gözümü yumduktan sonra birilerine Arif Hoca’nın dediğinden desem terbiyem bozulacak. Dilime kadar gelen ‘Ne diyeyim Allah’a Don giydirdi Fellah’a desem bukez efendilikten taviz vereceğiz. İnadına terbiyemi ve efendiliğimi bozmayacağım ve ağzımdaki zip de sonuna kadar kapalı kalacak.
Genç TV’de bu sabah ‘Günün getirdikleri’ isimli programda bayan spikeri dinliyeyim dedim. Vay dinlemez olsaydım. Bayan sanki Seçme mangal kömürü gibi. Sunucu bayan, besleme, nankör ve katırlık ile emir erliğini kabul etmeyen 60 küsür sivil toplum örgütü ile sendika mensuplarına 0 bayramlık ağzını  açarak, ‘Rum ağzı ile konuşanlar’ demezmi? Ört ki ölem. Vay be, görmeyeli meğer ne cevherler yetiştiriyormuşuz da haberimiz olmuyormuş.  
Sanırım CTP’nin cesur yüreği (Breav Heard ) sevgili Derya Doğuş bu kez ‘El Nino’ kılığına girerek KKTC coğrafyasında kol gezmeye başladı. Yarattığı rüzgar, 8 bufor şiddetindeki rüzgarı bıraktık, hatta fırtınayı da geçtik. Karayel’e dönüşmüş durumda.  Boynuz Kulağı geçti galiba. Babası Ahmet Derya’yı sollayıp ‘Ferarri’nin eksoz dumanını ona yutturmaya başladı. Sayın Mungan’a söylediği zehir zemberek sözler ne yenir ne yutulur cinstendi. Yalnız sevgili Derya’dan  15 Milyon dolarlık vergi borcunu Dijitürk’e neden bağışladığını da sormasını bekliyorum. Günay Çerkez’in eski danışmanı olabilirsin makam odasında sürekli olarak kahve ve çay vererek eski ustan ile hoşbeş edebilirsin ama herkesin ödediği vergiyi eski ustana da ödetmelisin demelidir.
Halk olarak üzerimizde ölü toprağı var. Eylemlere, grevlere öylesine tepkisiz bakıyoruz. Belediye ödenmiyor iş yavaşlatmasına gidiyor uzaktan ‘Andilla’ koyarak bakıyoruz. Sendika ve sivil toplum örgütleri zeytin ağacından mamül ‘Zam kazığını’ hart diye geçiriyor. Acımadı ama diyebiliyoruz. Esnaf, İş adamı, vatandaş, narenciyeci, hayvancı mahvolduk diye feryat ediyor. Biz onlara sadece bakmakla yetiniyoruz. Bakmakla aşık olunsaydı öküzler trene aşık olurdu desem taş yerine cuk diye otururmu? Bizler kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden yol almasını becermiyoruz. Halk olarak fasulyanın yahnisi gitti geldi aynisi demekten öte birşey yapmıyoruz.
Öyle hükümet modelleri görüyoruz ki, düşman başına demekten kendimizi alamıyoruz. Başbakan çıkıp bu protokol böyle kabul edilmez, yeniden ele alıncak derken, kendi kabinesindeki bir bakan çıkıp ya bu protokol böyle yürürlüğe girer yada maaşlar ödenmez diyebiliyor.
Her hafta kontrole gönderilen, gece kulübü kadınları fuhuş yapıyorlar diye mahkemeye verebiliyor. Her Çarşamba akaryakıta zam yaptıktan sonra ne yapalım elimiz mahkum deyip 4 sene sonra çalışanına 100 lira artış verdiğini övünerek söyleyebiliyor. Para yok Maliyenin kasası tam takır kuru bakır diyen Maliye Bakanı 15 Milyon dolarlık vergi borcunu bir çırpıda bağışlayabiliyor.
Ah yüce tanrım sen ne büyüksün. Sen o kadar büyüksünki, KKTC gibi eşi benzeri bulunmayan ‘Cevherleri’ bile yaratabiliyorsun.
 
TANER ULUTAŞ