Sahibine Mesajlar
Sayın Kemal Dürüst, KOP ile KTFF arasında yapılan anlaşmaya bakıyorum fena taktınız. Bunun kabul edilemez olduğunu dile getirirken size hak vermeden geçemeyeceyim. Aslında en doğrusunu inanın siz biliyorsunuz. Trabzonda düzenlenen gençler olimpiyatlarında Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını ve sporcularını selamlarken tribüne çıkan KKTC gençlerini görmezden gelmeniz bu görüşünüzün doğru olduğunun kanıtıdır. Keza tanımam denilen Güney ile Türkiye takımlarının futbol, voleybol ve basketbol maçları yapmasına Spor Bakanı olarak suskun kalmanız da en doğru olandı. Vatan Hainlerine sizin ne kadar Anasına bağlı bir birey olduğunuzu hatırlatır sporculara uluslararası arenada ne işleri olduğunu sorarız?
Sayın Sunat Atun Suriye olaylarının karbon kaynakları ile ilgili olduğunu bilmeyen yok. Güzelyurt bölgesinde yapılan Sondaj kuyusu araştırmalarında hitro karbon yatakları ile ilgili bazı veriler elde edildi. Denizde hangi noktalara sondaj yapılacağını belirlemeye çalışacağımıza Dışişleri Bakanımız kendi bakanlık statüsü yerine sade vatandaş olarak Rum Kesiminde görüşmelere gidiyor diyorsunuz. Sizi es geçtim ama UBP hükümeti döneminde de Türkiye’ye giden ve tribüne çıkan sporcularımızı izlemekle yetinen daha sonrada tanımayız dedikleri Kıbrıs Cumhuriyeti Bayrağına selam duran bir bakanımız yokmuydu? O bakanımız Türkiye takımlarının Rum ile maç yapmasına suskun kalmasının esbabı mucibesi nededi dersiniz? Fasulyanın yahnisi gitti geldi aynisi mi yoksa al birini çal diğerine mi diyelim?
Sayın Hüseyin Akyön, Mehmetçik Belediyesi’nde eylem devam ediyor. Mehmetçik Belediye başkanı havalar soğudu, ben kırmızı mayomu giyip denize gitmem. Sonra üşütür zatürüye olurum diyor. Bir ayağının üstünde dünya beni istemezse istemesin. Mühim olan benim koltuğu istememdir diyor. Ama sanırım bir sorun daha var. Başkanı’nın evinin önüne çöp döktükleri iddiasıyla Belediye çalışanın şahsi araçlarına polis tarafından el konulmuş. Yani başkan eşeği dövemeyince semeri mi dövmeye başladı dersin?
Sayın Serdar Denktaş, son günlerdeki siyasetinize çok dikkat edin. Doğu Bölgesi köyleri seçmenleri, seçimden sonra hükümet oluşturulurken ki Serdar Denktaş ile şimdiki Serdar Denktaş arasında büyük fark var diyor. O zaman masaya vurunca ses getiren Serdar Denktaş yerine yanlı üstüne yanlış yapan Özkan Yorgancıoğlu’nun yüzüne bakan ancak tek söz etmeyen Serdar Denktaş geldi diye de ilave ediyor. Her inişin bir yokuşu her gecenin bir gündüzü vardır Sayın Denktaş. Aman dikkat edin gündüzünüz geceye dönüşmesin.
Sayın Mete Tümerkan, BRT’nin 50 yılı kutlu olsun. Sizin nezdinizde tüm çalışanlara da 50’nci yıl hayırlı ve uğurlu olsun diyoruz. BRT’deki gelişmeleri yakından izlerken, her kesimden siyasi görüş sahibine yer vermeniz nedeni ile de sizleri tebrik ediyoruz. Siz kar taneleri örneğinde olduğu gibi bir birlerine zarar vermeden yol alan kar taneleri gibi siyasi görüşü ne olursa olsun birbirimize zarar vermeden yol alabileceğimizi de bize gösteriyorsunuz. Böyle devam edin demekten başka ne diyelim?
Sayın Ziya Emir, Ogaynan iş yüklendin. Bir tono yük altında ezilmeden nasıl çıkacaksın diye düşünmeden edemiyoruz. Ziya gardaş bu ogaynan sırtına yüklediğin iş seni zorladığını tahmin ediyorum. Her ne kadar sevgili Feriha ve Derya, Mağusa Gümrüğünün bile kaldırmakta zorlandığı bu yükü kaldırman için sana destek versede gel bu ogaynan yüklendiğin yükü biraz azalt be gardaş. İş kapasitesi büyüyünce ‘Lilli’ kapasitesinin kapsama alanına girersin ama dikkat et de ogaynan sırtına yüklediğin yük sen sağlığın kapsama alanının dışına çıkartmasın. Neyse sana ‘Ogaynan’ selamlarımızı gönderiyoruz.
Sayın Güven Varoğlu, KTÖS uyar grevini Paşaköy Eşref Bitlis,Yedidalga, Gemikonağı Erdal Abit, Şehit Doğan Ahmet, Çatalköy ile Karşıyaka ilkokullarında sürdürecek diyorsun. Diyorsun da hala daha bu efendilerin ‘Özel okulları’ arz yaptıklarını ve talebin bu yönde oluşması için ellerinden geleni yaptıklarını görmüyormusun? Hocam Devlet okulları bu ülkeyi yönettiklerini sanan efendilerin kapsama alanından çıktı. Kapsama alanlarına özel okulları dahil ettiler. Do you understand.
Sayın Erkut Yılmabaşar, Haberci, Gündem Kıbrıs derken şimdi de yazılı basında bir gazetenin başına geçiyormuşsun. Hayrola bu enerji kaynağı size nereden geliyor. Özel işiniz, internet gazeteciliği derken şimdi de yazılı basında yönetici olarak görev almanız güzelde hem vakit hemde enerjiyi nasıl temin edeceksiniz. Vallahi ne diyeyim Millet senin çalışkanlığına, gazeteler de senin haberlerine hasta. O zaman yola devam Erkut’um.
Sayın Sezai Sezen, Belediyelere katkı payının artırılma isteminiz direkten dönünce UBP’den istifayı basmıştınız. İstafadan 3 saat sonra eski Başbakan İrsen Küçük’ten aldığınız söz sonrasında 360 derece dönüş yaparak istifadan vaz geçmişsiniz. Ancak sizin Asena gibi önce sola sonra sağa ince figürler ile kıvırmanız UBP!’lilerce de tasvip görmemiş olacakki, belediye başkanlığı seçimlerinde onlarda çark ederek karşı saflara geçmiş diyorlar. Başkan ünlü düşünür Demokritos aklın üç işareti vardır; İyi düşünmek, iyi söylemek, iyi yapmak der. Sen iyi çalım atayım derken iyi düşünemedin. Düşündüğünü söyleyemedin. Üstüne üstlük çalımı da iyi yapamadın.
Sayın Eray Erüretken ve Erol Baybars, hatırladığım kadarı ile Petrol dolum tesisi ile ilgili sözleriniz milleti gülmekten kırıp geçirmişti. O zamanlar Millet gülmekten fıtık olmuştu. Hoş güzelde bir müddettir, dudaklarınızdaki zip kapandı. Halbuki konuşma zamanı şimdi olmalıydı. Kalecikten, Mağusa sahiline kadar, Teknecikten, Alagadiye kadar el birliği ile petrol denizini gerçekleştirdik. Artık ağzınızdaki zibi açsanız ne dersiniz?
Sayın Nazım Çavuşoğlu, taksiciler, komşular, son günlerdeki gazetecilik merakı derken UBP Genel Merkez Yönetim Kurulu üyeliği sanırım bir nebzecik olsun yüzünüzü güldürdü. Sizin koltuğun yarattığı güçle gazete patronlarına etki yaparak gazetecileri yerlerinden etme merakınız ne durumda? Hala daha bu merakınız devam ediyormu? Hoş devam etse de koltuk gitti güç mafiş bitti değilmi? Eee şimdi ağzında balı olan arının kuyruğunda da iğnesi olduğunu sanırım hatırlama zamanı.Sayın Naim Zorali, Çektiğiniz kılıç ile bumburo birilerinin kellesini alacayım demiştiniz. Birisininn Kellesini bumburo koparacağım dedikten sonra sizden o günden sonra haber alamadık. Ne oldu kelleler gitti kavga bittimi? Yoksa birileri kelleyi kurtarıp kırmızı mayocuğumu giymem mi diyor? Sahi Sayın Zorali, Mehmetçik Belediye başkanının evine ördüğü duvar ile taktırdığı ferforjelerin altına zibil dökmüşsünüz? Evin duvarını ören Belediye işçileri zibili döküp birilerine zibil gibisin mi demek istedi?
Sayın Fehmi Oktay, Yüksek basınç gidecek, alçak basınç ve ılık hava gelecek. Hava 3-4 derece daha sıcak olacak derken sokağa tedbirsiz çıktık. Hafif sağanak ve birazda ısıran bir hava bizde ne boğaz nede ciğer bıraktı. Bir süre sen hava sıcak olacak dediğin zaman biz sako ve fanella ile dışarıya çıkar tedbir alınca hasta olmazdık. Soğuk olacak derken kısa kollu gömlek ile dışarı çıkınca sıcaktan mayışmazdık. Bu defa inanalım dedik battaniye yorgan yatağa düştük.
Sayın Hüseyin Özgürgün, UBP’de dizginleri eline aldıktan ve birilerine mesaj gönderdikten sonra yaraları sarmak için köy köy, kasaba kasaba gezmeye başlamışsın. Vatandaşın şikayetlerini dinlemeye sorunları yerinde irdelemeye başlamışsın. Vallahi ne diyeyim böyle giderse yen içinde kırılan kol alçıya alınıp kangren olmaktan kurtulacak galiba. Eee akıl, dünyayı yerinden oynatmaya yarayan bir kaldıraçtır diyor ünlü düşünürler. Sizde bol olan akılı kullanarak etrafı toparlamaya başlamışsınız. Haydi hayırlısı
Sayın Hasan Bozer, Meclisin ceylan dereli koltuklarını bırakıp gittin gideli adam gibi adam sınıfında bir koltuk boş kaldı başkan. Cıvık, graso ve yağdanlık takımlarının cirit attığı koridorlarda yürümek ne mümkün. Boş koltuklara başkanlık yapmak Bozer’e yakışmayacak derken sensiz boş koltukları kasttetmemiştik. Meclisin adam gibi adamlar sınıfı seni özledi başkan. Haberin olsun.
Sayın Mehmetçik Belediyesi çalışanları halk yine bir abra da kabraya geldiğinizi söylüyor. Bizim Minik Kuşlar, Mehmetçik Belediye Başkanının kapı kapı gezerek halkı yağlayıp, grasoladıktan sonra, ağlama modunda kendini acındırmaya çalıştığını söylüyor. Bir taraftan ağlayıp sızlanırken, zibili duvar dibine döken çalışanların arabasına da Polis tarafından el koydurtmuş. Vallahi ne diyelim bugün çalışanın arabasına el koduranlar yarın halkın koltuğuna el koymasına bakacak. Zamanında eli ile yapmadığını yani istifa edip kırmızı mayocuğunu giymemenin cezasını ayakları ile çekip giderek yapacak.
Sayın Beyazit Adaler maşallah ‘Yemem Yedirmem’ parolası ile oturduğunuz Belediye Başkanlığı koltuğunda ne yiyor nede yediriyorsunuz. Ama kendi evinize belediyenin bütçesinden ve atölyesinde demir ferfroje korkuluklar yaptırmanız bu konuda belediye işçilerini çalıştırmanız ağızdan giren yiyecek olmadığı için yenme sınıfına konmuyor. Başkan aklın en büyük günahı, yeteri kadar dikkat göstermemesidir. Sanırım bunu fark ettiğin için yendien başkan olmak için yıllardır saklandığın yerden çıktın ve kapı kapı gezerek meclis üyeleri ağır vergiler koyacak onun için grev yapıyorlar diyerek onları suçlamaya başlamışsın. Bu gezme sana iki çift potine mal olmuş. Gezmeden dolayı potinlerin mesosolları erimiş ve altları delinmiş diyorlar.
Sayın Hüseyin Avkıran Alanlı, senin için çizmeleri gezdi ve sahaya indi diyorlar. İskele Belediye Başkanlığı için resmen gezip nabız yoklamaya başlamışsın. Gezdiğin yerlerde vatandaşa belediye başkanlığına aday olursam ne düşünürsünüz diyerek hep ayni soruyu soruyormuşsun. Bizim Minik Kuşlar, sayın Alanlı, o kadar kibarlaştı ki, dereyi geçene kadar ayıya dayı, demeyi kendine temel ilke edindi diyor. Haaa dereyi geçtikten sonra, dayıya ayı demeye başlarmısınız bak onu bilmem.
Mehmetçik Belediye Meclis üyeleri sizin kırmızı mayo meraklısı olduğu söylenen başkanın inadı bölgeyi çöplüğe dönüştürmüş. Bir ayağının üstünde ben koltuktan gidersem benim bahçe duvarını ve ferforjeleri kim yapacak? Hangi işçileri beleş çalıştıracayım diyormuş. Bafra, Pamuklu, Çayırova, Kumyalı ovaları Güngör çöplüğünü geçti diyorlar. Acaba bizim başkan havalar soğudu diye deniz yerine Çöp denizindemi yüzmeyi düşünüyor demeden de geçmiyorlar. Ama çöp denizi tehlikelidir. Boğulma riski fazladır. Dimyata yeni koltuk almaya giderken evdeki eski koltuktan da olmasın? Ne dersiniz?
Sayın Sezai Sezen, UBP MYK seçimine katılmışsın. Ancak galiba senin arabanın tekerine ‘Androş’ (Takoz) koydukları için senin yerine Hüseyin Yenigün seçimi kazanmış. Yani Hüseyin Yengün son model arabası ile giderken sen el arabası ile onu takip etmeye çalışmışsın. Eksoz gazından da rahatsız olup doktora başvurmuşsun. Aman başkan seçime az kaldı. Senin tekere başkanlık seçiminde de androş koymasınlar. Yoksa ikinci kez eksoz gazı ile boğulmak iyi olmaz. Mazallah ne ciğer nede koltuk kalır. Bizden söylemesi.
Günün Sözü
Flört aşamasında karakter
Ayarlarını değiştirip,
Evlenir evlenmez,
Fabrika ayarlarına dönen
Canlıya
‘TÜRK ERKEĞİ’ denir
Günün fıkrası
Babam damda kedileri kovalıyor
Bir gün babası çocuğunu eczaneye gönderir ve viyagra almasını söyler. Çocuk koşar adımlarla eczaneye gider ve eczacıya utanarak-
"Babam beni viyagra almam için yolladı.."
Eczaneci de ona bir paket viyagra verir ve sıkı sıkı tembihler:
-"Babana söyle, bundan günde bir taneden fazla kullanmasın!."
Çocuk aldığı ilacı ablasina verir,
-"Abla babama söyle bundan günde iki taneden fazla kullanmasın."
Ablası aldığı ilcı annesine verir ve der ki:
-"Anne, babama söyle bundan günde üç taneden fazla kullanmıyacakmış."
Evin hanımı da kızından aldığı ilacı eşine verir ve
-"Herif bundan günde dört taneden fazla kullanmıyacakmışsın ." der.
Evin herifi de daha iyi olsun diye beş adet ilaç yutar ve sonra film kopar. Ertesi gün eczaneci işyerine giderken kaldırımda oturan çocugu görür ve merakli bir şekilde sorar.
-"Eee ufaklık, ne oldu verdiğim ilaç ise yaradımı"
Çocuk aglayan gözleri ile eczacıya bakarak der ki:
-"Evet çok işe yaradı, annem öldü, ablam hamile, benimde kıçım ağrıyor. babam ise damda kedileri kovalıyor..."