16 NİSAN YEMEĞİNDE AKINCI İLE ANASTASİADİS ARASINDA GUTERRES ÇERÇEVESİ KONUŞULDU MU?
BM’NİN İYİ NİYET MİSYONU BİTTİ Mİ?
Cumhurbaşkanı Akıncı Anastasiadis’le gerçekleştirdiği meşhur 16 Nisan yemekli görüşmenin hemen ardından basına yaptığı açıklamada, "Kaldığımız yerden devam edelim dönemi kapanmıştır", “bundan sonra başlayacak olası bir sürecin ucu açık olamayacaktır” dedikten sonra, ucu açık olmayan bir paket çerçevesinde stratejik bir yaklaşımın ele alınması gerektiğini vurgulamıştı. BM Genel Sekreteri'nin devreye girip girmeyeceği ile ilgili de Akıncı, "Bunları önümüzdeki süreç gösterecek" demişti.16 Nisan yemeği sonrasında,30 Nisan’da ise Akıncı BM Genel Sekreteri Guterres’in Crans Montana’da taraflara sunduğu ve üzerinde uzlaşılamayan belgeyi müzakerelerde stratejik bir paket anlaşma olarak önerdi.Akıncı 16 Nisan yemeği sonrasında satır aralarına gizlediği “stratejik bir yaklaşım konusunu” yemekte Anastasiadis’le konuşmuş mudur? Bu konuyu tartışmış mıdır?
Akıncı eğer 16 Nisan yemeğinde Guterres Çerçevesi’ni gündeme getirip Anastasiadis’le tartışmış ise büyük bir ihtimalle,Crans Montana’daki gibi, Çerçeve üzerinde mutabakat sağlanamamış,stratejik bir paket anlaşma olması hususunda hemfikir olunamamıştır ki Akıncı yemek sonrası Rum tarafının zihniyetinde,niyetinde bir farklılık yoktur diye açıklama yapmıştır.
Akıncı 30 Nisan’da açıkladığı öneriyi yok eğer 16 Nisan’daki yemekte tartışmamış, konuyu gündeme getirmemiş ise,16 Nisan- 30 Nisan arasında ne olmuştur ki apar topar bu Çerçeveyi,göreve gelişinin 3.yıldönümüne denk getirerek açıklamıştır?
Hatırlanacağı üzere 20 Nisan tarihinde Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu KKTC’ye gelmiş ve Saray’da Akıncı ve Meclis’te temsil edilen parti başkanları ile Zirve gerçekleştirmiştir.Kıbrıs sorunu konusunda bundan sonra atılacak adımların tartışıldığı Zirve’de,Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun,”federal çözüm modeli ve mevcut BM parametreleri ile müzakerelere devam etmenin mümkün olmadığını, ‘İKİ DEVLETE DAYALI’ ve ‘KONFEDERAL’ çözüm modelleri hususunda nabız yokladığı,liderlerin fikrini öğrenmeye çalıştığı” kamuoyuna sızdırılmıştır.
Zirve’de Akıncı’nın, ‘iki devletli çözüm’ veya ‘konfederal çözüm’ modellerini masaya getirmesinin sözkonusu olmadığını Çavuşoğlu’na söylediği ve federasyon dışında çözüm modelini benimsemediğini bildirdiği de yine sızdırılmıştır. Çavuşoğlu Türkiye’deki 24 Haziran seçimleri sonrasına kadar liderlerden konuyu düşünmelerini istemiş; seçimler sonrasının beklenmesinin doğru olacağını söylemiştir.
ERDOĞAN GUTERRES ÖNERİSİ İÇİN YORUM YAPMADI VE AKINCI’YLA HAVALİMANINDA GÖRÜŞMEK İSTEMEDİ
Ne var ki Akıncı kendi misyonu çerçevesinde ve kafasının estiği gibi davranmış 30 Nisan’da Guterres Çerçevesi önerisini yapmıştır.Akıncı ve ekibinin,Çavuşoğlu’nun iki devlete dayalı veya konfederal çözüm modelleri konusundaki açılımına hazırlıksız yakalandıkları ve buna tepki olarak Guterres Çerçevesi’nin önerildiği açıktır.16 Nisan’da Akıncı’nın aklında olmayan Çerçeve’nin aniden 30 Nisan’da Akıncı tarafından,ne KKTC Meclis’ine,ne hükümete ne de Türk Dışişleri ile istişare edilmeden ,danışılmadan, yetki almadan gündeme getirilmesine Türkiye tepkilidir. Türkiye’de seçimlerin yaklaşması nedeniyle Türkiye ,Akıncı ile veya konuya müdahil olabilecek başka merkezlerle polemiğe ve tartışmaya girmemeğe özen göstermiştir. Her konuya müdahil olan,anında yorum yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan nedense Akıncı’nın Guterres Çerçeve önerisine yorum yapmamayı tercih etmiştir. Erdoğan ile Akıncı arasında bir tatsızlık yaşandığı,İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı VIP Salonu’nda bu tatsızlığın doruğa çıktığı,Hava limanına Ankara’ya gitmek üzere gelen Erdoğan’ın Akıncı ile görüşmek istemediği gelen haberler arasındadır.
ÇERÇEVEYE TEPKİ TÜRK DIŞİŞLERİNDEN
Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy Çerçeve’nin açıklanmasının ardından,3 Mayıs’ta,Akıncı ve Guterres Çerçevesine atıfta bulunmadan Türkiye’nin pozisyonunu ortaya koyarak,bana göre dolaylı da olsa Akıncı’ya tepki
göstermiştir.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy sözkonusu açıklamasında şunları kaydetmiştir:
“50 yıldır devam eden bir müzakere süreci var fakat artık kısır döngü haline geldi, ilerleme sağlanamıyor. Biz bu süreçte hep yapıcı olmaya, bir adım önde olmaya gayret ettik ancak maalesef bir sonuç alamadık, Rum tarafının malum zihniyet anlayışı nedeniyle.”
Süreçte “ne olacağını değil, ne olmayacağını vurgulamak istediğini” belirten Aksoy, “Rum tarafında esaslı bir zihniyet değişikliği olmadığı sürece biz aynı oyunu oynamaya niyetli değiliz. Rumların zihniyetiyle bir federal çözüme ulaşılamaz. Artık yeni bir yol denenmesi gerektiğini düşünüyoruz” ifadesini kullandı.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN 16 NİSAN SONRASINDAKİ TUTUMU
16 Nisan öncesinde BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar birkaç kez Cumhurbaşkanı Akıncı ile görüşerek sözkonusu yemeğin ‘bir son buluşma’ olmaması ve ‘ileriye yönelik kapıları açması’ telkininde bulunduğu ve bu durumun ABD’nin Lefkoşa Büyükelçisi Kathleen Doherty tarafından da Akıncı’ya telkin edildiği artık gizli değildir.Ne var ki, Batı’nın şımarık ve küstah çocuğu Anastasiadis kendi şartlarına uymadığı için müzakerelere devam etmemiş ve malum uzlaşmaz tutumunu sürdürmeyi tercih etmiştir.Yemek sonrasında gerek BM ve gerekse de ABD’den taraflara çağrılar sürmüş ve gerilen ortamı yatıştırarak yeni bir sürecin başlamasına davetiye çıkaran açıklamalar yapılmıştır.
Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak diyen Akıncı’nın Guterres Çerçeve önerisi sonrasında her iki tarafta başlayan tartışmalar halen sürmektedir.
Guterres çerçevesinin 30 Haziran versiyonunun mu,yoksa 4 Temmuz versiyonunun mu dikkate alınması gerektiği hususunda taraflar arasında tartışmalar sürerken Anastasiadis Türkiye ve Akıncı’nın Garantiler ve Türkiye’nin müdahale hakkından vazgeçildiğinin beyan edilmesi şartıyla müzakerelerin mümkün olabileceğini açıklamıştır. Anastasiadis ayrıca Kıbrıs Türklerinin azınlık olduklarını ve eşit siyasi ortak olarak kabul görmelerinin adil olmayacağını da açıkça söylemiştir.Bu açıklamalar sonrasında ipler bir daha kopmuştur.
16 Nisan yemek sonrasında ortaya çıkan durumdan hoşnut olmayan BM insiyatif almaktan kaçınmış ve ortaya atılan tüm iddialara rağmen Kıbrıs’a Özel Danışman atamamıştır.
Yemek sonrasında BM Genel Sekreteri Sözcüsü Stephane Dujarric, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanlığı’na herhangi bir atama yapılmasının sözkonusu olmadığını açıklamıştır.
Bu açıklamaya göre BM,tarafların çözüm için siyasi iradeye sahip olmadıkları konusunda ikna olmuştur.
*Rum Basını,Türkiye’deki cumhurbaşkanlık seçimlerinin öne alınmasının yarattığı yeni ortamın, BM’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili geçici temsilci atanmasına ilişkin yapılan görüşmelerde veya BM temsilcisi tarafından keşif temasları gerçekleştirilmesinde, engel teşkil ettiğini öne sürmektedir.
30 Nisan sonrasında ortaya çıkan yeni durum BM’nin insiyatif alma beklentisini tamamen ortadan kaldırmıştır.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’İN 30 NİSAN SONRASINDAKİ TUTUMU
30 Nisan sonrasında ortaya çıkan yeni durum BM’nin insiyatif alma beklentisini tamamen ortadan kaldırmıştır.
RUM BASINI GUTERRES’İN KIBRIS SORUNUNA YENİDEN MÜDAHİL OLMAK İSTEMEDİĞİNİ İDDİA ETTİ
*“16 NİSAN’DA BEKLEDİĞİ İŞARETİ ALAMADI”
*“ÇERÇEVESİNİN İÇERİĞİ İLE İLGİLİ SÜRTÜŞME CESARETİNİ DAHA DA KIRDI”
BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, mevcut bu şartlar altında Kıbrıs sorununa yeniden doğrudan veya dolaylı müdahil olmak istemediği; Ada’daki BM temsilciliğinin de, Guterres’in soruna dair bir inisiyatif almaya ikna olmasını “çok zor, neredeyse imkânsız” bulduğu iddia edildi.
Guterres’in fikrini değiştirmesi için çok şeyin değişmesi gerektiği, bu şartlar altında da hiçbir ihtimal bulunmadığı, bu tür bir gelişmeye hiçbir ihtimal vermedidiği bildirildi.
Alithia gazetesi, BM Genel Sekreterliği ile doğrudan teması olan kaynaklara dayandırdığı haberi, “Guterres İsteksiz… Akıncı ve Anastasiadis’ten Aylardır Beklediği İşareti Almadı, Fikrini Değiştirmesi İçin Çok Şey Değişmeli” başlığıyla manşete çekti.
Kaynaklarının, Guterres’in fikrini değiştirmesi için çok şeyin değişmesi gerektiğine, bu şartlar altında da hiçbir ihtimal bulunmadığına, bu tür bir gelişmeye hiçbir ihtimal vermediklerine dikkat çeken gazete, Türkiye’nin Jane Holl Lute’ye onay vermek istememesinin geçici görüldüğünü, Ankara’nın bu tavrının Türkiye’deki seçimlerden sonra değişeceğini, Lute olmasa bile bir başka isim atanacağına inanıldığını ileri sürdü.
“16 NİSAN’DA BEKLEDİĞİ İŞARETİ ALAMADI”
BM Genel Sekreterliği’nin, 16 Nisan’da Elisabeth Spehar’ın konutunda gerçekleşen liderler yemeğinde Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’ten işaret beklediğini, ancak beklediği işareti alamadığını yazan gazeteye göre, Genel Sekreter hayal kırıklığını 18 Nisan 2018’de Sözcüsü Stephane Dujarric’in şu sözleriyle ortaya koydu:
“İki lider geçen yıl Crans Montana’daki Kıbrıs Konferansının tamamlanmasından sonra ilk kez görüşmüşlerdi, ancak her iki taraf da, görüşmenin müzakerelerin başlamasına damgasını vurmadığını açıkça ortaya koydu.”
“ÇERÇEVESİNİN İÇERİĞİ İLE İLGİLİ SÜRTÜŞME CESARETİNİ DAHA DA KIRDI”
Gazete, “Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Guterres Çerçevesi’nin kabul edilmesi ve müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi açıklamasını takip eden gelişmeleri gören Genel Sekreter, müzakerelerin yeniden başlaması ön şartlarının bulunmadığına bir kez daha ikna oldu. İki tarafın Guterres Çerçevesi’nin içeriği ile ilgili sürtüşmesi Genel Sekreter’in cesaretini daha da kırdı” diye yazdı.
Habere göre, Genel Sekreterliğe erişimi olan diplomatik kaynaklar, tam da bu nedenle “Guterres’in Kıbrıs sorununa yeniden müdahil olmaya tamamen isteksiz olduğunu” savunuyor.
Fileleftheros ise, “Seçimler Bekleniyor… Lefkoşa Ankara’nın Kıbrıs Sorunuyla İlgili Hareketlerini İzliyor” başlıklı haberinde, Rum Yönetiminin, eylül ayından önce Kıbrıs sorununda gelişme beklemediğini, ancak Ankara’nın gerek Kıbrıs sorunu gerek Doğu Akdeniz’le ilgili hareketlerini izlemekte olduğunu yazdı.
Mevcut şartlarda,en azından Türkiye’deki seçimler sonrasına kadar BM’nin insiyatif almayacağı açıktır.bana göre müzakere süreci ve BM’nin iyi niyet misyonu tamamlanmıştır.Bundan sonra müzakereler yapılacaksa devletten devlete yapılmalı ve iki devlete dayalı çözüm modeli tecih edilmelidir.