Yine dünyamız yıkıldı.
Bu sefer de sağlık sisteminin kurbanı, 10 yaşındaki Atlas oldu.
Acil Servis’te 2-3 saatlik takip ve tedavinin ardından doğrudan evine gönderilen Atlas…
İhmal olsun ya da olmasın…
Atlas artık yok, sağlığa güven ise yerin dibinde…
Acil Servis’lerde nöbet tutan doktor ve diğer sağlık personelinin ne denli zorluklar yaşadıklarını (istisnalar elbette vardır), ancak onlarla zaman geçirenler anlayabilir değerli okurlar.
Ancak, sorun başka.
Sorun, doktorları ve diğer sağlık personelini organize eden sistemin bozuk kalmasını isteyen zihniyetlerde!
Atlas belki her koşulda kaybedilecek tıbbi bir sorunla karşı karşıya idi. Buna otopsi sonucu ışık tutacak.
Ama herkesin ortak düşüncesi, ne olacaksa, hastanede ve sağlık personelinin gözü önünde olsaydı bari… Belki o zaman, yapılması gereken her şey yapılabilirdi!
İşte sorun budur değerli okurlar.
Sağlıktaki sistemsizlikte.
Sistemsizliğin en büyük nedenlerinden birisi de, kamu hastanelerinde nöbet hizmetlerini de yürütecek uzman doktorların eksikliğidir.
Özellikle de Acil Tıp Uzmanlarının eksikliği konusu.
Yeter artık dedirtecek boyutta adeta!
Uzman doktorların sayısı artırılırsa, hastaların kaybedilmesinin önüne geçilir mi peki?
Yer KKTC ise evet!
Kamu hastanelerinde görev yapan mevcut uzmanların çoğu öyle bir sistem kurmuş ki, detayları anlatmak ayıp olur.
Ama, servis nöbetlerin asistanlara yığıldığı, önemli vakalarda aranan bazı uzmanların gelmediği, hizmet günlerinin bazı uzmanlar arasında pay edilerek diğerinin kafa tatiline çıkması gibi nice konular da birer gerçektir değerli okurlar!
Bu konu çok su götürür, geçelim.
Konumuz uzmanlık alanları.
Evet.
Acil Tıp Uzmanlarına ihtiyacımız var değerli okurlar.
Sayıları yeterli değil.
Peki Acil Tıp Uzmanı yetiştirilmesinin önünde engel var mı?
Hiç ama hiç yok!
Peki neden yetiştirilmiyor?
Çözümü çok basit olan bu konu bile, sağlığın diğer sorunları potasına atılarak eritiliyor ki, başka sorunların çözümüne örnek teşkil etmesin!
İşte gerçek neden budur değerli okurlar!
Oysa ki, Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanı, İç Hastalıkları Uzmanı (uzman yetersizliğinden olacak ki, aynı zamanda onkoloji hastalarına da bakıyor) Sayın Özlem Gürkut, kendi sosyal hesabından da paylaşmıştı.
Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile birlikte, ülkemizin hangi uzmanlık alanlarında, kaç uzmana ihtiyaçlarını olduğuna dair bir çalışma yürütüyorlardı.
Bin bilinmeyenli denklem midir ki, ülkemizin ihtiyacı olan uzman doktorların sayılarını hesaplamak? Bari denklemin çözümüne, Onkoloji Uzmanı’ndan başlasaydı (!)
Aylar geçti, mevsimler değişti, ihtiyaçlar belirlenemedi.
Belirlenemez de!
Ülkemizdeki kamu hastanelerinde yeterli sayıda uzman olursa değerli okurlar, nöbetler asistanlara tutturulamaz ve o uzman da gidip orada yatılı nöbet tutmak zorunda kalır!
Uzman sayısı artarsa, halkın ve Sağlık Bakanlığı’nın, poliklinik saatlerini gerçek saatlere uyarlama taleplerini görmezlikten gelemezler!
Uzman sayısı artarsa, özel hastanelerde kapış kapış yapılmış nemalanma koltuklarına yeni rakipler çıkar!
Uzman sayış artarsa, hastalarının peşinden koştukları bazı uzmanların modası geçebilir!
Uzman sayısı artarsa, kendini gerçekten geliştirme gereği hasıl olur!
Uzman sayısı artarsa, doktorlar arasındaki ayrımcılığa itiraz eden genç doktor sayısı artar!
Uzman sayısı artarsaa, sağlık sistemini düzeltme adına zoraki neşter vurulması gündeme gelir!
Allah korusun!
Allah korusun da, ülkemizin uzman doktor ihtiyacı falan belirlenmesin!
Allah korusun da bu sistemsizlik sefası hiç bitmesin!
Peki ey küçük hesapların büyük insanları…
Soruyorum size;
Canını sokaktan toplamaya çalışan hastaları kim korusun?