Kapanalım dendi.
Kapandık.
Hatta gereğinden fazla kapandık.
İki tür kapanma vardı bu ülkede!
Biri devlet güvencesinde.
Diğeri aslanın pençesinde!
Devlet güvencesinde kapanmak güzeldi.
İşe gidilmedi.
Maaşlardan kesinti yapıldı.
Açılır açılmaz, kesintiler tamamlandı.
Ek mesailere dokunulmadan,
Eski çark tıkır tıkır dönmeye devam etti!
Üstelik, işe gidilirken harcanan benzin paraları, iaşe masrafları, kamudakinin cebine ekstra kaldı.
Kamuda çalışan kişinin kapanmadaki tek zararı, yasadışı işlettiği ticarethanelerden elde ettikleri gelirler idi!
Diğeri de kapandı.
Devletle bağı olmayanlar.
Daha doğrusu, devletle vergi bağı haricinde bağı bulunamayan işletmeciler.
Ötelenen borçlarına faiz binince,
Açılır açılmaz vergi borçlarını öğrenince,
Çoğu öğrenci ve turizmden nefes alırken, nefes boruları kesilince,
Sayın Sucuoğlu’nun dediği gibi işlerine ara vermediler!
Açılmamak üzere kapandılar…
İşlerine ara verenler, işletmeciler değil, memurlardı.
Onlar Koronavirüs tatilinde iken, diğerleri idam sehpasında idi!
Devlet, ikisine de devletti…
Tatildekiler döndü, idam sehpasındakilerin ayaklarının altındaki tabure çekildi.
Vergileri kendilerine değil, devletin himayesindekilere hayat verdi…
Bir yerde kamu memuru, diğer yerde işletmeci.
İkisi de insan.
Biri kapandı ve açıldı!
Diğeri açılmamak üzere kapandı!
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899