Sıradan bir gün,
Kliniğime hastalarım gelip gidiyor.
Kimi kendisinin, kimi anne/babasının, kimi de çocuğunun şikayetleri için başvuruyor.
Annesiyle gelmişti.
Daha doğrusu annesi ikna etmişti doktora gitmeyi.
Gelmişti, karşımda oturuyordu.
Henüz 15-16 yaşlarında.
Elleri titriyormuş.
Çarpıntısı olurmuş zaman zaman.
Bazen de gözleri kararır gibi olur, bayılacakmış gibi de hissedermiş kendisini.
Birkaç doktora gitmişler. Kan tahlilleri, bazı testler vs…
‘’Bir de Nöroloji görsün sizi’’ dendiği için gelmişler.
Sormam gereken tüm soruları sorduğumu düşünmüştüm.
Kafein tüketimi kola ile sınırlı da olsa biraz fazla gelmişti. Alkol ve enerji içeceğini sorguladığımda net bir şekilde ‘’hayır’’ demişti.
Gece pek uyuyan biri değilmiş. İnternet, Facebook, Instagram derken geç vakitlere kadar kalıyormuş.
Önerilerde bulundum, ilaç yazmadım.
Birkaç hafta sonra tekrar görüşmek istediğini söyledim.
Günler geçti.
Lefkoşa’da yolda karşılaştık.
Akşam üzeri idi.
Okuldan çıkmış, geziyordu.
Bir elinde enerji içeceği, diğer elinde sigara vardı.
Utancını gizleyemedi.
Gülümsedim.
Havadan sudan konuştuk.
Sohbet arasında, alkol kullanımını sordum. Haftada bir-iki defa dedi.
Ardından ekledi.
‘’Amca, lütfen anneme söyleme.’’ dedi…
Ne yaptığımı yazamayacağım…
Ama O şimdi daha iyi…
‘’Lütfen anneme söyleme’’ demişti O.
Ben de diyorum ki,
Ey gencecik insan!
Bu durumunu devlete söylüyorum!
Söyleyeyim ki, senin yerine onlar titresin!
Söyleyeyim ki, senin yerine onlar utansın!
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899