Anastasiades Ne Yapmaya Çalışıyor?

​Bir önceki yazımda “Rum lideri Anastasiades ilginç bir adam” diye başlamış ve muhalefetteki Anastasiades’in Kıbrıs konusuna yaklaşımları ile şimdi iktidarda iken yaptıklarını karşılaştırarak nasıl 180 derece değiştiğini ortaya koymuştum. İktidara geldiğinden beri Kıbrıs konusunu çözme eğiliminden çok uzak davranışlar sergilediği bir gerçek. Ancak bu davranışlar bir stratejinin parçası mı yoksa koltuğa oturunca makam kendisine biraz büyük mü geldi? Kısaca, Anastasiades ne yapmaya çalışıyor?

​Stratejistleri ile neler konuşup, nasıl bir mantıkla adımlarını ortaya koyup uyguluyor bilemeyiz ancak olası bir çözüme ulaşılmaması için çok ciddi adımlar attığı kesin. Yıllardır tüm dünya güçlerini kendisinin liderliği döneminde sorunların çözülüp Kıbrıs konusunun çözümsüzlükten kurtulabileceğine inandıran Anastasiades Rum lideri olduğu bir buçuk yılda ne yaptığını bilmeyen çözüm karşıtı birisi olarak karşımızdadır.

​KKTC’de iç siyasette rant elde etmek için müzakere ekibimize yapılan gereksiz eleştirilere bakmayınız. Sayın Kudret Özersay ve ekibin diğer elemanları masaya her oturduklarında yapıcı, tıkanıklıkları ortadan kaldırabilecek yaklaşımlar sergilemişlerdir. Cumhurbaşkanı Eroğlu daha görevi devraldığı ilk günlerde kendisinden önce üzerinde anlaşılan yakınlaşmalara sahip çıkacağını belirterek bizler gibi Kıbrıs Türk halkının haklarının savunulmasını birinci önemde gören çevrelerden tepki de almıştı. Karşı tarafa baktığımızda ise samimiyetten yoksun ama bir şekilde de köşeye sıkışmış bir Rum tarafı görüyoruz.

​Önce masaya ortak açıklama olmazsa oturmayız martavalı. Sonra müzakereleri liderler düzeyinden aşağıya çekip müzakerecilerin atanmasını ısrarla isteyip her iki tarafın müzakereci atamasının sağlanması. Bunlar Anastasiades için “başarı” olarak yorumlanmasına rağmen müzakereciler masaya gelince Rum müzakereci Mavroyannis’in hiçbir yetkisi olmadığı ortaya çıktı. Anastasiades, ısrarla atadığı kendi müzakerecisine hiç bir konuda yetki vermeyerek Mavroyannis’in elini kolunu bağlamakla kalmadı, müzakereleri de tamamen tıkadı. Kendisi de her bahaneyi öne sürüp liderlerin bir araya gelmelerini engelledi. Kaçamadığında da doğru dürüst bir şeyin tartışılması yerine daha önceden mutabık kalınan konuları bile yeni önerilerle dinamitlemekle meşgul.

​Kıbrıs Türk halkına yapılacak en büyük hakareti de bizleri hiçe sayarak devamlı Türkiye ile haberleşmeye çalışarak, basın üzerinden bile olsa Türkiye ile dolaylı müzakere yaparak gerçekleştirdi. Anlaşma olmadan bizleri hiçe sayan ve sadece Türkiye ile müzakere etmek isteyen zihniyet olası bir anlaşma sonrası Kıbrıs Türk halkına nasıl yaklaşır o da önemli ancak ayrı bir tartışma konusu tabi…

​Son olarak, Anastasiades, önündeki helvaya bakıp adada devam eden müzakerelere odaklanacağına bir-iki aydır Türkiye’de gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine takmıştı. Hatta Recep Tayyip Erdoğan’ın kazanması gerektiğini defalarca tekrarlamış, bir şekilde Erdoğan’ı işaret ederek “oy” bile vermişti. Neymiş, Sayın Erdoğan kazanınca hemen Rumlara istediklerini verecek ve Kıbrıs konusu da Anastasiades’in müthiş başarısı ile sonlanacakmış. Bu saçmalığa önce Rum halkını inandırdı, ki bu çok tehlikeli bir gelişmedir. Rum halkı hala daha muhataplarının Kıbrıslı Türkler değil Türkiye ve ordusu olduğunu düşünüyorlarsa bu sorumsuz siyasi liderlerinin ve kanlarında dolaşan ırkçılık DNA’larının sonucudur. Bu da aşılmadan çözüm-mözüm tam bir hayaldir.

​Neticede ne oldu? Sayın Erdoğan seçimi kazandı ve ilk resmi ziyaretini de KKTC’ye yaptı. Burada söyledikleri de Rum ve Yunanlıları çok sinirletti. Çünkü Sayın Erdoğan eşit iki halktan, iki devletin kuracağı ve siyasi eşitliğe dayanan yeni bir federal devletten bahsetti. Kimse kusura bakmasın ama bu söylemden rahatsız olanlarla ne çözüm olur ne de yakınlaşma. Kıbrıs Türk halkının bir azınlık olarak Kıbrıs (Rum) Cumhuriyetine yama olmasını bekleyen Rum ve Yunanlılar daha çok beklerler çünkü böyle bir sonuç zaten çözüm değildir.

​Peki o zaman hiçbir çözüm üretemeyeceğini bile bile Anastasiades neden bu yolu izlemektedir? Yoksa birileri kendisine bizlerin bilmediği bir söz mü verdi?