Pandeminin ilk zamanlarını hatırlayalım.
Koronavirüs’ün kimlere bulaştığını anlayabilmek için testlere sıkı sıkıya sarılmıştık.
Hatta test-test-test sloganları atıyorduk.
Testler sayesinde Covid-19 vakalarını tespit ediyor, pozitif vakaları toplumdan izole ederek salgının yayılmasını engellemeye çalışıyorduk.
PCR testlerinin bilimsel önemi inkar edilmese de pandemi paniğini yönlendirmede de oldukça etkili oldular!
PCR testlerinin Covid-19 tanısında tek başına yeterli olmadığı, bu testlerin klinik bulgularla ve başka testlerle desteklenmesi önerisi Dünya Sağlık Örgütü tarafından dile getirilse de, PCR testlerinin sonuçlarını hepimiz merak ediyorduk.
Tüm ülkelerin gün sonunda yayınladıkları test ve hasta tablolarını takip etmek rutinimiz olmuştu.
Şimdilerde PCR testleri sanki biraz ikinci plana atıldı gibi.
Sebebi de özellikle zengin ve gelişmiş ülkelerin aşıya kavuşmuş olmaları.
Her ne kadar mutasyonlar gözümüzü korkutsa da, gerek Bill Gates’in, gerek Prof. Dr. Uğur Şahin’in açıklamalarında belirttikleri gibi, bu yılın sonunda kısmi normale dönmemizi sağlayacak yegane unsur aşı…
Aşılandıkça evde kalmamak, hareket serbestliğimizi artırmak, hatta eskisi gibi ülkeler arası seyahatler yapmak istiyoruz
İnsanların bu isteklerine paralel adımlar da atılmaya başlandı.
Seyahat kriterleri üzerinde yapılan yoğun çalışmaların sonuna gelinmek üzere.
Avrupa Komisyonu 17 Mart 2021 tarihinde Dijital Yeşil Sertifika uygulaması önerisini sunmuştu (https://ec.europa.eu/info/live-work-travel-eu/coronavirus-response/safe-covid-19-vaccines-europeans/covid-19-digital-green-certificates_en)
Amaç, Avrupa Birliği üyeleri arasında güvenli seyahat ortamının sağlanması idi.
Dijital Yeşil Sertifika’da üç ana unsur yer alıyor.
Bir kişi bu üç unsurdan bir tanesine sahip ise bu yaz AB genelinde güvenli seyahat hakkına kavuşmuş olacak:
- Covid-19’a karşı aşılandığını belgelemiş olmak.
- Negatif PCR test sonucuna sahip olmak.
- Covid-19 hastalığını geçirip de iyileştiğini belgelemiş olmak.
Bu maddeleri kendimce yorumlamak istiyorum:
- Covid-19’a karşı aşılandığınız zaman demek ki PCR testine ihtiyaç duyulmuyor. Demek ki sadece hastalığa karşı korunmuş olmakla kalmıyor, bulaştırıcı olma durumunuz da ortadan kalkmış oluyor. Dolayısıyla aşı olduğunuzda PCR testinden de muaf oluyorsunuz!
Üstelik aşının sizde bağışıklık geliştirip geliştirmediğini ispatlamanıza bile gerek yok! Aşı olun yeterli!
- Negatif PCR testi muhtemelen aşı olmak istemeyen veya aşı olamayanlar için kurtarıcı unsur olacak. Sürekli test yaptırmak istemeyenler için aşıya yönlendirici bir unsur olarak da yorumlamak pekala mümkün. Bu durumda, demek oluyor ki aşılanma oranı arttıkça PCR testlerinin yapılması da azalacak.
- Covid-19 hastalığını geçirip de iyileştiğini belgelemiş olmak ise çok ilginç bir kriter. Bunu belgelemek için tıbbi rapor almanız gerekiyor. Ancak, kendi yaptıracağınız antikor testinizin koruyucu olması durumunda dijital yeşil sertifika alıp alamayacağınız net değil.
Görünen o ki, pandemi bitecekse aşı ile ama daha ziyade PCR testlerinin yapılmasının azaltılması ile bitecek.
Aşı olana PCR testi yaptırma zorunluluğunun ortadan kaldırılması daha da yaygınlaştırılabilir.
Aşılanan bir kimsede antikor baktırma zorunluluğunun da hiçbir yerde gündeme getirilmemesi, aşıyı daha da cazip hale getiriyor.
Aşı olan bir kimseye Koronavirüs’ün bulaşıp da PCR testinin pozitif olabileceğini herkes biliyor. Ama hiç kimse bu konuyu dile getirmiyor. Çünkü nasıl olsa aşı koruyor deniliyor.
Bu durumda da aşı sayesinde PCR testleri gündemden düşürülmüş olacak.
PCR testlerinin yapılması azaldıkça Covid-19 vakaları azalacak.
Ülkelerde yapılan PCR test sayıları salgın sınırının altına çekildiğinde ise pandemi son bulmuş olacak.
Aşılanma arttıkça PCR testleri azalacak.
PCR testleri azaldıkça pozitif vakalar azalacak.
Vakalar azalınca günlük tablolar yayınlanmaz olacak.
Tablolar unutulunca pandemi de ortadan kalkacak…
İster komplo olarak yorumlansın, ister manipülasyon, benim Aşı - PCR testleri – Pandeminin Sonu denklemim bu sonuca ulaşıyor…
İletişim: 0542-8529899
