Bu Adam mı ? Arkadaş!

Yollar vardır; düz, engebesiz…

Yollar vardır; çakıldan ari, dikensiz…

Yollar vardır; girift, çatallı…

Ve yol arkadaşları vardır:

Kimi düz yolda şaşıran… Kimi dağlar aşıran…

Kimi narin; hemen kırılan, en küçük rüzgarda savrulan, sebepsiz yere darılan…

Tıpkı, salon saksısında yetişen bir çiçek gibi. Sulanmazsa kuruyan, sevilmezse solan…

Kimi yol arkadaşları vardır; yeri gelir bir kaya kadar sert,

Yeri gelir bir kadife kadar yumuşak,

Tıpkı dağ başlarında, tek ve dimdik; fırtınalara, yıldırımlara kafa tutan bir ardıç ağacı gibi…

Ve boşuna denmemiştir; adamın iyisi düzde değil yokuşta bellidir…

Ve

Yollar vardır;

Bitip tükenmek bilmeyen…

Grift, çatallı, inişli, çıkışlı yollar…

Bu yollar mıdır nasibin dedirten…

Ve an gelir talihe küstüren…

Bu yollar mıdır?



Yola çıkmaya gör…

Birçok yol arkadaşları...

İçlerinden bazısını çok seversiniz.

İşte mezara kadar sürecek bir dostluğun yoldaşı dersiniz.

Sevinirsiniz…

Kimi gönül eridir:

Sevgide engin, saygıda serindir

Çatalsız bir yürekte, kalp ehlidir.

Yeri mi?

Pek belli değildir…

Kimi adam sıfatıyla görünür. Sarılırsınız…

Akıl küpüdür…

Sözünün eri, sır küpüdür?

Sizdeki heyecana hep akıl veren:

Aman bir tatsızlık çıkmasın…

Henüz erken, biraz beklesen diyen…

Size sabır telkin eden…

Ama kendisinin gözünü kör eden,

Yüreğini korkakça kediye teslim eden!

Bu adam, işte bu adam ki,

Yanıldım, bu adam mı? Dedirten…

Ve bu yüzden

Boşuna denmemiştir

Babadan miras kalır, adamlık kalmaz diye…