Covid-19 pandemisi iki temel sorunu yaşattı bizlere.

Sağlık ve ekonomi.

Yüklenen sağlık sistemi nedeniyle kayıplar verilirken, rutinde alınamayan sağlık hizmetleri nedeniyle ciddi sağlık sorunları yaşar oldu insanlık.

Ekonomileri altüst olan devletler de halklarına tam anlamıyla sahip çıkamadılar. İflaslar, işsizlikler ardı ardına geldi.

Pandemiden kurtulmak için iki yolu seçtik.

Kapanma ve aşılar.

Aşılarla ilgili süreç devam ediyor.

Ancak kimsenin kapanmaya tahammülü kalmadığı da apaçık ortada.

Ülkemize baktığımızda dünyada şanslı toplumlardanız diyebiliriz.

Bir şekilde aşılarla buluşabildik. Covid-19 nedenli kayıp oranımız dünya ortalamasının oldukça altında (%2-4 değil, %0.7 dolaylarında).

Geriye yapmamız gereken bir şey kalıyor, kontrollü açılmaya devam etmek.

Kontrollü açılmayı da başarıyor gibiyiz ama başaramadığımız bir gerçekle geçtiğimiz bayram tatilinde yine yüzleştik.

Yüzleşmez olaydık!

Açılır açılmaz ilk yaptığımız şey çevremizi kirletmek olmuş maalesef.

İnsanın yeri geldiğinde virüsten bile daha tehlikeli olduğunu ispatlar nitelikte görüntülerle karşılaştık.

Duyarlı insanlarımızı tenzih edecek olursak, yaşadığı ortamı hak etmeyen insanlar da varmış ne yazık ki.

Piknik yaptıkları masayı öylece bırakıp gidecek kadar, çöpün içerisinde yüzmeyi kabul edebilecek kadar zavallılaşmış olanlar da varmış ne yazık ki.

‘’Allah ıslah etsin’’ desek olmayacak, zira bunların hangi dine mensup oldukları da meçhul.

Müslüman desek ‘’Temizlik imandandır.’’ sözünü nereye koyacağız?

Hıristiyan desek çevre konusunda duyarlı olmayan imalat hataları mı diyeceğiz?

Hinduların bile kendilerine göre temizlik anlayışlarının olduğunu söyleyebiliriz, ama onlar bile bu görüntülere neden olanların ellerine su dökemez.

Açılmamızın hemen arkasından arka arkaya ve farklı bölgelerde şahit olunan çevre kirliliklerinde ipin ucu iyiden iyiye kaçmış görünüyor.

‘’Bu Zihniyetle Açılmaz Olaydık!’’ diyesi geliyor insanın.

Dinden, eğitimden nasiplenememiş, virüsten bile daha tehlikeli iki ayaklılar daha sezonun başında böyle yaparsa, bu yazı nasıl geçireceğimizi düşünmek bile istemiyorum.

Çevre felaketini önlemek için devlet, belediyeler ve diğer tüm kurumlar hiç zaman kaybetmeden seferber olmalıdır.

Gerekirse gönüllü halk örgütleri ve bireyler de bu organizasyonun içerisinde denetçi görevi üstlenebilmelidir.

Virüsten kurtulsak da karada ve denizde yaşanan bu çevre felaketi başımıza fazlasıyla iş açacağa benziyor.

(Fotoğrafların alındığı haber kaynakları:

  1. https://www.facebook.com/GadaraMedya
  2. https://www.kibrisgazetesi.com/doga-cevre/pisligin-icinde-denize-giriyoruz-h18579.html )

İletişim: 0542-8529899