Geçtiğimiz gün Doğu Akdeniz’deki Navtex savaşlarına Türkiye tarafından bir yenisi daha eklendi.
Oruç Reis sismik araştırma gemisinin yapacağı sondaj faaliyetleri kapsamında, Türkiye'nin Meis adasının güneyi ve doğusunda Navtex ilan etmesi Yunan ordusunu alarma geçirdi.
Aksaz Deniz Üssü'nden 15'ten fazla Türk savaş gemisinin bölgeye doğru hareket ettiği iddiası ortalığı karıştırmaya yetti.
Bu son Navtex olayı ile ilgili yapılan yorumlar, Türkiye ile Yunanistan’ın savaşın eşiğine gelmesine kadar ilerletildi.
Aslında Türk Deniz Kuvvetleri, 7 Temmuz tarihinde Libya açıklarında yapacağı tatbikat için de Navtex ilan etmişti. Doğu Akdeniz'de geçen ay Türk Hava Kuvvetleri ile dev bir tatbikata imza atan Deniz Kuvvetleri, bölgedeki hakim güç olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu. Ancak ortam bu seferki kadar gerilmemişti.
Peki bu sefer ortam neden daha çok gerildi?
Meis Adası için, Yunan anavatanın en doğu ucu dendiğinden dolayı olabilir mi?
Türkiye Yunanistan’a: ‘’Doğu Akdeniz’de de hemen dibinizdeyim’’ mesajını vermek için bu adayı özellikle seçmiş olabilir mi?
Türkiye’nin bölgedeki askeri hareketliliğini her geçen ay daha da artırdığı için olabilir mi?
Kim bilir?
Ancak, bilinen bir gerçek şudur ki, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin iki garantör ülkesi, Doğu Akdeniz’de birbirine temkinli ve tehlikeli bir şekilde yaklaşıyor.
Geçen sene bu vakitlerde, Sayın Kudret Özersay, Akdeniz’de bir savaş ihtimalini öngörmese de, ‘’kontrollü gerginlik’’ olabileceğine dair tespitlerini dile getirmişti.
Bu yorumu yaparken belki de bir bildiği vardı. Belki de o bildiğinden dolayıdır ki, anketlerde son sırada olsa da Cumhurbaşkanlığı seçiminden milim geri adım atmıyor.
Acaba o kontrollü gerginlik yaklaşıyor mu?
Türkiye ve Yunanistan, Doğu Akdeniz’deki askeri güçlerini, ‘’makul bir zamanda’’ karşılıklı olarak aktif hale getirirler mi? Bir çatışma söz konusu olabilir mi?
Eğer böyle olursa, bunun Kıbrıs Adası’ndaki karşılığı neler olabilir?
Ülkemizin siyasileri bu tarz senaryolara hiç çalışıyorlar mı?
Doğu Akdeniz’deki olası gerginliğin ya da çatışmanın uzantısının, Ada genelinde siyasi kartları yeniden nasıl karabileceğini öngörebiliyorlar mı?
Bir tarafta bölünmüş Ada’nın işgal altındaki topraklar kavramı, diğer tarafta KKTC.
Bir tarafta Garanti Andlaşması’nın ikinci ve dördüncü maddeleri, diğer tarafta Türkiye ve Yunanistan’ın gittikçe artan Doğu Akdeniz’deki gerginliği.
Doğu Akdeniz’de bundan sonra ilan edilecek her Navtex veya atılacak her askeri adım, ipleri biraz daha gereceğe benziyor.
Bu gerilimin dozunu ve zamanlamasını hangi dinamiklerin etkileyeceği konusu ise karmaşık.
Ancak, Doğu Akdeniz’deki gidişatı büyük ölçüde Türkiye’nin şekillendireceği ağırlık kazanıyor.
Doğu Akdeniz çok sıcak.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ise henüz çok vakit var.
Türkiye ile Yunanistan arasında, Doğu Akdeniz’de yaşanabilecek bir askeri gerginliğin/çatışmanın etkileri Kıbrıs Adası’na nasıl uzanır?
KKTC’nin ertelenmiş Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin, yaşanabilecek böyle bir gelişmede, bu sefer de askıya alınması söz konusu olabilir mi?
Edilgenlik ülkesindeki siyasilerimizin önüne, hiç çalışmadıkları yerden yepyeni sorular ve sorunlar konulabilir mi?
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899