Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Rum lider NikosAnastasiadis, arasında gerçekleşen çevrim içi görüşme yapıcı diyalog için yeni fırsatlara zemin olmalı.
Her iki lider tarafından da, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışman Vekili ve Barış Gücü Misyon Şefi Elizabeth Spehar’ın daveti üzerine Rum lider Anastasiadis ile gerçekleşen çevrim içi görüşmenin konusunun pandemiden dolayı kapanan kara kapılarının karşılıklı geçişler için yeniden açılması olması ise yapıcı diyaloga dayalı yeni dönem için doğru bir başlangıç olarak düşünülmeli.
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışman Vekili ve Barış Gücü Misyon Şefi Elizabeth Spehar’ın gerçekleşen görüşmede Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Rum lider NikosAnastasiadis’e ortaya konan siyasi iradeden dolayı teşekkür etmesi anlamlı olsa da her iki liderin “aracısız” olarak diyalog ve siyasi iradeyi sürdürmeleri için de bir yeni başlangıç olmalı.
Her iki lider de, Kıbrıs sorununun çözümünün kararlılık ve samimiyet yanında siyasi irade ve doğru diyalog ile gerçekleşeceğinin farkında.
Tam da bu noktada, “aracısız” ve gerekirse “yüz yüze” diyalog yolunda ortaya kararlılık koymalı, her iki lider de.
Ve yapıcı diyalog temelinde inşa edilecek yeni bir dönemin de BM gözetiminde olmasının şart olmadığı noktasında da tüm kesimler hemfikir.
Tüm kesimlerin hemfikir olduğu diğer bir nokta ise, iki liderin daha sık görüşmesi gerektiği.
Bugüne kadar tüm yolların ve diplomatik yöntemlerin denendiği ve başarı sağlanamadığı noktasında da, hemfikir tüm kesimler.
İki toplum liderinin baş başa görüşmesi ise “aracısız” ve yapıcı diyalog temelli olarak en azından denenmeli.
Kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün de, Kıbrıs Türkleri ve Rumlarının yapıcı diyalogu ile gerçekleşebileceği de tüm kesimlerin üzerinde uzlaştığı noktalardan biri.
Kıbrıs sorunun da yeni bir dönemi ve böylesi bir sürecin de başlamasında, her iki lidere de önemli görevler ve sorumluluklar düşmekte.
Güney Kıbrıs’ta gerçekleşen seçimlerin sonuçlarının Rum liderliğini, yapıcı diyalog temelinde yüz yüze doğrudan ilişkinin sürdürülmesinde Kıbrıs Türklerinden uzaklaştıracağı yönündeki toplumsal endişe bir yana, Kıbrıs Türk liderliğinin “doğrudan aracısız diyalog” sürecini başlatmadaki kararlılığı ve siyasi iradesini sürdürmesi olası yeni dönemin itici gücü olacağı ise aşikar.
Aşikar olan diğer şey ise her iki toplumun da, “aracısız” ve doğrudan somut ilişkileri başlatma potansiyeline sahip olduğu.
Ve böylesi bir potansiyelin de doğru şekilde denenmemiş yeni yöntemler için kullanılması yönünde kararlılık ve “iyi niyet” ise her iki liderin görevi.
“Katalizör” ülkeler ve misyon şeflerinin ilk değerlendirme ve açıklamalarının “taraflara” yönlendirici etkisinin ise yapıcı diyaloga doğru yön vermediği ve uzlaşmaz tutumları da cesaretlendirdiği de bir gerçek.
Ve elbette, Kıbrıs sorununun çözümüne dair uzlaşmaz tutumların süregelmesinin de ana nedeninin “katalizör” ülkeler olmadığı da ortada.
Güney Kıbrıs seçimlerinden zafer ile çıkan Rum lider Nikos Anastasiadis’in sandık sonuçlarını, kara kapılarının açılmasına yönelik sergilenen yapıcı diyalog sonrasında sürdürmemeyi tercih olarak ortaya koyması ve yeni dönemi böylesi bir tercih üzerine kurgulama ve/veya siyaseten inşa etme olasılığı ise “iyimser” iklimi bozmaya yönelik en önemli tehdit.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Rum lider Nikos Anastasiadis, arasında kara kapılarının karşılıklı geçişlere yeniden açılması ile oluşan “iyimser” iklim ve yapıcı diyalog, diğer başka alanlardaki sorunların çözümüne yönelik de kaybedilmemesi gereken bir zemini şimdiden oluşturmuş durumda.
Kıbrıs sorununda, doğrudan diyalog dönemi başlamalı.