Ülke gündemimizde bulunan ve elim bir trafik kazasında kaybettiğimiz üç gencecik fidanımıza mı,

Bu soğuk havalarda yıllarca kötü yönetilen Kıbtek’ten kaynaklanan %30’luk Elektrik zammıyla nasıl mücadele edeceğimize mi,

Ekonomik ve hayat koşullarının giderek vatandaşlarımızın sırtına yüklediği ve yüksek sağlık giderleriyle adeta kambura çevirdiği yaşamlara mı,

Yanalım bilemiyorum.

Meclis gündemine baktığımızda ise Ceza Yasası görüşmelerinde siyasetçilerimizin konudan ne kadar uzak olduklarını ve en üzücü tarafı ise ne kadar bilgisiz oldukları bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Gülelim mi ağlayalım anlamadım.

İki hafta önce koalisyon ortağı DP-UG ile el ele olduklarını söyleyen UBP ise şimdi hükümet ortağı ile işimiz olmaz diyor…

Türkiye’deki siyasi istikrarsızlık ve dövizde meydana gelen yüksek artış, bununla birlikte yabancı sermayenin geri çekilmesinin KKTC’ye yansımasının hiç de iyi olmayacağı açıktır.

Asgari ücret artışının işverenlere yansımasının nasıl olacağı kanaatimce iyi hesaplanamamıştır. İflasın eşiğinde birçok orta ve küçük ölçekli firma varken, ekonomik göstergeler azalış gösterirken, elektrik zammı da buna ilave olmuşken, akaryakıt ve diğer girdilerde bir azalış yokken, bunun sonucunun işçilerin durdurulmasına kadar gideceği açıktır.

Yani kaş yapalım derken göz çıkarmak buna denir…

Tabi ki işçimiz bu ücretten kat ve kat fazlasını hak ediyor, ancak bu artışlar genel ekonomik durum ve ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası ile orantılı olmalıdır. Bunlara dikkat edilmezse ve işsizlik oranı bu sebepten artarsa, ülkemizin yaşayacağı sosyolojik ve psikolojik travma çok daha ağır bir bedel ödetecektir bizlere…

Bu da yetmezmiş gibi sadece gündelik çözümler üreten bürokratlarımız ve siyasetçilerimiz şimdi yol bariyerleri böyle mi olmalı, şöyle mi olmalı derdinde…

Yahu daha önce aklınız neredeydi?

Bir gün yabancı bir yatırımcıya şunu sordum; “Ticarette bu kadar başarılı olmanızın sebebi nedir? KKTC’deki siyasi ve iş çevrelerine niçin bu kadar uzak duruyorsunuz?

Cevap kısa ve öz oldu, yatırımcı; “Siyasiler ve İş Çevreleri önce yapacaklarını yapıyorlar, ondan sonra düşünmeye başlıyorlar. İşin sağlıklı olması için önce düşünmek, sonra planlamak ve sonrada işe koyulup tamamlamak gerekir”.

Buna ilave olarak Cumhurbaşkanı ile Hükümet arasında yaşanan çatışma bütün bu yaşadıklarımızın üzerine krema oldu…

Geçen gün Türkiye’de yapılan bir bilgi yarışmasında KKTC Cumhurbaşkanımızın kim olduğu sorusuna kimsenin cevap verememiş olması çok ama çok düşündürücüdür. Ki bu bilgi yarışmalarına belli bir seviyenin üstünde insanlar kabul edilmektedir.

Şimdi soruyorum size, KKTC olarak Türkiye dışında tüm dünya devletlerinin bizi tanımaması ve çok sert izolasyonlar uygulamaları devam ederken, Türkiye’deki kardeşlerimizin bile devlet büyüklerimizi tanımamaları acaba kimlerin eksikliğidir?

Sadece şunu biliyorum bağımsızlık ve özgürlük çaba ister, gayret ister, inatçı olmayı gerektirir.

Ve son olarak gerçek liderler gücünü her zaman halktan alırlar, burada kast ettiğim sadece KKTC halkı değildir. Türkiye ve KKTC halklarıdır. Yıllar geçmesine rağmen merhum kurucu Cumhurbaşkanı ve bu devletin ve Türk milleti için dava adamı olmayı başarmış, Sayın Rauf Raif Denktaş gibi…

Unutmayın gücünü halktan değil de başka kaynaklarda arayanlar hiçbir zaman lider olamazlar, ancak yönetici olurlar…