İki lider masaya otururken

Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Rum lider Nikos Anastasiades iki “toplum lideri” sıfatıyla bugün tekrar müzakere masasında buluşacaklar. Yeni süreçte müzakereleri günlük olarak iki tarafın atadığı müzakereciler götürdüğünden iki lider çok sık bir araya gelmeyecek. Her ne kadar da Sayın Özersay ve Sayın Mavroyannis müzakerelerin tüm detaylarını tartışmaktaysalar da iki liderin masada karşılıklı oturup bazı şeyleri diğerinin ağzından duyması, vücut dillerini gözlemlemeleri fırsatını bulmaları iki liderin masada olduğu toplantıların önemini artırmaktadır.

Bugünkü toplantıda Anastasiades’in bazı serzenişleri masaya taşıması beklenmektedir. Bunun haberleri bazı kanallardan kulağımıza gelmekteydi ancak dünkü Havadis gazetesinde Adastasiades’e müzakerelerde danışmanlık görevini üstlenen ekibin koordinatörü Alekos Markides ile yapılan röpörtajı okuyunca bugün masaya gelebilecek şikayetlerin özünü anladık. Markides şu ana kadar Kıbrıslı Türk müzakerecinin yaklaşımının konfederasyonu savunduğundan şikayet etti ve genelde Türk tarafının yaklaşımının ortak açıklamaya aykırı olduğunun Anastasiades tarafından bizzat Cumhurbaşkanı Eroğlu’na bildirileceğini söyledi.

Yaklaşık bir yıl müzakere masasından kaçıp “ortak bildiri yayınlanmazsa masaya oturmam” diye direten Anastasiyades’in bunu neden yaptığını artık herkes görebilmelidir. Bizler zaten bunu öngörüp gereken uyarılarımızı dillendirmiştik ancak ortak açıklama gerçekleşti ve içeriği de orada duruyor. Açıkça, Rum tarafı ortak açıklamadan kendi anladıklarını Türk tarafına empoze etmeyi strateji olarak belirlemişlerdir. Siz kendi istemlerinizi ortaya koysanız da onlar “ortak açıklama metninin dışına çıktınız, olmaz” diye yaygarayı basacaklar. O zaman ya onların istediği çizgiye gerileyeceksiniz ya da uluslar arası ortamda sizi metini çiğnemekle suçlayacaklar.

Markides’in suçlamasının bir diğer ilginç yanı da konfederasyon fikrine yakın görüşlerin ortaya konulmasından duyulan rahatsızlık. Öncelikle konfederasyon da bir federal yönetim şeklidir. Yani federal biz çözüme ulaşılmaya çalışılırken bazı fikirlerin konfederasyona yakın olması kadar doğal bir şey olamaz. Hele bunların olması bir suç unsuru olmamalı. Bence Türk tarafı proaktif olmalı ve Rumların tam ters olan yaklaşımlarının esas sorun olduğunu, federal bir yapının müzakeresi yapılırken Rumların üniter devlet yapısına federal isim getirecek yaklaşımlarla masaya geldiklerini vurgulamalıdırlar.

Markides’in açıkladığı önemlibir diğer konu da yaklaşık bir ay önce kurulan ve kendisinin koordinatörlüğünü yaptığı danışmalık ekibidir. Ekipte müzakereci Mavroyannis ve hukuk danışmanlarının yanında AKEL, DIKO ve EDEK’ten de temsilciler var. Anastasiades’in DISI kökenki olduğunu hatırlarsak güneydeki siyasi iradenin hemen tümü kurulda temsil edilmekte. Rumlar Kıbrıs

konusunun ulusal bir dava olduğunun bilincinde hareket etmeye devam ediyorlar. Tek ses olarak müzakerelere yaklaşıyorlar. Darısı başımıza…

Bizim de böyle yaklaşımları düşünme zamanımız geldi diye düşünüyorum. Masaya oturana kadar otursunlar mı oturmasınlar mı diye değişik siyasi partilerden görüşler çatışabilir ama masada olduğumuza göre artık tek ses olup Cumhurbaşkanı’nın ve ekibinin tüm Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını savunmak için orada olduğunun bilincinde hareket etmeliyiz. Köstek olmak ve kuzeyde birlik yoktur mesajı vermek yerine ekibe yardımcı olmak hepimizin yararına olur.