ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden bu hafta Kıbrıs adasını ziyaret ederek devam etmekte olan müzakere sürecine olan ABD desteğini en üst düzeyde vurgulamış olacak. Sürecin henüz pek de verimli olmadığını kabul edersek Biden’in ziyareti bir o kadar daha önemli görünüyor. Koskoca ABD Başkan Yardımcısı fol yok, yumurta yokken kalkıp ta Kıbrıs’a gelmez diye düşünmemiz gerekir. Eğer geliyorsa o zaman bu ziyaretin de bence iki amacı olabilir. Birincisi müzakerelerde ABD’nin de girişimi ile ortaya çıkan sürpriz ve çok önemli bir gelişmeyi dünyaya anons etmek için olabilir. Böyle bir gelişmenin olmadığını kesin olarak biliyoruz. İkinci olasılık, ki bence gerçek ziyaret nedeni budur, çok da beklendiği gibi devam etmeyen sürece önemli bir ivme sağlamak ve her iki tarafa da açıkça ABD’nin bir sonuç beklediği mesajının verilmesidir.
Biden özellikle ABD;de yaşadığım yıllarda yakından takip etme fırsatı bulduğum, ABD siyasi arenasında önemli bir kişidir. Başkan yardımcısı seçilmeden önce de Demokrat partinin önde gelen liderleri arasında idi. Yıllarca eyaleti Delaware’i ABD Senatosu’nda temsil etti. Açık sözlülüğü, çalışkanlığı, halkçılığı, beyefendiliği ve dürüstlüğü ile tanınan birisidir. Uzun yıllar Senatör olarak görev yaparken her Pazartesi sabahı diğer Senatörler gibi özel uçak veya şöförlü limuzin yerine onu Delaware’den başkent Washington DC’ye giden trende görmek mümkündü.
Joe Biden yıllarca Senato Dış İlişkiler Komitesi başkanlığı da yapan birisi olarak ABD dış politikasına şekil verenler arasında sayılması gereken birisidir. Başkan Yardımcılığı makamına ulaşmadan önce dış politikada etkin birisi olması şu anda Kıbrıs’a yapacağı ziyarette de gayet etkin birisi olacağının göstergesidir. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Senato Dış İlişkiler Komitesinde yıllarca beraber görev yapmanın yanında kişisel dostlukları da vardır. Yani geçmiş ABD Başkan Yardımcılarının aksine Biden’ın şu anda ABD dış politikasında etkin bir rol üstlendiğini söyleyebiliriz. Son eklemek istediğim nokta da Joe Biden’ın ABD’de yaşayan Ermeni örgütleri ile çok yakın olduğu ve Senato’daki Ermeni dostuk guruplarının başını çektiğidir. Yani dış politikada etkin olması yanında devamlı da Türk karşıtı yaklaşımlara maruz kalmıştır.
Bu ziyaretten bekleyebileceğimiz Biden’in her iki tarafa eşit yaklaşarak iki lideri ziyaret etmesidir. Bunun yanında bazı STÖ ve iki taraftan siyasi parti temsilcileri ile bir araya gelirken eşitlik ilkesine özen gösterecektir.
Bir süredir ABD yetkilileri devamlı Maraş’ı gündeme taşımaktadırlar. KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ise Maraş’ın ancak kapsamlı bir çözümün parçası olabileceğini vurgulamaktadırlar. ABD yetkilileri ile yapılan bazı görüşmelerde ortaya attıkları fikirlerden birisi uluslararası uzmanların Maraş’a gönderilip bir değerlendirmenin yapılmasıdır. Çözüm olması halinde Maraş’ın tekrar hayata kazandırılmasının faturasının ne olacağı ortaya çıksın, en azından
bilelim gibi bir yaklaşımları var. Bence Biden ziyaretinin sonuçlarından birisi bu araştırmanın başlaması kararı olabilir. Bir diğeri de güven yaratıcı önlemlerin hızlandırılması konusu. Ancak en önemli sonuç zaten Anastasiades ve Cumhurbaşkanı Eroğlu’na bizzat ABD Başkan Yardımcısının ağzından bir şekilde çözüme ulaşılması gerekliliği mesajı olacaktır. Zaten Biden’ın ziyaretini Dışişleri Bakanı Kerry’nin ziyareti takip edeceği belirtilmektedir. Yani Kıbrıs konusunda ABD baskısı artarak devam edecek diyebiliriz.
ABD’li yetkililer genellikle adım atarken boşa olmamasına itina gösterirler. Bu kadar ilgiyle biz de Kıbrıs’ta bir yerlere sürükleneceğiz gibi görünüyor…