Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) başkanı Hasan Sertoğlu her fırsatta bizlere Kıbrıs Rum Futbol Federasyonu (KOP) ile imzaladığı anlaşmanın sadece futbolu ilgilendiren bir konu olduğunu vurgulamaktadır.

Hatta Sertoğlu daha da ileri giderek siyasetçilerin bu konuya karışmamasını istemektedir. Keşke Sayın Sertoğlu haklı olsaydı da konu sadece spor olsaydı. Ancak gel gör ki gerçek böyle değil.


          KOP ve KTFF her zaman ayrı olmuşlardır. Bunun nedeni de Kıbrıs Cumhuriyeti yönetiminden olduğu gibi Kıbrıslı Türklerin KOP üyeliğinden de Rumlar tarafından zorla atılmalarıdır.

Ne yazık ki aramızda bazıları böyle tarihi gerçeklerin dillendirilmesinden rahatsızlık duymaktadırlar çünkü bu gerçekler Rumların Türkleri zor kullanarak mağdur ettiklerinin kanıtıdır ve bu kişilerin “tüm halklar kardeştir, Kıbrıs’ta tek halk vardır ve Rumlarla Türkler arasında sorun yoktur” yalanına hizmet etmemektedir.


          Köşemi izleyenler eski Rum lider Papadopulos’un “osmosis” söylemine çok önem verdiğimi ve bu konuyu detaylı olarak ele aldığımı bilirler. Papadopulos BM Genel Kurulunda konuşmuş ve Kıbrıs sorununun “osmosis” yoluyla çözüleceğini ve bundan başka bir yolun olmadığını açıkça ifade etmişti. Esas kullanımı fen dallarından gelen “Osmosis” nedir biliyormusunuz? Sözlükteki tanımı şöyledir: “karışabilen iki sıvı veya gazın birbirine geçişmesi, geçişme”. Yani aslında Papadopulos “Kıbrıs Türk halkı Rum halkı arasına geçişip eritilecektir” demişti. Bakın KOP-KTFF ve “osmosis” konusu ile ilgili yazdığım 20 Ocak 2013 tarihli yazımda nasıl açıklamışım:


          “Türk düşmanı eski Rum lider Papadopulos Kıbrıs’ta çözüme “ozmosis”le ulaşılacağını söylemişti. Aslında bu güne kadar tüm Rum liderlerin planı bu idi ama bunu açıkça ifade etme cesaretini gösteren sadece Papadopulos oldu. Kastettiği ne idi biliyor musunuz? Rum tarafı olarak önlerine gelen her BM sürecini yavaştan alacaklar, sunulan planları geciktirecekler veya reddedecekler ki günler aylara, aylar yıllara, yıllar on-yıllara dönüşsün. Bu arada Kıbrıslı Türkler ambargolardan dolayı ezilecekler ve arada sırada “fire verecekler”. Yavaş yavaş önce bir-iki dernek, sonra daha büyük şeyler (spor federasyonları?) mecbur olup Rum yönetiminin altına girecekler. Bir gün gelecek ve baktığınızda Kıbrıs’ta Rum yönetiminin altında azınlık olarak yaşayan bir Kıbrıs Türk halkı olacak. Bu da ilerleyen yıllarda eriyip yok olacak. Ozmosis yoluyla çözüm de tamamlanacak. 


          Eğer KTFF KOP’un altına girecekse, bu tam da ozmosisin başlangıcı olacaktır. “Dışarda tek, içeride iki ayrı otorite” söylemi de pek inandırıcı değildir çünkü unutmayalım ki Rumlar 1960’da iki Cemaat Meclisi ve bir Temsilciler Meclisi yapısını önce kabul ettiler, sonra bizler Cemaat Meclisimizi kurunca onlar “bizim buna gereksinimiz yoktur” diyerek hayata bile geçirmediler. Temsilciler Meclisini de gasbettiler. Yani tarih tekerrür etmesin diyorum…”


          Yukarıdaki satırlarda tarif ettiğim olayı bugün yaşamaktayız. Rumlar her şeyi geçiktirmekteyken KTFF de KOP altına girmeye hazırlanmaktadır. KTFF’nun KOP’un altına girmesi “osmosis” stratejisin ilk adımı olacak ve Kıbrıs Türk Halkının ve KKTC’nin Rumlar tarafından eritilmesi için bir başlangıç teşkil edecektir. İşte Cumhurbaşkanı Eroğlu ve Başbakan Yardımcısı ve DPUG Başkanı Serdar Denktaş’ın bu anlaşmaya karşı çıkış nedenleri budur. Çünkü ikisi de bu anlaşmanın sporda açılımdan öte bir şey olduğunun farkındadırlar.


          Sertoğlu ne derse desin bu anlaşmayı imzalamıştır. Rumlar anlaşmayı kabul ettiklerini Federasyon yetkili organında teyit ettiklerine göre iş KTFF Genel Kurulu’na kalmaktadır. Bu genel kurul öncesi üye kulüplere bilgilendirme toplantıları yapmamız ve alacakları “evet” kararının halk ve devlet olarak bizleri hangi tehlikelere sürükleyeceğini kendilerine açıkça anlatmamız gerekmektedir.


          Sizleri bilmem ama ben “osmosis” yoluyla yok olmaya HAYIR diyorum!