DAHA ÖNCE DEFALARCA SÖYLEDİM, YİNE TEKRAR EDİYORUM;

"HİÇBİR PARTİ VEYA ADAY LEFKOŞA TÜRK BELEDİYESİ'Nİ TEK BAŞINA KURTARAMAZ."

LTB'Yİ ANCAK BİR "PROJE" KURTARABİLİR.

GEÇMİŞTE HAZIRLADIĞIM PROJEYİ TEKRAR PAYLAŞMA GEREĞİ DUYUYORUM, ÇÜNKÜ BU KONUDA ÇOK RAHATSIZIM (BU PROJEYİ YETKİLİLERİN GÖZARDI EDECEĞİNİ BİLMEME RAĞMEN).

- LTB’Yİ KURTARMA PROJESİ -

Lefkoşa Türk Belediyesi, yıllardır gerçekleştirilen yanlış uygulamalar neticesinde bugün çok ciddi bir mali kriz içerisinde bulunmaktadır. Belediye’de yaşanan sorunların temelinde ekonomik yetersizlik yatmaktadır. Dolayısıyla sorunun temelini ekonomik açıdan çözmek gerekmektedir. Çözüm acil bir müdahaleye muhtaç olmakla birlikte bu noktada çok dikkatli olmak lazımdır.

Belediye’nin ilk nazarda bir borçlanma ile nefes alabileceği gerçeği yanında, sorunun köklü çözümü için sadece “borçlanma ve/veya borcun yapılandırılması” üzerinde durulmakta ve sanki başka alternatifler yokmuş gibi davranılmaktadır.

Oysa iktidarın bazı kesimlere “dokunabilme cesareti”ne sahip olması halinde LTB’nin mali açıdan kurtarılabilmesi için bankadan borçlanma dışında başka yöntemlerle de bu sorunun hem de çok daha az hasarla atlatılması mümkündür. Aksi taktirde yani sadece borçlanma üzerinde durulması ile, Belediye ve Lefkoşa Halkı için ileride doğabilecek daha büyük mağduriyetlere zemin yaratılmış olacaktır.

İşte bu “Proje” yaşanan sorunu mümkün mertebe borçlanma yoluna gitmeden çözebilecek formülleri içermektedir. İddiam odur ki, iktidarın niyeti var ise, bu projeden faydalanarak çok az zararla ve belediyenin geleceğini de ipotek altına koymadan mevcut sorunu zaman içerisinde rahatlıkla çözebilecektir.

Projenin temel ve ana unsurları burada ortaya konarken, tavsiye edilen çözüm formüllerinin hukuki dayanağı da gösterilmeye çalışılmıştır.

Projenin ruhunu ve ana fikrini iyi anlayabilmek için başından sonuna değin dikkatlice okunması gerekmektedir.

KURTARMA PROJESİ

- GİRİŞ VE HUKUKSAL DAYANAKLAR -


A) MADDİ SIKINTI YAŞAYAN LTB’NİN ÖZEL BİR BANKADAN BORÇ ALMASI NE ANLAMA GELİR?

1. Devletin anayasal ve uluslararası tanınmışlığa sahip bir kurumu olan LTB’nin kurtarılabilmesi için büyük maddi kaynağa ihtiyaç duyduğu aşikardır.

2. LTB’nin özel bir teşebbüs olan Ziraat Bankası’ndan (TC’de kamusal ancak bizde özel sayılır) borçlandırılarak bu mali kaynağın yaratılması düşünülmektedir. Ancak bu büyük bir miktar borçlanma olacağı için o oranda ciddi riskler taşımaktadır. Keza ilgili banka mutlaka “yeterli teminat” karşılığında bu borcu verebilecektir. Bankanın herhangi bir hibe yapmadığını burada hatırlatmak gerekir. Banka vereceği kredinin geri dönüşünü mümkün mertebe garanti altına almaya çalışacaktır ( Bankaya yasal açıdan 90 Milyon TL. verme imkanının yaratıldığını veya bu borcun belediyeye bir kaç banka vasıtasıyla verileceğini kabul edelim).

3. Banka/Bankalardan alınacak borç karşılığında LTB’nin neleri teminat olarak göstermesi istenecek veya istenebilecektir?

a) LTB’nin devletten aldığı maddi katkılar.
b) LTB’nin bazı gelirleri ( Hatta Banka bu gelirlerin artışı için belediyeden önlemler almasını isteyecektir).
c) Belediye gelirlerini artırabilmek yani harcamaların azaltılabilmesi için önemli miktarda çalışanın işine son verilecek veya tüm çalışanların maaşı en az %20 oranında azaltılacaktır.
d) Belediyenin gelirlerini artırabilmek için verilecek hizmetlerin “Zam”lanması yoluna gidilecektir.
e) Mevcut çalışanların maaş ve toplu iş sözleşmesinden doğan alacaklarının tırpanlanarak, bankaya ödenecek belediye gelirlerinin daha da artırılması istenebilecektir. Çünkü Banka, mümkün olduğunca kısa vadede ancak makul faiz kazancını da kaybetmeden kredinin geri dönüşünü sağlamak isteyecektir.
f) Belediye’ye ait taşınır ve taşınmaz malların rehin ve ipotek verilmesi sağlanabilecektir. Bu konudaki yasal engeller rahatlıkla kaldırılabilir. Belediye’nin mezbahasının özelleştirilmesi peşine düşen iktidarın bu noktada hassas davranmayacağı inancındayım.
g) Geri ödenme riskine göre belirlenecek faiz oranı karşılığında bir de bankaya “Faiz” ödenecektir. Ülkede yasal düzenleme olmadığı için Banka sınırsız faiz tahsil etme imkanına da sahip olacaktır. Eğer verilecek kredi için “Bileşik Faiz” uygulaması olacak ise alınacak bu borç ileride çok büyük meblağlara ulaşabilecektir.

4. LTB, borçlanma için önüne konan koşulları kabul ederse neler yaşanacak ve/veya yaşanabilecektir?

a) Lefkoşa Ahalisinin aldığı hizmetlerde ciddi bir azalma olacaktır. Yaşanacak işçi çıkartması ile sokakta görülen hizmetler çok azalacaktır. Çöp, zabıta, yaşlıların bakımı gibi hizmetler artık minumuma inecektir. Çünkü olası bir işten çıkartma durumunda öncelikle kadrosuz ve sözleşmeli işçiler bundan payını alacaktır.
b) Lefkoşa Ahalisinin ödediği fatura miktarlarında büyük artış olacaktır. Her hizmete yapılacak zorunlu zamlar nedeniyle fatura miktarları şişecektir.
c) Alt yapı hizmetleri diye bir şey kalmayacaktır. Çünkü bunlar için ayrılabilecek bütçe, banka borcuna gidecektir.
d) Fatura miktarları artacak ama verilen bazı hizmetler azalacak bazısı ise sona erecektir.
e) Belediye tüm mali performansını yaptığı bu büyük borçlanmayı ödemek için harcayacağı için artık ileriye dönük projeler hazırlamak ve yatırım yapmak mümkün olmayacaktır.

5. Bankadan alınacak borcun Belediye tarafından ödenmesinde sıkıntılar yaşanırsa ( Ödemede düzensizlik, belirli bir dönem ödeyememe veya şimdiki gibi borçlarını ödeyemez hale gelme) neler olacaktır?

a) Banka, vadesinde ödemeler yapılmadığında veya düzenli ödeme olmadığında mahkemeye başvurup teminat altındaki tüm mülkleri açık artırma ile satabilme imkanına sahip olabilecektir (Bu konuda yasal değişiklik banka tarafından hükümete rahatlıkla yaptırtılabilir).
b) Veya dava tehdidi altında LTB’yi mütebaki borç için yeni bir yapılandırmaya zorlayacaktır. Bu yapılandırma ile yeni ve daha ağır koşullar ortaya konacaktır.
c) Her iki halde de kaybeden LTB ve Lefkoşalı olacaktır. Çünkü yeni bir yapılandırmada borcun ödenebilme riski daha da azaltılmak istenecek ve LTB’nin önüne çok daha ağır koşullar getirilecektir. Keza yeni bir yapılandırma olmadığı taktirde Banka mahkemeye başvurma yoluna gidecektir.
d) Banka vereceği krediyi tek seferde değil de parça parça taksitle LTB’ye vermeyi uygun görmüşse, borcun ödenmesinin aksatılması halinde diğer parçaların belediyeye verilmesi durudurulacak ve belediye yine ciddi mali sorun yaşayacaktır.
e) LTB tarafından borcun ödenmesinde sıkıntılar arttıkça bankanın belediye üzerindeki hegemonyası artacak, zamanla belediye bankanın (yani özel bir şirketin) kölesi olacaktır.

6. Akıl ve mantık çerçevesinde bakıldığında belediyenin özel banka tarafından yüksek bir meblağla borçlandırılmasına karşı durmak ve bu tür çözümlere yılan gibi sarılmamak gerekir.

B) Peki o zaman 118 Milyon TL. veya LTB için gerekli olan para nasıl tedarik edilecektir? Borçlanma dışında bir yöntemle bunu yapmak mümkün müdür?

“Evet... Mümkündür...”

7. Mümkün ve olanaklı olan bu yöntemi anlatmadan önce KKTC Anayasası’na bir göz atmak gerekecektir. Çünkü planlanan yöntemin hukuka uygun olması da gerekmektedir.

8. Ortaya koyacağım projenin ve çözüm formüllerinin aslında devlete yüklenmiş anayasal bir ödev olduğu açıkça görülmelidir.

9. KKTC Anayasası bakın neler diyor?

Devletin şekli ve Nitelikleri
Madde 1.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti, demokrasi, sosyal adalet ve
hukukun üstünlüğü ilkelerine dayanan laik bir Cumhuriyettir.

Eşitlik
Madde 8.
a. Ekonomik bakımdan güçsüz olanların Anayasa ve yasalar ile elde ettikleri
veya edecekleri kazanımlar, bu madde ileri sürülerek ortadan kaldırılamaz.

Ekonomik ve Sosyal Hayatın Düzeni
Madde 47.
(1) Ekonomik ve sosyal hayat, adalete, tam çalışma ilkesine ve her yurttaş için insanlık onuruna yaraşır bir yaşam düzeni sağlanması amacına göre düzenlenir.
(2) Ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı demokratik yollarla gerçekleştirmek; bu amaçla ulusal tasarrufu artırmak, yatırımları toplum yararının gerektirdiği önceliklere yöneltmek ve kalkınma kurallarını yapmak devletin ödevidir.

Çalışma Hakkı ve Ödevi
Madde 49.
(1) Çalışma her yurttaşın hakkı ve ödevidir.
(2) Devlet, çalışanların insanca yaşaması ve çalışma hayatının kararlılık içinde gelişmesi için, sosyal, ekonomik ve mali önlemlerle çalışanları korur ve çalışmayı destekler; işsizliği önleyici önlemleri alır.
(3) Kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır.

Güçsüzlerin Esenlendirilmesi
Madde 58.
Devlet, sosyal ve ekonomik bakımından güçsüz olanların esenlendirilmesi,
kendilerine, ailelerine ve topluma yararlı duruma getirilmeleri için gerekli sosyal, ekonomik, mali ve diğer önlemleri alır.

Vergi Ödevi
Madde 75.
(1) Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, mali gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür.
(2) Vergi, resim ve harçlar ve benzeri mali yükümler ancak yasa ile konulur.

ANAYASA BURADA KISACA NE ANLATMAKTADIR?

1. Devletin, çalışanların mağdur olmaması, iş hayatlarının devam edebilmesi ve işsizliğe karşı ekonomik ve mali önlemler alma ödevi vardır.

2. Devlet, sosyal adalet gereği işvereni değil öncelikle çalışanın menfaatlerini korumakla mükelleftir. Çünkü çalışan ekonomik açıdan güçsüz sınıftır.

3. Devletin ve kurumların devamlılığı için tedbirler alınmalıdır. Devlet, kamusal kurumların hizmet edebilirliğini yani vatandaşın devletten hizmet alabilme sürekliliğini sağlamakla yükümlüdür.

4. Statüler arası eşitlik ilkesine aykırı olmamak üzere kanunlar çıkartılabilir. Bu manada vergi yasalarıyla mali gücüne göre insanlardan vergi tahsil etmek devletin asli görevleri içerisinde yer almaktadır. Mali gücü yüksek olan statü içerisinde yer alanlara adil olmak koşuluyla vergiler konabilir.

5. Bu topraklar üzerinde yaşayan kimse emeğinin karşılığı ödenmeden çalıştırılamaz. Çalıştırırsanız anayasal bir yasağı çiğnemiş olursunuz.

6. Çalışmak bir haktır ve edinilmiş bir hakkın bertaraf edilmemesi gerekir. Bir başka anlatımla da çalışmadan hak sahibi olunamaz, ücret talep edilemez.

7. Sosyal adalet, güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği sağlamakla yükümlü kılan, ferdin huzur ve refahını gerçekleştiren, emek ve sermaye ilişkilerini dengeli olarak düzenleyen, çalışanların insanca yaşamasını sağlayan, fertlerin ekonomik yıkımını önleyici tedbirler alan bir devlet anlayışını öngörmektedir.

KURTARMA PROJESİ

– ÇÖZÜM ÖNERİLERİ VE FORMÜLLER-

C) BU ANAYASAL ZEMİN IŞIĞINDA İKTİDAR YANİ YASAMA VE YÜRÜTME GÜCÜNÜ ELİNDE BULUNDURAN HÜKÜMET, LEFKOŞA TÜRK BELEDİYESİ’Nİ MALİ AÇIDAN DÜZE ÇIKARTABİLMEK İÇİN BORÇLANMA DIŞINDA BİR YÖNTEM UYGULAYABİLİR, ŞÖYLE Kİ:

1. LTB’nin yaşatılması elzemdir. Belediyesiz bir Lefkoşa düşünülemez. Bugün LTB’nin yaşadığı mali kriz olağanüstü bir hal almıştır. Kimse bu krizin çözümünde ilgisiz kalamaz. Devlet bu soruna akılcı çözümler üretmelidir. LTB büyük bir borcun altına sokularak kaderine terk edilmemelidir. Büyük borç ileride büyük tehlikelere gebe bir ortam yaratacaktır.

2. Bu devlet üzerinde iş tutarak büyük mali kazanç elde edenlerin artık devletin bu önemli ve hayati kurumu olan LTB için fedakarlık yapma zamanı gelmiştir. 1974’ten beri bu topraklar üzerinde oluşan iktisadi sorunların en büyük mağduru hep çalışanlar ve orta gelirliler olmuştur. Yaşanan ekonomik krizlerin faturasının zengin veya servet sahibi kişiler tarafından ödendiği neredeyse hiç görülmemiştir.

3. Hükümet, devlet içerisinde LTB’nin yaşadığı mali krize destek olabilecek ekonomik gücü yüksek sektörleri belirlemelidir.

4. Kumarhaneler, Bankalar, Finans Kurumları, Gece Kulüpleri, Büyük Şirketler, Bet Ofisler, GSM Şirketleri, Oteller, vb…. ( Vergi listelerinden tespit edilebilir)

5. Yine bu ülkede yaşayan zengin kesim de tespit edilmelidir. Örneğin 500.000STG. üzerinde bankada mevduatı olanlar ve/veya çok lüks yaşam sürenler (Mal varlığı milyon TL. üzerinde olan kişiler) gibi. Bu kesim için zaten varolması gereken yeni bir vergi sistemi getirilmelidir. Avrupa’da adına “Servet Vergisi” denen bu yöntemle devlet sözkonusu kesimlerden ek vergi alabilecek hukuki pozisyona sahip bulunmaktadır.

6. Kumarhaneler, Bankalar, Finans Kurumları, Gece Kulüpleri, Büyük Şirketler, Bet Ofisler, Oteller, vb.. yerlerden alınan hali hazırdaki vergi oranları duruma göre 1 veya 2 yıl gibi bir süreyle -yani geçici olarak- artırılmalıdır. Örneğin Bankalar için uygulanan kurumlar vergisi oranının %15’ten %17’ye çıkartılması gibi.

7. Bankada mevduatı bulunan zenginlerden (500.000STG.üzeri) 1 veya 2 yıl tek seferlik bir servet vergisi alınmalıdır. Örneğin 500.000STG.– 800.000STG. arasına ek %1, 800.000STG. – 1.500.000STG. arası için ek %1.5; ve 1.500.000STG ve üzeri için ise %2 vergi alınması. Burada alınacak olan servet vergisi nedeniyle paranın yurt dışına çıkma tehlikesi de olmayacaktır. Çünkü mevduattaki bu paranın yurt dışına kaçırılması durumunda kaybedilecek önemli bir yıllık faiz geliri olacaktır ki bu rakam ödenecek işbu vergi miktarından çok daha fazla olacaktır.

8. Üst düzey devlet makamlarını işgal eden kişilerin (Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar, Milletvekilleri, Müsteşarlar gibi Barem 17 üzerinden maaş çekenler) aylık maaşlarından her ay %2’lik kesinti yapılarak bunların fona aktarılması sağlanabilir.

9. Lüks tüketimden alınan vergilerin %1-2 arasında artırılması ( Örneğin 15.000STG. üstü araç veya emtia satışından ek %1; 80.000STG. üzeri taşınmaz mal satımlarından ek %1.5 vergi alınması gibi)

10. Tüm bu yeni ve ek vergiler/kesintiler, basit yasal değişiklikler ile süratle yürürlüğe konabilir. Tabii ki bu vergilerin tahsili ve denetimi için fiili bir kontrol da olmalıdır.

11. Toplanacak bu vergiler/kesintiler yasa ile kurulacak bir “FON”a aktarılacaktır. Bu Fon, bağımsız bir kurulca yönetilecektir (1 Sayıştay üyesi, 1 savcı, 1 emekli yargıç). Siyasi iktidarın bu fonu yanlış yerlerde kullanabilmesinin önüne geçilmelidir.

12. Fon her 3 ayda bir toplanan vergilerden/maaş kesintilerinden oluşacak parayı belediye bütçesine aktaracak, ancak bu paranın harcanmasını da kontrol etme yetkisi olacaktır. Bu bahsedilen vergilerin yıllık olarak değil en az 3 ayda bir toplanabilmesi için yeni bir sistem kurulacaktır.

13. Bu bahse konu vergilerin tahsili ile ilgili kurum ve kişiler mali yıkıma veya finansal kayba uğramayacaktır. Yani bunlar elde ettikleri kardan veya kazançtan veya lüksten birazcık feragat ederek yaşadıkları devletin bir kurumunun ayakta kalmasına (Hem de bu kurumun borçlanmadan bunu yapmasına) katkı koymuş olacaktır. Bu fedakarlık, sosyal adalet için elzem olan bir sosyal sorumluluk ödevi olarak algılanmalıdır. Nasıl ki “Göç Yasası” ve “Ekonomik Paket” ile çalışan kesime karşı gaddarca önlemler alınmıştır; Lüks yaşam süren, yüksek kazanç elde eden veya servet sahibi olan kesimlere de onları ekonomik açıdan sarsmayacak küçük önlemler rahatlıkla getirilebilmelidir.

14. Devlet kurumlarından ve bankalardan yapılacak araştırmalar neticesinde bu proje kapsamında vergiye tabi tutulabilecek yüzlerce hatta bini aşan mükellefler rahatlıkla tespit edilebilecektir.

15. Bu Fon sayesinde işten çıkartılacak çalışan sayısı minumuma inecek, devlet katkısının borca gitmesi önlenip belediyenin kasasına düşmesi sağlanacak, Lefkoşa Ahalisine verilecek hizmetler ciddi bir yara almayacak, verilecek hizmetlerin zamlanması zorunlu olmayıp halkın cebinden fazla para çıkması da engellenecektir. Hepsinden önemlisi borçlanmadan ötürü doğabilecek zararlar ve tehlikeler çok azaltılmış olacaktır.

16. Ancak bu vergiler tahsil edilip Fon’da toplanmaya başlandığında ise diğer taraftan LTB’nin mali çöküşüne imza koyan tüm sorumlular aleyhine ceza ve hukuk davaları da açılmalıdır. Tüm bunlara paralel olarak belediyenin bu hale düşmesinde katkısı olan herkese (Başkan, ilgili meclis üyeleri, bakanlar kurulu, usulsüz harcamayı cebe indirenler) süratle alacak davaları açılıp LTB bütçesinden çıkan hukuka aykırı tüm paralar faiziyle geri alınmalıdır. Ve bu davalar altında ilgililerin mal varlıklarına ara emri de alınmalıdır. Örneğin Cemal Bulutoğluları’nın devletten olan yaklaşık 3 milyon sterlinlik kamulaştırma bedeline tedbir alınmalıdır. Bu tür davaların açılması ve neticelenmesi ile ortada dolaşan tüm şaibeler netleşmiş olacak, suçlu ve suçsuzlar ortaya çıkacaktır.

17. Bu alacak davaları yoluyla tahsil edilecek paralar, Fon için vergileri alınan veya maaşlarından kesinti yapılan kişi ve kurumlara orantılı olarak ödenecektir. Yani davalardan gelen paralar Fona katkı koyanlara geri ödenecektir. Bu geri dönüş algısı, sözkonusu davaların açılabilmesi için özellikle konomik açıdan güçlü olan kesimi bu konuda baskı unsuru olmak zorunda bırakacak ve bu yönde olumlu bir etki yaratacaktır.

18. LTB’de kağıt üzerinde çalışan olarak görülen ancak işyerine gelmeden maaş alan kişiler vardır. Yine LTB’de çalışan ancak beraberinde yasaya aykırı olarak 2. iş yapan kişiler vardır (Ki Belediye Personel Yasası’na göre bunların meslekten çıkartılması gerekir). Bunların toplam sayısının 300-400 civarında olduğu söylenmektedir. Bu pozisyonlarda bulunanlar derhal işten durudurulmalı ve usulsüzce şişirilen istihdam kadrosu bu şekilde normalleştirilmelidir.

19. Yukarıdakileri yapabilecek iktidarın, sermayenin çıkarlarını ön planda tutmayan yani sosyal adaleti hedef tutan bir zihniyete sahip olması gerekmektedir. Ancak eğer bu söylediklerim mantıklı ve LTB’nin mali açıdan kurtuluşunu sağlayacak nitelikteyse tüm muhalif kesimler yanında güçlü bir halk baskısıyla iktidar bunları yapmak zorunda kalabilecektir.

20. Proje uygulanmaya başlanıp Fon’da belirli bir birikim sağlanana dek acil bir önlem olarak küçük bir miktar borçlanma yoluna gidilebilecektir (Acil maaş ödemesi için gereken sözkonusu bu 6 Milyon TL. gibi.)

21. Bu projede ortaya konan ana temel üzerine teferruatın tesisi için bazı uzman kesimlerden faydalanılabilecektir.

22. Eğer hükümet 1 yıl önce bu projeyi uygulamaya başlamış olsaydı veya buna benzer formüller üzerinde çözüm aransaydı, LTB çoktan mali yönden rahatlatılmış olacaktı.

23. Küçük bir örnek ile bu projenin nasıl çözüme katkı yaratabileceğini de göstermek gerekir.

Örnek:
Devlet şirketlerden alınan vergi oranlarını FON için %3 oranında artırmıştır. 2012 yılında en yüksek kazanç sağlayan (vergi ödeyen) sadece ilk 5 kurumun bu Fon’a ödeyeceği meblağ tam 3.912.121TL. olacaktır.

Bu uygulamanın yüzlerce kuruma tatbik edildiğini, servet vergilerinin alındığını, yüksek maaşlardan kesintilerin yapıldığını ve lüks tüketimden ek veriler alındığını da düşünürsek LTB’nin kısa sürede düze çıkacağını algılamak hiç de zor olmayacaktır. Yeter ki iktidarın bunu yapmaya niyet ve cesareti olsun.

Kaldı ki LTB’nin batışında hükümetin de ciddi bir pay sahibi olduğu neredeyse tüm kesimlerce tartışmasız şekilde kabul edilmektedir.