2011 yılında bana ulaştırılan şifahi bir bilgi ışığında yola çıkarak polis örgütü içerisindeki bir yapılanmayı araştırmaya koyuldum. Gördüm ki polis üst yönetimi 1991 yılında fon şeklinde bir sandık kuruyor ve sandığın bütçesini oluşturmak için de yıllarca polislerin maaşından her ay belirli oranda kesinti yapıyorlar.
27 Haziran 1991’de dönemin Polis Genel Müdürü öncülüğündeki bir grup üst rütbeli subayla birlikte bahsettiğim bu yapılanma kuruluyor. Adına da “POLİS ÖRGÜTÜ MORAL VE SOSYAL YARDIM SANDIĞI” deniyor.
Bu sandık, herhangi bir yasal mevzuattan yetki alınmaksızın dönemin üst yönetiminin keyfi davranışlarıyla kurulmuş yani hukuksal anlamda tamamen gayrımeşru ve illegal bir oluşumdur.
Yüzlerce belki de binlerce polisin aylık maaşlarından her ay olmak üzere yaklaşık %3’lük bir kesinti yapılıp bu sandığın hesabına mütemadiyen bu paralar yatırılıyor.
Her ay yapılan bu kesintilerin toplamına baktığımızda çok büyük miktarlara tekamül ettiğini rahatlıkla idrak edebiliriz.
Sandıkta biriken paranın yönetimi daha doğrusu yapılacak harcamalar için çok üst makamlardan oluşan bir de yönetim kurulu oluşturuluyor. Olayı daha da süsleyebilmek ve sanki de hukuki bir zemini varmış gibi göstermek için bir de tamamen uyduruk şekilde “Yönerge” çıkarıyorlar.
Usulsüzlük kokan bu birimi kurup ardından uyduruk bir yönerge çıkarmalarına rağmen hızına alamayan bu arkadaşlar, yönerge ile yürürlükteki bir tüzüğü de ortadan kaldırıyorlar. Yönerge ile Tüzük kaldırmak eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu Tüzük ile Anayasa’yı yürürlükten kaldırmakla eşdeğer bir davranıştır.
Örgüt içerisinde dayanışma, yardımlaşma ve sosyal etkinlikler düzenleme süsü verilerek kurulan bu illegal sandıkta oluşan paralarla ne yapıldığı, kime ne ödendiği, kalan paranın miktarının ne olduğu konularında bugüne değin hiçbir resmi bilançonun hazırlanmadığı ve paraların nerelere harcandığı yönünde belgelerin (fatura, makbuz) de noksan olduğu yönünde ciddi şüpheler bulunmaktadır.
Uzun yıllar polislerden kesilen bu paraların akıbeti hakkında Polis Genel Müdürlüğü açıklama yapmaktan kaçınmaktadır. Burada toplanan paraların
gerçekte hangi amaçla kullanıldığı, başka illegal faaliyetlere finansal destek olarak kullanılıp kullanılmadığı merak edilmektedir.
Bu parayı yönetenler arasında en üst rütbeden kişilerin olması dikkat çekmektedir. Yasal örgüt içerisinde yuvalanmış bu gayrıyasal örgütün paraları ile neler yapıldığı ise halen bilinmezliğini korumaktadır.
Ekim 2012 yılında bu bilinmezliği ortadan kaldırmak ve karanlık noktaları aydınlatabilmek için Bilgi Edinme Hakkı Yasası’na dayanarak PGM’ye bir dilekçe verdim. İstediğim bilgi ve belgeleri bana verme mecburiyetleri olmasına rağmen inanılması güç bir cevapla karşılandım, hem de yazılı olarak.
Dönemin Polis Genel Müdürü Günay Özan, bu dilekçeme karşı verdiği cevapta, bu sandığın varlığını doğrulamakla kalmadı “bu sandığın resmi bir kimliği olmadığını” da itiraf etti. Günay Özan bu yapılanmanın gayrıresmi bir fon olduğu için bana herhangi bir bilgi veya belge veremeyeceğini de açıkça beyan etti. Yani bu cevap şu anlama gelmektedir:
“POLİS ÖRGÜTÜ MORAL VE SOSYAL YARDIM SANDIĞI, Polis Örgütü içerisinde kurulmuş ve fiilen varlığı olan İLLEGAL BİR YAPILANMADIR. Yasal bir Örgüt içerisinde oluşturulan bu yapılanma GAYRIRESMİ olduğu için dışarıya hakkında bilgi ve belge veremeyiz”
Yasal olarak istediğim bilgileri verme mecburiyeti olmasına rağmen bunu yapmaktan kaçındıkları için GKK’ya Suç İhbarı’nda bulundum, ancak yine herhangi bir vevap alamadığım gibi hiçbir ileri işlem de yapılmadı. Konu çok ciddidir. Birileri kafalarına esip fon kuruyor ve örgütteki polislerin maaşlarından her ay olmak üzere uzun yıllar kesinti yapıp alıyorlar. Sandığın kurulması ve polislerden bu amaçla para toplanmasının usulsüzce yapılmış bir yolsuzluk olması bir yana burada biriken büyük miktardaki paraların ne amaçla harcandığı da büyük önem taşımaktadır.
Durum bu kadar vahim olmasına rağmen GKK’nın da bu yapılanmaya karşı herhangi bir reaksiyon göstermemesi ve bunu kollayan bir sessizlik içerisinde yer alması akıllarda ciddi kuşkular doğurmaktadır.
Bu olay çok ciddi olup polis içerisindeki derin ve yasadışı örgütlenmeyi gözler önüne sermektedir. Bu yapıyı hiçbir demokratik oluşum kendi içerisinde kabul etmez aksine ortadan kaldırmak için derhal harekete geçer. Yani ne yapar? Soruşturur, belgelere el koyar, tutuklar, ipin ucu nereye kadar gidiyorsa araştırır, tespit ettiği suçluları yargılar ve cezalandırır. Ayrıca yıllarca gasbedilen polisin paralarını da bu üst rütbelilerin emekliliklerinden keserek faiziyle yasal sahiplerine geri öder.
Ama nerede bizde öyle cesur hukuk devleti ve demokrasi anlayışı….