Rum yazarlar, Akıncı’nın “siyasi eşitlik” ısrarının aldatmaca olduğunu kanıtlıyor

Bugün manşetimizde de yer aldığı gibi, Rum yazar Dinisi Dionisu, 13 Nisan 2019 tarihli Politis gazetesinde yayınlanan yazısında şöyle demiştir

“Bugün Türk tarafının talep ettiği siyasi eşitlik ve etkin katılım, 1960 Anayasasının öngördüğünden çok daha geridir. 1960 Anlaşmalarında Türkler, Cumhurbaşkanlığında, Bakanlar Kurulunda ve Meclis’te 3 kademeli VETO hakkına sahipti…Bugün ise çoğunluk kararında sadece 1 olumlu Türk oyu talep ediyorlar…”

Rum yazar, bugüne kadar yazdığımız, söylediğimiz herşeyi doğrulamıştır..Rum yazarın söylediklerinin ne denli doğru olduğunu Akıncı’nın müzakerelerde siyasi eşitlik konusunda verdiği tavizleri aktararak kanıtlamak istiyorum

1- DÖNÜŞÜMLÜ BAŞKANLIK VE VETO HAKKI

Akıncı siyasal eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, (Rum tarafının nüfusuna bakılmaksızın AB'de eşit süreli dönem başkanlığı yapması gibi), dönüşümlü başkanlığın eşit süreli olmasında ısrar etmemiştir..Oysa Akıncı, 20 ay Türk, 40 ay Rum dönem başkanı olmasını kabul etmiştir
Akıncı siyasal eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, 1960’da elde ettiğimiz ve Rum tarafının o tarihten beri iptal etmeye çalıştığı siyasi eşitliğimizin güvencesi olan VETO hakkımızdan vazgeçmiştir. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nde ve Cuellar planında bile merkezi devlete bırakılan 12 yetkiden 10'unda VETO hakkımız kabul edilmişti. Dolayısı ile Akıncı’nın kabul ettikleri, hem 1960'dan, hem de Cuellar planından bile geridir.
Devamla, Rumların istediği ÇAPRAZ OYU ve BİRLEŞİK OY PUSULASINI KABUL EDEREK Başkan seçiminde Rumların da Türk başkanın belirlenmesi için oy kullanmasını kabul etmiştir.. Oysa 1960’da bile VETO HAKKI olan Türk Cumhurbaşkan Muavinini Türk Halkı kendi ayrı seçimleri ile seçmekteydi..Bu amaçla kabul edilen ÇAPRAZ oy sistemi nedeniyle seçilecek Türk başkanın kim olacağını Rumların %20 oranındaki oyu belirleyecektir...Böylece seçilecek olan Türk başkan, her zaman Rumların isteklerine boyun eğebilecek Rum muhibbi, teslimiyetçi ve işbirlikçi biri olacaktır.. Türk Halkının meşru hak ve çıkarlarını savunan bir kişi asla başkan seçilemeyecektir...Bu da siyasi eşitliğin fiili olarak yok edilmesi, içinin boşaltılması ve Rumların ÜNİTER Devlet isteğinin fiili olarak gerçekleşmesidir…

2- YÜRÜTME: BAKANLAR KURULU

Akıncı, siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır, çünkü, 1960’da bile varolan AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN vazgeçmiştir. Akıncı, federal Bakanlar Kurulunun 7 Rum 4 Türk üyeden oluşacağını ve kararların 1 Türk üyenin katılımıyla SALT ÇOĞUNLUKLA alınacağını açıklamıştır.. Oysa 1960'da ve 1986 Cuellar Planı’nda bile kararlar Türk üyelerin ayrı oy çoğunluğu ile alınacaktı...Yani 4 üyenin en az 3'ünün Rumlarla birlikte oy vermesiyle kararların alınması gerekirdi..Ayrı oy çoğunluğu hakkımızdan vazgeçmekle, siyasal eşitliğin içi boşaltılmış, kararlara etkin katılımımız yok edilmiştir..Rum çoğunluk, Niyazi türünden işbirlikçi 1 Türk üyenin katılımıyla, salt çoğunlukla istediği her kararı alacak ve ülkeyi ÜNİTER DEVLET şeklinde yönetecektir..

3- YASAMA: ALT MECLİS

Akıncı siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır çünkü, yasamada da 1960’da bile varolan AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİŞTİR. Buna göre, alt meclis 36 Rum 12 Türk'ten oluşacaktır..Bu 75'e 25 oranıdır...Oysa 1960 anlaşmalarında Meclis'te temsiliyetimiz 70'e 30 oranı şeklindeydi...Yani Akıncı bu konuda da bizi 1960'dan da geri götürmüştür.
Alt Meclis'te kararlar 3 Türkün Rumlarla birlikte oy kullanmasıyla SALT ÇOĞUNLUKLA alınacaktır...Böylece 1960'da varolan ve 1986 Cuellar Planında da kabul edilen ayrı oy çoğunluğu hakkımız yok edilmiştir...Eğer bu hakkımız Rumlar istiyor diye Akıncı tarafından terk edilmeseydi, yasa çıkması için en az 7 Türkün Rumlarla birlikte oy kullanması gerekecekti. Böylece Rumlar Niyazi, Asım, Doğuş türünden 3 işbirlikçi Rum muhibbinin desteğiyle alt Meclisten istediği her yasayı salt çoğunlukla çıkarabilecek ve ÜNİTER DEVLETMİŞ gibi tek başına ülkeyi yönetecektir....Bu siyasal eşitliğimizin ve yasama faaliyetlerine etkin katılımımızın , çıkacak yasalarda eşit söz hakkımızın yok edilmesidir...Fiili azınlık statüsüne düşürülmemizdir…

4- YASAMA: ÜST MECLİS

Akıncı siyasi eşitliğin içini boşaltmıştır çünkü, üst mecliste de AYRI OY ÇOĞUNLUĞU HAKKIMIZDAN VAZGEÇMİŞTİR…Üst Meclis ( Senato) 20 Rum ve 20 Türk'ten oluşacaktır....Ne ki kararlar 5 Türk'ün oyu ile SALT ÇOĞUNLUKLA alınacaktır... Oysa 1960'da olduğu gibi ayrı oy çoğunluğu hakkımız korunmuş olsaydı en az 11 Türk milletvekilinin oyu ile kararlar alınacaktı. Bu kararlara etkin katılımımızı ve siyasi eşitliğimizi sağlayacaktı...Oysa Akıncı tarafından kabul edilen bu düzenlemede Rumlar, işbirlikçi 5 Türkün desteğiyle ülkeyi istediği gibi ÜNİTER DEVLET şeklinde yönetecektir..

ÇİRKİN HESAP

Çapraz oyu savunan CTP, Akıncı ve AKEL’in hesabı şudur: Nasıl olmasa Türkler içinde %35-40 sol oy var. Sol partilerden alt Meclise seçilecek Niyazi, Asım, Toros, Dağlı, Doğuş türünden 3 üye ve üst meclise seçilecek 5 üye Rumlarla işbirliği yapacak ve böylece "KIBRISLI MİLLETİ-KIBRIS HALKI-KIBRISLILAR" olarak ülkeyi istediğimiz gibi yöneteceğiz...
Bütün bunlar Rum tarafının 1963'de ENOSİS'in yolunu açmak için Anayasada değiştirilmesini talep ettiği ve Türk halkının reddettiği, o nedenle silahlı saldırıya, etnik temizliğe, soykırıma uğradığı, buna karşın direnerek kabul etmediği 13 Anayasa değişikliği maddesi içinde yer almaktaydı...Söz konusu 13 madde içinde VETO hakkımızın ve ayrı oy çoğunluğu hakkımızın kaldırılması, kararların salt çoğunlukla alınması ve Rumların seçilecek Türk adayları belirleyebilecekleri birleşik seçim sistemi talep edilmekteydi..
Böylece VETO hakkımız-siyasal eşitliğimiz ortadan kalkacak, azınlık durumuna düşeceğiz, devleti ÜNİTER yapıya çevirecekler ve veto ile engel olma imkanımız kalktığı için hükümet ve mecliste ENOSİS kararını rahatlıkla alabileceklerdi...
İşte Akıncı'nın Crans Montana’da taviz haritası vermeden önce, Halkımıza yalan söyleyerek “toprak verip aldığını iddia ettiği sözde siyasi eşitliğin” veya sonra yalanı ortaya çıkınca şimdi savunduğunu iddia ettiği sözde siyasi eşitliğin gerçek yüzü budur...

GERÇEK SİYASİ EŞİTLİK NEDİR?

O nedenledir ki Akıncı’yı Halkı aldatmakla, 1960’da elde ettiğimiz meşru haklarımızdan ve siyasi eşitliğimizden Meclis onayı olmadan vazgeçmekle, eşitliğin içini boşaltmakla suçluyoruz ve derhal istifa etmesini istiyoruz. 
Yukarıda da aktardığım gibi Rum yazarlar da yaptıkları ifşaatlarla bizi doğrulamakta ve “Akıncı 1960 anlaşmalarındaki eşitlikten de çok geriye gitmiştir” diye yazmaktadırlar.
Akıncı’nın “siyasi eşitlik” diye diye gerçekte savunduğu, objektif olarak, Rum egemenliğinde, Rum hakimiyetinde, Rum hegemonyasında azınlık statüsüdür...
Siyasi eşitliği lafta savunmaktadır, tam aksi eşitliğin içini boşaltmıştır, algı operasyonu yapmaktadır…
O nedenle kimsenin Akıncı’nın yaratmak istediği sahte algıya aldanmaması gerekiyor..
KKTC varolduğuna göre, bundan böyle gerçek siyasi eşitlik; eşit-egemenliğe, yani iki eşit devlete dayalı olan eşitliktir…KKTC Meclisi iki devletli çözüm yönünde bir karar alarak, Akıncı’nın federasyon içinde sahte siyasi eşitlik aldatmacasına nihai noktayı koymalıdır…