TBMM 'nin açılışının 100. Yıldönümü...
Ulusal Egemenlik ve Çocuk bayramı...
Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti′nin kurucusu, Türk devriminin mimarı, çağdaş ve modern Türk Toplumunun yaratıcısı Büyük Atatürk′ün çocuklarımıza armağan ettiği 23 Nisan′ı, coşkuyla kutladık..
Türkiye’de ve KKTC 'de Türk ulusu yediden yetmişe, aynı anda evlerinin balkonlarından İstiklal Marşımızı okuyarak milli Egemenliğe ve bağımsızlığa sahip çıkma kararlılıklarını yeniden ortaya koydular.
****
İçimizdeki teslimiyetçiler, sırf milli egemenliği, egemenliğimizin güvencesi olan devletimizi ve egemen bir Halk olmamızdan kaynaklanan self-determinasyon hakkımızı savunduğumuz için bize "ayrılıkçı, gerici, uzlaşmaz, barış düşmanı" demekten yıllarca çekinmediler...
Hala, sırf "milli egemenlikten taviz verilemez, bir anlaşma iki egemen devlete dayanmalı" dediğimiz için, hiç utanıp-sıkılmadan bize "ayrılıkçı, gerici, şövenist, barış karşıtı, bölücü, faşist " demeye devam ediyorlar...
O nedenle her 23 Nisan’da onlara sorduk yine soruyoruz:
- Milli egemenliğe, bağımsızlığa, bunların simgesi ve güvencesi olan devlete ve bu devletin tanınmasına karşı çıkmaya devam ettiğinize göre, o zaman, milli egemenlik uğruna muhteşem bir kurtuluş savaşı veren Büyük Atatürk′ün anıtı önündeki törenlerde O′na bakarken hiç utanıp sıkılmıyor musunuz?

EGEMENLİĞE ve KKTC′ye KARŞI ÇIKANLAR ATATÜRK′Ü AĞIZLARINA ALAMAZ

Egemenlik bağımsızlıktır...
Kimseden buyruk almamaktır...
Hürriyettir...
Kendi geleceğini özgürce belirlemek demektir...
Devlet demektir, Cumhuriyet demektir, demokrasi demektir...
Eşitlik ve refah demektir; uygarlık, çağdaşlık ve insanlık demektir
Egemen olmayan, devletsiz olan hiçbir Halk, bağımsız, eşit, özgür ve refah içinde olamaz
Kıbrıs Türk Halkının egemenliğine, bağımsızlığına, devletine ve devletinin tanınmasına karşı çıkanlar, bu nedenle, objektif olarak, Kıbrıs Türk Halkının eşitliğinden, özgürlüğünden, demokrasiden, insan haklarından, refahından yana değildirler...
Egemenliğe karşı çıkarak Atatürkçü de olunamaz...
Bağımsızlığa karşı çıkarak Atatürkçü olunamaz...
Mandacılığı ve egemenliği olmayan eyalet olmayı savunarak veya mandacılar ve bağımsızlık düşmanları karşısında suskun kalınarak Atatürkçü olunamaz...
Bunların her 23 Nisan’da tekrar tekrar vurgulanması gerekir…
****
23 Nisan sadece bir çocuk bayramı değil, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasama organı olan TBMM′nin açıldığı ve TBMM yoluyla egemenliğin halka ait olduğunun vurgulandığı bir gündür...
Halkın egemenliğini, seçtiği vekillerin toplandığı Milli Meclis eliyle kullandığının, milli egemenlik olmadan ayrı devlet, özgürlük, bağımsızlık, demokrasi, eşitlik olamayacağının genç beyinlere kazındığı bir gündür...
Atatürk, bu günü çocuklara armağan ederken, amaçladığı, genç nesillere ve yeni kuşaklara, Milli Egemenliğin önemini anımsatmaktı, öğretmekti...
Egemenliğin nasıl ve ne denli zor koşullarda, ne denli büyük özverilerle elde edildiğini anlatmaktı...
Egemenliğe her koşulda niye ısrarla sahip çıkılması gerektiğini göstermek ve korunması görevini genç nesillere emanet etmekti.....
Türk ulusu ve kopmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk Halkı, siyasiler, siyasi partiler, sivil toplum örgütleri her 23 Nisan’da bunları yeniden anımsamalı ve egemenliğine daha büyük bir kararlılıkla sahip çıkmalıdır

ATATÜRK MİLLİ EGEMENLİK İÇİN NE DEMİŞTİ?

Mustafa Kemal Paşa, İngiliz himayeciliğine de, Avrupa ve Amerikan mandacılığına da eylemle karşı çıkarak kurtuluşun, Türk ulusunun milli gücüne dayanan TAM BAĞIMSIZLIKTA ve EGEMENLİKTE olduğunu ifade etmiştir.
Nitekim, Büyük Atatürk milli egemenliğin önemini anlatmak için şu veciz sözleri söylemiştir:
"EFENDİLER, TÜRK DEVLETİNİN İSTİKLALİ MUKADDESTİR, O EBEDİYYEN MÜEMMEN VE MASUM OLMALIDIR... EŞİTLİĞİN DE, ADALETİN DE TEMELİ MİLLİ EGEMENLİKTİR"
***
"Tam istiklal dendiği zaman, tabii, siyasi, mali, iktisadi, adli, askeri, kültürel vs. her hususta tam istiklal, tam serbestlik denilmektedir. Bu saydıklarımın herhangi birinde istiklalden mahrumiyet, millet ve memleketin hakiki manasıyla bütün istiklalinden mahrumiyet demektir...Ne kadar zengin ve müreffeh olursa olsun, istiklalinden mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye liyakat kazanamaz"
***
"Alınmış egemenlik, hiçbir neden ve biçimde terkedilemez, geri verilemez, bırakılamaz. Bu egemenliği tekrar geri alabilmek için kullanılmış olan araçları kullanmak gerekir."
***
"Aciz ve korkak insanlar, herhangi bir felaket karşısında milletin de hareketsizliğe düşmesine ve çekingen hale gelmesine sebeb olurlar. Acizlik ve kararsızlıkta, o kadar ileri giderler ki, adeta kendi kendilerini hor görürler, küçük görürler. Derler ki, biz adam değiliz ve olamayız! kendi kendimize adam olmamıza imkan yoktur."

BEYİNLERE KAZINMALI
En başta bu ülkede siyaset yapanlar, devleti yönetenler, parti yetkilileri, görüşmeciler, bürokratlar ve sivil toplum örgütü yöneticileri olmak üzere, bu ülkede yaşayan herkes, Büyük Atatürk’ün bu veciz sözlerini beyinlerine kazımalı ve milli egemenlikten asla taviz vermemelidir…
Egemenliğimizi içermeyecek, iki egemen devlete dayanmayacak, “kurucu devlet” adı altında, KKTC’yi egemenliği olmayan bir vilayete, Kıbrıs Türk halkını egemenliği olmayan bir etnik guruba düşürecek hiçbir dayatma asla kabul edilmemelidir.
Çünkü, Lider Denktaş’ın da sağlığında her zaman vurguladığı gibi, “egemenliğe dayanmayan bir anlaşma buz üzerine yazılmış bir anlaşma” olacaktır…
Çünkü, egemenliği kaybetmek demek köle haline gelmek demektir.