RUMLA YENİ SÜREÇ ASLA OLMAMALI
İsviçre’de çöken 5’li Konferans sonrasında ortaya çıkan yeni konjonktür ve özellikle son dönemde Rum/Yunan ikilisinin başlattığı Türk düşmanlığı kampanyası sonrasında Rum tarafıyla görüşülecek bir meselemiz kalmamıştır.Rum Kıbrıs’ta hiçbirşeyi paylaşmak istememektedir ve kriz çıkararak bundan karlı çıkmayı hedeflemektedir.Son dönemde Ege ve Akdeniz’de yaşanan kriz ve gerilimlerin arkasında Rum-Yunan ikilisinin Enosis ve Megali İdea emelleri yatmaktadır.
Crans Montana çöküşünün hemen ardından kaleme aldığım ve o günlerde Türkiye’deki Yeniçağ gazetesindeki köşemde (19 Temmuz 2017) yayınlanan yazımı dikkatinize getiriyorum.
Crans Montana'da gerçekleşen 2. Kıbrıs Konferansı'nın 7 Temmuz'un erken saatlerinde çöktüğünün BM Genel Sekreteri Guterres tarafından açıklanmasının ardından Rum-Yunan ikilisinin Türk tarafını suçlama, tahrik ve kışkırtmalarını, kısaca bizans oyunlarını, ibretle izlemekteyiz. Açıklamaları sabırları taşıracak nitelikte olan Anastasiadis, Crans Montana'dan Kıbrıs'a döner dönmez yaptığı açıklamada, Türk tarafının "Garantiler ve güvenlik başlığı ile diğer başlıklarda sunduğu tezlerin, BM Genel Sekreteri'nin çizdiği çerçeve dışına çıkmakla kalmayıp, aynı zamanda Kıbrıs Rum tarafınca hiçbir koşulda kabul edilemeyecek öneriler olduklarını" iddia etti. Enosisçi Anastasiadis, "Türk tarafının, özellikle garanti anlaşmasının ve müdahale haklarının devamı ve Türk askerinin adada kalmasında ısrar etmesi sebebiyle sonuca varılamamıştır" diye Türk tarafını suçlayarak, utanmadan arlanmadan özellikle Türkiye'ye karşı fütursuzca saldırıda bulundu. AKEL Genel Sekreteri Andros Kipriyanu bile Anastasiadis'e sert eleştirilerde bulunarak, Kıbrıs Rum tarafının Crans Montana'ya hazırlıksız gittiğini ve önceliğinin Kıbrıs sorununu çözmek değil, sorumluluk yükleme olduğunu kaydetti. (Kipriyanu daha sonra yaptığı bir açıklamada Anastas’ın tehlikeli bir yalancı olduğunu açıklamıştır) Uzlaşmazlığı tescilli Anastasiadis'in Türk tarafı ile dalgasını geçmeye çalıştığı açıktır. Her türlü samimiyetten ve ciddi devlet adamlığından uzak olan bu şahıs adeta bizimle oyun oynamayı kendine zevk edinmiştir. Anastasiadis müzakerelerin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından adada tansiyonu artıracak ve Türk tarafını kışkırtacak eylem/söylemlerine devam etmektedir. Anastasiadis, Güney Kıbrıs'ın doğal gaz sondaj çalışmalarını ertelenmesinin söz konusu olmadığını da açıklamıştır.
Anastasiadis'in, sondaj çalışmaları ile ilgili herhangi bir baskının olmadığını ve sondajın ertelenmesinin söz konusu olmadığını söyledi.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı yayınladığı açıklamada, Rum tarafının Doğu Akdeniz'de tek taraflı olarak sürdürdüğü hidrokarbon faaliyetleri yakından takip edildiğini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin bu sorumsuz adımlarına karşı gerekli uyarıları en başından bu yana yaptığına vurgu yaparak; Türkiye'nin gerek kendi kıta sahanlığındaki hak ve menfaatlerini korumakta, gerek Kıbrıs Türk tarafına desteğini sürdürmekte kararlılığı bir kez daha belirtilmiş ve KKTC hükümeti ile eşgüdüm içerisinde gereken karşılığın verileceği hatırlatılmıştır.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dünya Petrol Kongresi'nde Rum tarafının olumsuz tavrı sebebiyle adadaki anlaşmazlıkların bir kez daha çözümsüz kalmasından üzüntü duyduğunu belirtirken kimi enerji şirketlerinin Rum kesiminin atmakta olduğu sorumsuzca adımların bir parçası olmalarının kesinlikle anlayışla karşılanamayacağını, Kıbrıs'taki gelişmelere taraf olan gaspçı Rumlarla işbirliği yapan ülkeleri de uyardı.Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras,ise yaptığı açıklamalarda kantarın topuzunu fazlasıyla kaçırdı. Çipras, Kıbrıs sorununun çözülememesinin sorumlusunun Türkiye olduğunu Kıbrıs çevresinde tek taraflı doğalgaz arama çalışmalarına başlayan Rum kesimini de savundu. Haddini aşan açıklamalarda bulunan Çipras, "Ulusal haklarımızı korumak için hep hazırız. Barış, istikrar ve işbirliğine saygı duymayan bir komşumuz var. Dış politikada bir deyim var, köpeğin kendini koruması için havlamasına gerek yok. Biz de çok havlamıyoruz sonuç getirmek istiyoruz. Çok olay çıkarmaya gerek yok" dedi.
Bu küstahlıklar ve tahrikler karşısında hemen harekete geçmeliyiz. Crans Montana ertesinde, tıpkı Annan Planı referandumu sonrasında hemen yapmamız gerekenleri,atmamız gerekli adımları atmadığımızı üzülerek izlemekteyim. Yeni bir müzakere sürecinin hortlatılmaya çalışıldığı, New York'ta iki tarafın ve garantör ülkelerin temsilcilerinin BM Güvenlik Konseyi ile istişare içerisinde ve özellikle İngiltere'nin hazırladığı yeni bir planı devreye sokmak için çalışmalar yaptığını hayretle izlemekteyim. Kıbrıs Türkünü yeni bir maceraya, zaman kaybına karnı toktur.
Biran önce, vakit geçirmeden devletimiz KKTC'nin tanınması ve tanıtılması için gerekli tüm kararlar alınmalı,gerekli adımlar atılmalıdır. Rum-Yunan ikilisinin 50 yıl daha keyfinin gelmesini ve uzlaşmasını bekleyerek zamanımızı harcamamalıyız.