Sayın Derviş Eroğlu,
Amerika’ya uçuyormuşsunuz. Eski Başbakan İrsen Küçük gibi sizde ‘Türk’ yürüyüşüne mi katılacakmısınız? Malum o büyük bir kafile ile Amerika çıkartması yaparken, 500 Bin gıcır gıcır Amerikan Doları ‘Fol down ‘ olmuştu. Siz bir görüşmedir dudurdunuz. Vay mavro beytambal galsın böyle görüşme deyip İrsen abim gibi sizde Amerika’da gezme tozma işini beceremediniz. Birileri hayatın keyfini gezerek çıkartırken bir diğeri görüşmelerde bitap düşüyor. Ne diyebiliriz ki. Biri parmağındaki balı yalarken diğeri sinirden tırnaklarını yiyor.



Sayın Özkan Yorgancıoğlu, meda zori buralara getirmek istenilen TOMA’ya sınırdan içeri ‘Gomayın’ dediğinizi büyük bir sevinç ile duyduk. Bir Başbakan olarak sizden beklentimiz de buydu. Güvenlik Kuvvetleri Komutanının sizi arayarak TOMA için ilgili firmayı arayın ve ihaleyi iptal edin demesi bile kararlı duruşunuza en ufak bir leke düşürmedi. Sayın Başbakan, yola devam. Siz devam ettikçe arkanızdan halkın geleceğini de göreceksiniz



Sayın Hasan Sertoğlu bizi tanıdığını söyleyen ve yavrumsun diyen anamıza iyi mesaj verdin. Sen Yavruna çalım atarak komşu çocuklarını bağrına basarsan ve yavrun yerine komşu çocuğu ile oynayarak çocuğunun söylemlerini takmazsan senin gibi birileri çıkar ve bizde Ana mana tanımaz ve seni izlemeyiz der. Başkan yalnız bir eksik açıklaman vardı. Ana’ya madem Asena gibi kıvırın bizde sana Arif Hoca’nın dediğini söyleriz demedin. Herhalde buda senin karakterine uymadı. Ama boş ver söylemiş kadar oldun. Anlayana sivri sinek anlamayana davul zurna az meslesi başkan. 



Sayın Ogün gençkazmaz Apolon-Trabzon maçı ile ilgili açıklaman tam ne şiş nede kebap yansın modelindeydi. Biz bu maçın akreditasyonunu yaptık. Gider izler ve bilgileri aktarırız açıklaman tamam da hep böyle diye diye anamızın kucağından kalkamamız bu nedenlerden değilmi? Başkan, haçana gilla, anamızın gucacığında otururken bir yerimize batan şeyleri görmezden geleceğiz ama.


 Sayın Metin Şadi son günlerde televizyon ile ilgili bir kararın arifesinde olduğunuzu öğrendik. Bu konuda ne dolu kadehe koyduklarınız nede boş kadehi doldurmanız işe yarıyormuş. Bizim Minik Kuşlar, AS TV’yi geri alayım mı? Yoksa yine başıma dert almayayım ve boş vereyim de  gitsin dediğinizi söylüyorlar. Ah Metin Şadi Bey ne diyeyim? Siz bu işin kompesidanı oldunuz. Biz tereciye tere satmayalım. Siz bildiğiniz gibi yapın.



Halil Orun, senin belediyeye ait bilgileri birileri bilgisayardan yürütmüş. Yurt dışından birileridir diyorlar. Bizim Minik Kuşlar birde sizden para talebinde bulundular diyor. Belediyede hayat durmuş. İşlemler yapılamıyormuş. Şifreyi de içeriden birileri sızdırdı diyorlar.Sahi oralarda neler oluyor başkan. Yoksa seçim öncesinde size yönelik bir tuzak mı tezgahlanıyor. Haa ne dersiniz?



Sayın Mehmet Çangar, sen herkesi borçları için mahkemeye verirken, şimdi dolap döndü senin alacağın için seni mahkemeye verdiler. Allah Allah, insanları borcundan dolayı mahkemeye verildiklerini bilirim ama alacakları için mahkemeye verildiğini ilk defa duyuyorum. Vallahi yalnız kahve köpüksüz olunca ‘Çangar’ gibi olmaz. Memleketin ahvali durumu da ayni köpüksüz ve tatsız tuzsuz kahve misali ‘Çangar’ gibi oldu. Sevgili Çangar bu senin yaşadığın vallahi de billahi de filimlere konu olur. Fesüpenallah gülermisin? Ağlarmısın?


Sayın Hüseyin Gürşan Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü görevin hayırlı ve uğurlu olsun. BRT sonrasında Sayın Talat’ın kanatları altı derken soğuklar geliyor ben ‘Yorgan’ altına sığınayım ve ısınayım diye düşünmen yerinde bir düşünceydi. BRT’nin gömleği çok dar geldikten sonra Sayın Talat’ın verdiği pantolon da üç urup gelmiş ve ayak bilekleri dışarda kalmıştı. Aman dikkat et, mazallah bu defa Yorgan kısa gelir ve ayakların üşürse önce grip sonra zatürüye olursun.


Sayın Necdet Numan, 2013 yılı sana çok uğursuz geldi. Önce Elektrikler budandı. Sonra gizliden gizliye direk bağladığın elektrik UBP ‘Tumba’ olunca birileri tarafından gizlilik modundan çıkartılarak ortaya döküldü. Şimdi son kalan limandan yani Genel Sekreterlik sığınma limanından da atılmaya çalışılıyorsun. Bu 13’ün uğursuzluğuna bende inanmaya başladım. 13. Cuma derken içinde 13 bulunan 2013 sana uğursuz geldi be Necdet gardaşım.



Sayın Özdil Nami, eski aşklar, eski göz ağrıları eski destek verenler unutulmaz değilmi? New York öncesi 2. Cumhurbaşkanını ziyaret etmen bir kadirşinaslık örneği mi? Yoksa ziyaret öncesinde alman gereken bilgilerden mi kaynaklandı? Bak bizim Minik Kuşlar, diğer günler dururken ve torbaya girmeden bu ziyaretin esbabı mucibesi ne diye soruyor. Sahi bu ziyaretin esbabı mucibesi ne Sayın Özdil?


Sayın Hüseyin Özgürgün, davul benim boynumda tokmak başkasının boynunda olmaz. Tokmağın her vuruşunda sesinden rahatsız olacaksam o tokmağı elime alıp ona göre davula vurmak isterim düşüncesi ile sil baştan harekatı başlatmanız koltuklarda oturanlar haricinde birçok partili tarafından olumlu bulundu. Vallahi ne diyeyim Sayın Özgürgün birilerinin dışarıdan işareti ile sizin ananız ağlarken birilerinin Play Back yapması da uygun olmazdı. Değilmi?


Sayın Ahmet Çaluda, Necdet Numan gibi 2013 yılı sanada uğurlu gelmedi. Seçim öncesinde istihdam nedeni ile birileri tarafından darp edilmen gelecek fırtınanın habercisi olmuştu. Sonra ‘Bond’ çantası içerisinde dağıttığın iddia edilen hatırı sayılır paralar v sonrasında Milletvekilliğini kaybetmen senin için ikinci darbe oldu. Ama Allah’ın emri üç diyorlar. Bu defa da Güzelyurt İlçe Başkanlığı koltuğu altından kayıyor. Ne diyelim Osmanlı Devletini yükselme, duraklama ve gerileme dönemi gibi bir dönem yaşıyorsun. İrsen Küçük ile başlayan Yükselme dönemi onun seçimi kaybetmesi ile duraklama dönemine Özgürgün dönemi ile de gerileme dönemine girdi. Aman dikkat et duraklama döneminden sonra ‘Siyasi Mevta’ dönemi başlamasın. Tarihin o muhteşem çöplüğü şu sıralar çekilmez inan.


Sayın Meral Eroğlu, seninki yine New York’un yolunu tutuyormuş. Ah be Meral Hanım ne bahtsız bir kadınmışsın. Hayatı siyaset içinde geçen Sayın Eroğlu’nun yolunu gözlemekten sanırım gözlerini yollarda kaldı. Topraktan yaratılan ve suyu görünce çamurlaşan birçok insanın atmaya çalıştığı çamurlara aldırmayarak engellilerin bir numaralı destekçisi olmaya çalıştın. Ama bu yollar yokmu bu yollar. Sanırım pişmiş aşa su katıyor. Ekmek kadayıfının üstüne dondurma konması yerine Urfa Biberi serpiyor. Meral Hanım sayılı günlerin geçmesi nedir ki? Geçmesine geçer de gözleyeceğin New York yolu için sana 4 numara bir gözlük ve gözlerinden akacak yaş için mendil getirebilirim. Bir alooo demen yeterli Meral ablacığım.

Sayın Mustafa Arabacıoğlu, yahu bir doktor eğitimden ne anlar diyenlere dur durak demeden çalışaman ile cevap vermeye başladın. Elinde dinleme cihazı hastalığı teşhis etmek için eğitimin her yerini dinlemeye başlamışsın. Karpaz nire Lefkoşa nire demeden oraların altını üstüne de getirmişsin. Eeee doktorum boğaz burun, kalp, dalak derken hastalığın teşhisini koyabildinmi? Malum eğitimden söz açılırkenden, hasta için siyatiği, lumbagosu, mikreni, süniziti var. Kalp damarına stent taktılar. Mide fazla asit salgıladığı için gastriti ve  sınırın üstünde biraz da şekeri var deniyordu. Ne dersin hasta kurtulacak mı? Yoksa mortoyu çekmesi yakınmı?
 



Günün sözü 2
Düştüğünde yanında olan değil
Kalkman için el uzatan dosttur.
Unutma kötü günde katkısı
Olmayanın
Hissesi yoktur...



Fıkra
Yakalarsam benimsin
Adamın biri zayıflama merkezine gitmiş.
Bir kapıda ’10 dakikada 1 kilo’ yazısını görmüş
Ve hemen içeri girmiş. Birde bakmış
çok güzel bir kadın  boynunda 
‘Yakalarsan Seninim’ yazısı var. Adam
Kaçıyor adam kovalıyor. Ama yakalayamıyor ve
Dışarı çıkarak tartılıyor. Ve gerçekten 1 kilo verdiğini
Görüyor. Sonra bir kapı daha görüyor.
’10 dakikada 10 Kilo’ yazıyor. Adam oraya da giriyor.
Karanlık bir oda. İri kıyım hayvan gibi zenci,
boynunda da bir yazı
Yakalarsam benimsin’