Konu aslında şahsı değil.
Şahsında bütünleştirmek istediği siyasi duruş ve bu duruşun KKTC siyasetinde ne kadar yer kaplayabileceği.
Siyaseti milletle yeniden buluşturmak için kurduğu yeni partisi, Millet Partisi hayırlı olsun.
Yeniden Doğuş Partisi ile yürürken sergilediği hevesi, kurduğu Millet Partisi’nde de görmek mümkün.
Belli bir oy miktarını cebinde görerek çıktığı siyaset yolunda, kendi ifadelerine göre gelecekte Cumhurbaşkanı olabilecek kadar siyasi potansiyeli ve gideceği uzun bir yolu var.
Düşüncelerinin, ideolojilerinin ya da maddi gücünün etrafında toplanmış kendisine yakın kişilere ne kadar daha katacağını zaman gösterecek.
Ancak, kurduğu partinin temel ilkelerine baktığımızda, herhangi bir sağ partiden pek de bir farkı olmadığını ya da ilgi çekici/heyecan verici/orijinal bir argümanının olmadığını söylemek mümkün.
Aslında siyasi çerçevelerine genel bir bakış attığımızda, Ulusal Birlik Partisi’nden tutun da Yeniden Doğuş Partisi’ne, oradan Milliyetçi Demokrasi Partisi’ne kadar tüm sağ partilerin savunduklarından pek de farklı şeyleri savunmuyor.
Kime sorsanız vatan der, millet, hak der, adalet der, eşitlik der.
Sadece siyaseten yaptıkları tanımlamaları farklıdır.
Ama eninde sonunda içinde ulus, millet, vatan geçen partilerin beslendiği seçmen tabanı üç aşağı beş yukarı aynı değil midir?
Toplum, halk, Cumhuriyet, demokrasi kelimelerini de zaten terazinin diğer kefesindeki partiler sahiplendiği için onların seçmen tabanından diğer tarafa pek de bir yönelim olacağı beklenemez.
Aynı ve ortak seçmen tabanına hitap ediyor olsalar da, her bir sağ partinin kendisine has bir kitlesi elbette var.
Millet Partisi’nin de öyle olacaktır.
Önemli olan, bu partinin nereye gideceğidir.
Önemli olan bu partinin sahip çıkacağı değerlerle yaşam şeklinin çelişip çelişmeyeceğidir.
Önemli olan bu partinin, toplumun huzurunu kaçırıp kaçırmayacağıdır.
Önemli olan bu partinin, şikayet edilen bazı partiler gibi tek bir kişinin partisi olup olmayacağıdır.
Önemli olan bu partinin siyasetin seviyesini olumlu ya da olumsuz etkileyip etkilemeyeceğidir.
Önemli olan bu partinin tıpkı diğer tüm sağ partiler gibi- Türkiye’den destek almak adına, Türkiye’nin has partisi rolünü oynayıp oynamayacağı, Türkiye’nin sözcülüğüne soyunup soyunmayacağıdır.
Ne olursa olsun, KKTC siyaseti için önemli olan bazı konular da var.
Zaroğlu’nun Yeniden Doğuş Partisi’nden ayrılıp tek milletvekilli ama çok yetkili hükümet ortağı haline gelen Yeniden Doğuş Partisi’nin devletin ve toplumun kaderi üzerinde söz sahibi haline gelmesi, KKTC siyasetinin anomalili durumunun tartışılması gerekliliğini doğurur.
Zaroğlu’nun konumunun ve yaptıklarının, Mecliste ikinci çoğunluğa sahip olan bir partiden daha fazla gündemde olması ve meclis işleyişine yön vermesi de üzerinde tartışılması gereken başka bir konudur.
KKTC Cumhuriyet Meclisi heves binası olmaktan çıkarılmalıdır.
KKTC’nin siyasi anatomisi en kısa sürede yeniden masaya yatırılmalıdır.
Ülkenin ve toplumun kaderinin heveslerle değil, hedeflerle belirlenmesi adına hiç vakit kaybetmeden yeni bir yönetim şeklinin üzerinde durulmalıdır.