Kritik Cumhurbaşkanlığı seçimleri, Kıbrıs Türk demokrasi tarihindeki yerini10’uncu kez yapılan Devlet Başkanlığı veya Cumhurbaşkanlığı seçimi olarak alacak.
Hatırlamak da ve hatırlatmakta fayda var;
1974 Barış Harekatı’nın ardından kendi devlet çatısı altında ilk devlet başkanlığı seçimi için 20 Haziran 1976 yılında seçime giden Kıbrıs Türk toplumu, geçen 44 yıllık sürede 2 kez Kıbrıs Türk Federe Devleti devlet başkanını ve 7 kez de KKTC Cumhurbaşkanını seçmek için sandık başına gitti.
13 Şubat 1975’te kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanlığı için 1976’da ve 1981’de yapılan seçimleri Rauf Raif Denktaş kazanırken, 15 Kasım 1983’te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanlığı seçimini 1985, 1990, 1995 ve 2000 yıllarındaki seçimlerde sandıktan çıkan isim yine Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş oldu.
2005 Cumhurbaşkanlığı seçimini Mehmet Ali Talat ve 2010 yılındaki seçimi Derviş Eroğlu kazanırken 2015 yılında yapılan seçimde ise Mustafa Akıncı sandıktan çıkarak KKTC’nin 7.nci Cumhurbaşkanı olma başarısını gösterdi.
Kıbrıs Türk Federe Devleti çatısı altındaki ilk Devlet Başkanlığı ve sonrasında KKTC Devleti çatısı altında gerçekleşen ilk Cumhurbaşkanlığı seçiminden bugüne kadar değişmeyen tek şey ise Devletin tepesini seçmek için düzenlenen seçimlerde özellikle sol partilerden aday olanların seçim propagandalarını Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs müzakerelerinin geleceği üzerinden kurgulamaları ve bu yönde seçmenden oy talep etmeleri idi.
Ve bugün Kıbrıs Türk toplumu özellikle siyasi yelpazenin solunda yer alan adayların seçim propagandalarında Kıbrıs sorunu ve geleceğine dair tartışmalardan kaçtıklarına tanıklık etmekte.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bugüne kadar adaylar arasında cereyan eden ve sadece Kıbrıs sorununa dair tartışmalar içerisinde kalan seçim yarışına dair gelenek ve ezber kritik 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimleri özelinde bozulmuş durumda.
Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tutumundan öte Rum halkından güçlü destek alan Rum liderliğinin Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs adası üzerindeki eşit haklarını yok sayma üzerinden sürdürülen politikaları yüzünden Kıbrıs Türk soluna mensup adayların elindeki çözüm kartı ve yeni bir anlaşmaya dair umut politikaları düşmüş durumda.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve ana muhalefet partisi CTP başkanı Tufan Erhürman’ın seçimlere yönelik propagandalarının ana öznesinin Hükümetin Devlet yönetimindeki hataları ve iç konulara doğru kaymasının tek nedeni ise çözüm ve anlaşma kartının inandırıcılığını artık Kıbrıs Türk toplumu nezdinde kaybetmiş olmasından başka bir şey değil.
44 yıldır her seçim dönemi Kıbrıs Türk solunun adayları tarafından Kıbrıs Türk sağına karşı bir koz olarak kullanılan çözüm ve anlaşma ısrarı üzerinden oluşturulan politikalar 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yarışacak sol adaylar Mustafa Akıncı ve Tufan Erhürman’ın karşısındaki en büyük çıkmaz olarak durmakta.
Çünkü çözüme ve olası bir anlaşmaya dair söyleyecek “yeni şeyleri” yok.
Ve seçimlerde mücadele edecek sol adayları Kıbrıs sorunu ve çözüm konusuna dair tartışmaları teğet geçmelerinin en önemli nedeni ise yıllarca bir karşı silah olarak kullanılan çözüm kartının Kıbrıs Türk solunun bugünlerdeki en büyük sorunsalı ve açmazı olarak yeni bir döneme girmiş olması.
Siyasi yelpazenin sol’unda yer alan adayların ve özellikle de Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçimlere dair açıklamalarının Hükümet seçimlerine dair iç konulara dair eleştiriler ve mesajlar içermesinin ise tek nedeni çözüm kartı ve Kıbrıs sorununa dair umut verici açıklamaların Kıbrıs Türk toplumu nezdinde yeterli desteği ve oy oranını sağlayamayacak olması.
Ve ilk kez ezber ve gelenek bozulmak üzere.
Ve Kıbrıs Türk toplumu, ilk kez adaylar tarafından seçim propagandalarının özellikle de Kıbrıs Türk solunun adayları tarafından Kıbrıs sorunu ve müzakereleri ekseninde kurgulanmadığı bir seçime tanıklık etmeye hazırlanıyor.