CTP-UBP Hükümeti ve Halkın Beklentisi

90'lı yılların sonunda gündeme gelen, malum çevrelerde yapılan tartışmalarda "hayal" olduğu dile getirilen Türkiye'den KKTC'ye denizaltından boruyla su taşıma projesi, Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın iradesi ve kararlılığıyla tamamlanarak "Asrın Projesi"nin hayal değil bir gerçek olduğu tüm dünyaya ilan edilmiştir.

Projenin başlamasıyla tamamlanması arasında geçen sürede, KKTC'de siyasi istikrarın sağlanamaması, CTP'nin hükümete gelmesi, su üzerinden siyasi rant peşine düşen çevrelerin ortaya çıkması, bugün gelmiş olduğumuz noktanın hazırlayıcısı olmuştur.

Geçmişe baktığımızda, Türkiye'nin KKTC topraklarında bugüne kadarki altyapı yatırımlarının hiç birinde benzer bir tartışma yaşanmadığını görüyoruz.

1980'li yılların başında inşa edilmeye başlanan Güzelyurt-Gazimağusa Derivasyon Projesi, KKTC'nin bir çok bölgesinde gerçekleştirilen Göletler projesi, Ercan Havaalanı projesi, Başkent Lefkoşa'dan Gazimağusa, Güzelyurt ve Girne'ye yapılan bölünmüş oto-yol projesi, Girne'de kurulan Teknecik Elektrik Santrali Projesi, okullar, stadyumlar, camiler, eski eserlerin restorasyonları..

Dile getirmek istemiyoruz ancak "Söyleyene değil, söyletene bak" diyoruz..

TC Yardım Heyeti'nin bu ülkede şimdiye kadar çıkardığı çekler ve bu çeklerdeki rakamları açıklamaya kalkarsanız, bir çok siyasi insanların yüzüne bakamayacak duruma gelir.

Bu yazının amacı, siyasiler ve onlara bağlı bir kısım grupları eleştirmek değil, gelinen noktada doğru karar verilip halkın menfaatlerini ön plana koyan siyasi düşüncenin oluşmasıdır.

Halen devam etmekte olan CTP-UBP koalisyon hükümetinin "Su Projesi" konusunda karar verememesi, halk nezdinde kabul görmediği gibi şiddetli bir şekilde eleştirilmektedir.

"Evkaf'ın Su Meselesi"ne dönen konu, karmaşık açıklamalarla daha da içinden çıkılmaz duruma itilmekte, vatandaşı germektedir.

Burada cevaplanması gereken soru şudur:

"Türkiye, bu projeyi uygulamasa, Türkiye'den içme suyu getirmese ne olacaktı?"

KKTC'nin su kaynaklarının iyice tükendiği, Rumların KKTC topraklarını besleyen suyun önünü kestiği, deniz suyunun yeraltı sularını tehdit ettiği bilinirken, neredeyse kapımızın önüne kadar getirilmiş suyu halkın kullanımına vermemekte direten bir siyasi yapı, hangi akla hizmet etmektedir?

CTP kaynaklı olarak ortaya çıkan ve bu düşünceye bağlı bir takım örgütlerin de "çığırtkanlığını" yaptığı bu yaklaşımın kabul edilebilir olmadığı gerçeğini anlamak bu kadar mı zordur?

Ulusal Birlik Partisi'nin geçtiğimiz Cuma günü Parti Meclisi'nden geçirdiği karar aslında Genel Başkan Özgürgün'e "Hükümet'i boz, yeni bir hükümet kur" yetkisi vermiştir.

Halkın beklediği de budur.

Türkiye'den gelen suyun kullanımına karşı suni engellerle çıkmakta direnen CTP ile kurulmuş bulunan koalisyon hükümeti gitmeli, yerine çıkar guruplarının değil, halkının yanında olabilecek bir hükümet gelmelidir.