Siyaset kurumunun günden güne üretmeden kısır döngü içerisine daha da saplandığı böylesi bir dönem ideolojik toplumdan bilgi toplumuna geçiş için bir yol haritası sunmakta veya dayatmakta.
İdeolojik ezberler ve sloganlar üzerinden üretmeyen kısır siyasetin kırılma noktalarını doğası gereği ortaya koymakta özellikle 2005 yılından bugüne kadar ülke siyasetinde gerek sağ gerekse sol cenahta görülen akıl tutulmaları ve ülke sorunları karşısında üretmeyen siyasete dair tüm yaşananlar.
Bağımsız Cumhurbaşkanı adayı Serdar Denktaş'ın açıklamalarının şifreleri ve verdiği mesajlar da bu yönde.
Alternatif çözümler için aday olduğunu her platformda ifade etmesi ile de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylar tarafından yapılan açıklamalar düşünüldüğünde, ezber bozuyor Serdar Denktaş.
Sadece ve sadece Kıbrıs sorununa dair görüşme ve müzakere masasına hapsolmayacağının da mesajını veriyor, çizdiği farklı aday duruşu ile.
Kıbrıs Türk’ünün “Yeni Zamanlar”ı adına “yeni şeyler” söylerken Serdar Denktaş, siyasete dair bir kırılma noktasını, bir yeni yol haritasının gerekliliğinin toplumsal varoluşun devamlılığı için olmazsa olmaz olduğuna da işaret ediyor.
Siyasetin değişime uğraması gerekliliğinin hep tartışıldığı fakat bir arpa boyu yol alınmadığı –belki de istenilmediği- son zamanlara inat, Serdar Denktaş’ın heyecanı ve politik motivasyonu ülke siyasetine dair tartışmaları bir üst noktaya taşıyacağı ortada.
Ve kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi sonucunda Serdar Denktaş’ın ülke siyasetinin kabuk değiştirmesi noktasında bir kırılma noktasını yaşatarak değişime ivme kazandıracağı şimdiden belli.
Kıbrıs Türkü’nün Devletine sahip çıkması, AB üyeliği, adil ve kalıcı çözüm, Kıbrıslı Türk kimliği ve Anavatan olgusunun birbiriyle söylem temelinde “batılı olmak ile batıcı olmanın” birbirine karıştırılmadığı veya anavatan Türkiye ile görüş ayrılıklarının düşmanlık temelinde tartışılıp politik söyleme eklenmediği yeni bir politik dil ve duruşun Kıbrıs Türk toplumu içerisinde geniş destek bulacağı da şüphe kaldırmaz bir gerçek.
Ancak diğer bir gerçek var ki, Kıbrıs Türk’ünün büyük çoğunluğunun Serdar Denktaş’ın politikalarına sempati ile bakmasına rağmen ayni desteğin seçim sandığına oy olarak yansımamış olması.
Elbette genel seçimler ile Cumhurbaşkanlığı seçimlerini birbirine indirgemek sığ bir yorum olmaktan öte Kuzey Kıbrıs’taki seçmen profili ve eğiliminin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde nasıl kaygan ve yüzer olduğu gerçeğine de ters düşecektir.
Tam da bu noktada Serdar Denktaş’ın ikinci tur için şansı olmadığını da iddia etmek ayni oranda sığ ve bir o kadar da Kıbrıs Türk’ünün siyasal/politik tercihlerini eksik analiz etmekten başka bir şey değil.
Ve Serdar Denktaş’ın açıklamaları ile birlikte Cumhurbaşkanı adayları arasındaki tartışmalar ve mücadelenin önceki seçimlerin aksine daha üst perdeden daha düzeyli ve daha toplumsal fayda adına yaşanacağı ise şimdiden belli olmaya başladı.
Doğu Akdeniz’de yaşanan “Soğuk Savaş’a” dair fotoğrafın tamamını analiz edebilen ve Sarayönü’nden ötesini görebilen yeni bir siyaset kurumuna da Kıbrıslı Türklerin en fazla ihtiyacı olduğu bir zamana rastlaması bakımından Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin stratejik önemi ayrıca ortada.
Özellikle de Kıbrıs Türk sağı içerisinde değişimin ayak sesleri duyulurken seçimlerin en önemli sonucu ise “yeni sol” ve daha da önemlisi “yeni sağ”ın Kıbrıs Türk siyasetine egemen olmaya başlayacak olmasından başka bir şey değil.
Kıbrıslı Türkler alışık olmadıkları ve tüm ezberin bozulacağı bir Cumhurbaşkanlığı seçimine giderken seçimlerin ardından “artık hiçbir şeyin” eskisi gibi olmayacağı da şimdiden belli.