KIB-TEK gündemden düşmüyor, iddiaların arkası gelmiyor.
Dün kamuoyu önünde acımasızca birbirini hedef gösterenler, bugün kol kola yürüyor.
Dünün düşmanları bugünün müttefikleri olarak ağız birliği yapıyorlar.
Kim doğru kim yanlış, her şey ve herkes birbirine karışmış durumda.
Ve kaos ortamı ve sisli hava içerisinde KIB-TEK, yeni bir borç batağına doğru sürüklenmekte.
Çoğumuz unutsak bile veya bazılarımız hatırlamak istemese bile, tarih tekerrür eder mi kaygıları içerisinde KTHY’nin batma sebepleri ister istemez hatırlanıyor.
Ve KIB-TEK’te jeneratör muamması devam ediyor.
Jeneratör alımı için öngörülen borç miktarı, 40 milyon euro.
Elektrik ucuzlayacak mı, ucuzlaması için ne yapılmalı, kanser saçan bacaya çareyi tartışan yok.
Hükümet, Başbakanlık, Bakanlık, Yönetim Kurulu ve Sendika arasında tam bir soğuk savaş yaşanıyor.
Varsa yoksa jeneratör alımı.
Yönetim Kurulu istifaları ardından yabana atılamayacak iddialar ile de pandoranın kutusu aralanmaya başladı.
Senede ortalama 2000 saat güneş gören Kuzey Kıbrıs’a depolamalı güneş enerji santralı kurulmasına karşı çıkan kimler?
Akdeniz ülkeleri örneğin Malta, Tunus ve Fas, çağın gerektirdiği bilimsel ve çevre dostu enerji üretim sistemlerine geçerken yakıt maliyetleri yüksek olan dizel jeneratörlerin alınmasının kime ne faydası olacak?
Kıbrıs Manşet olarak da bu soru bizim saflığımız olsun diyerek kamuoyu önünde yaşananlara geri dönelim.
Dünün düşmanları ve bugünün müttefikleri dizel jeneratör alımında neden bu kadar ısrarcı?
Ve Yönetim Kurulu istifaları ardından dizel jeneratör alımına karşı çıkanların sesini kesmek, ortaya konan iddiaları sindirmek için kimler sendikayı oyuna yeniden soktu?
Kıbrıs Türk halkının önünde, gözümüzün içine baka baka, kirli ve acemice bir oyun oynanıyor.
KIB-TEK özelleştirilemez, satılamaz, sattırmayız, sonuna kadar mücadele sloganları arkasında gözümüzden kaçırılanlar da bir bir ortaya çıkıyor.
Ve sis dağılırken, kimin ne için ne yaptığı, kimin kuzu kimin kurt postuna büründüğü de daha iyi anlaşılıyor.
Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi noktasında TC ve KKTC yetkililerinin ortaya koydukları irade sonrasında böylesi büyük bir borçlanma ile dünyada artık kullanılmamaya başlanan dizel jeneratörlerin alımı için bu zorlama, baskı ve acelecilik ne için ve kim için?
Elbette Kıbrıs Türk toplumunun daha ucuz daha çevre dostu enerji kullanması adına olmadığı ortada.
Ve ilahlar son sözlerini söylemek için oyun kurucu olmaya devam ederken, KIBRIS MANŞET olarak soruyoruz ;
KIB-TEK kimin ve Devletin sahibi kim?
Ve pandoranın kutusu aralanırken, KIB-TEK’te yaşananlar ve hepimizin gözü önünde oynanan oyun, Devlet yönetimindeki yılların zafiyetinin doğurduğu bir yozlaşmışlık ile kokuşmuşluğundan ortaya çıkan yüzü aslında.
Ve mücadele, ne romantik devrimci bir eda ile kızıl atkılar eşliğinde sokakta ateş yakmak, ne KIB-TEK halkındır sloganları arkasına saklanarak halkı elektriksiz bırakmak ne de danışıklı dövüş içerisinde dün halk düşmanı olarak birbirlerini halka şikayet edenlerin bugün kol kola yürümeleridir…
Mücadele, Devlet kaynaklarını kendilerinin malı ve hakkı zannedenler, kendilerini Devletin sahibi zanneden ilahlar ile onların oyuncuları ile olmalı.
KIB-TEK’te yaşananlar ise buzdağının görünen kısmından da öte bir noktada bugün.
Ya ilahların oyuncağı olmaya devam diyerek Devleti ayaklar altına almaya devam edecekseniz ya da hazır aralanmışken pandoranın kutusu, açılmasını beklemeden gereğini yapacaksınız.
Hükümetin önünde üçüncü bir seçenek yok, artık.
Ötesi berisi de yok, artık.
Kıbrıs Türk’ünün ne daha fazla masal dinlemeye vakti var, ne de kandırılmaya kalan sabrı.
İşte Halep işte arşın, ya aşacaksınız ya biçeceksiniz…