Sandalye nostaljidir, özlenendir.
Koltuk şimdiye aittir, sözüm ona moderndir.
Sandalye el emeğinin samimi ürünü idi,
Özünde ağaç ve hasır var idi, doğaldı.
Oturacaklar için yapılırdı.
Koltuk ise fabrikasyon,
Alüminyum, demir, çelik, deri, vinleks, plastik…ne ararsan var özünde!
Biraz da kandıran güzellikte, kimin oturtulacağını beklemekte.
En kaliteli güvenlik kamerasına taş çıkartırdı sandalye.
Devirdi mi bakkal Hasan kapısının önüne,
Belli ki dükkanında değildi, girmek ayıp olurdu.
Koltuk gelince yerine,
Güven de gitti, güvenlik de.
Vicdan kamerasının yerini almaya başladı sokaklardaki MOBESE!
Neler konuşulmazdı ki hasır sandalyelerin üzerinde?
Siyaset meydanı gibiydi mahalledeki her kahvehane.
Her fikir, her görüş saygı ile karşılanırdı,
Zira her sandalyenin seviyesi aynıydı.
Koltukların sayısı artınca zamanla,
Makamlar türedi, konuşulanlar değişti.
İnsanların seviyelerini, fikirleri değil, koltukların yükseklikleri belirledi.
‘’Çek bir sandalye’’ denilirken eskiden, ‘’bekleme koltuğunda’’ bulur olduk kendimizi.
Samimiyet makam kapısının arkasına saklanırken,
Sırayla bile anlatamaz olduk derdimizi.
Koltuklarından kalkanlar, festivallerde sandalye yapanları gezer oldu ya,
İşte o zaman, koltuk kazandı, sandalye kaybetti.
Sandalyelerde büyüyenler, koltuklar için yarıştı ve yaşadı ya,
İşte o zaman, koltuk kazandı, sandalye kaybetti…
Önce emek gitti,
Sonra samimiyet,
Sonra güvenlik,
Sonra gelecek…
Yaslanın arkanıza,
Koltuk kazandı, sandalye kaybetti…
Dr. H. İlker İpekdal
İletişim: 0542-8529899