Covid-19 ile mücadelede neredeyse 1 yıl geride kalıyor.
Geçen sürede Kıbrıs Türk toplumu, 2 hükümet gördü.
UBP, HP, DP ve YDP Hükümetlerde yer aldı.
UBP-HP ve UBP-YDP-DP koalisyon Hükümetleri Covid-19 salgın döneminde iktidarı daha geniş ifadesi ile Devlet aygıtını yönetme ve erk yetkisine sahip oldu ve olmakta.
Ersin Tatar ve Ersan Saner sırası ile Başbakan oldu.
Başbakan yardımcılıklarını ise Kudret Özersay ve Erhan Arıklı paylaştı.
Covid-19 ile mücadelede alınan kararlar ise hep tartışma konusu oldu.
Karar ve uygulamalar üzerinden Kıbrıs Türk toplumu hep bölündü.
Hükümeti ve muhalefeti ile birlikte Covid-19 mücadelesi iç siyasete hep alet edildi.
Sendikalar, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri ve odaları da siyaset kurumundan geri kalmayarak “çorbada benim de tuzum olsun” diyerek çatışma kültürüne katkı koydu.
Ve Hükümetler ise tepkilere göre kararları uygulama eğiliminde oldu, olmakta.
Devlet aygıtı ve otoritesi Hükümetlerin elinde kuşa döndü, döndürüldü.
Ve yine benzer bir durum ile karşı karşıya Kıbrıs Türk toplumu.
Kapanalım mı kapanmayalım mı tartışmaları bir bilinmezliğe ve beceriksizliğe doğru evrilmekte.
Peki neden?
Çünkü belli kesimlerin ekonomik çıkarlarına dokunmadan ama toplum sağlığını da korumak istiyor, Hükümetler.
Olmaz efendiler, olmaz.
Bu iş “hallederik” motivasyonu ile olmaz.
Bu işin grisi ise hiç olmaz. Ya siyah ya da beyaz deme cesaretini ortaya koymak zorundasın.
Ekonomi önemli ve kişilerin veya kabine üyelerinin “öznel” doğruları ile de ekonomiye zarar verecek kararlar alınmamalı elbette.
Ama diğer yanda da toplum sağlığının olduğu unutulmamalı.
Ve Devlet başta olmak üzere ekonominin diğer aktörleri de fotoğrafın büyüğünü görmek zorunda.
Ve düşünmek zorunda, ekonominin aktörleri, en başta da Devlet erkini elinde tutan Hükümetler.
Turizm sezonu başlamasına 2 ay gibi kısa bir süre kalmışken Covid-19 vakaları bitme noktasına gelmez ise 2020 yılından daha kötü bir turizm sezonu yaşanmayacak mı?
Böylesi bir olasılığı düşünmek bile ekonominin aktörlerinin ve toplumun tüm kesimlerinin uykusunu kaçırmak için yetmez mi?
Yükseköğretim’de yüz yüze eğitimin başlamasının “olmazsa olmazı” yine vaka sayılarının düşmesi değil midir peki?
Üniversite öğrencilerinin gelememesinin ekonomiye vereceği daha büyük zararları görmek zorundayız.
Ancak Sağlık Bakanlığının ise tüm kabineye karşı çıkarak ülkenin tek sorununun sadece ve sadece pandemi olduğunu düşünerek tek taraflı hareket etme hakkının olmadığı da bir gerçek.
Hükümet, önce toplum sağlığı sonra da ekonomiyi ama birlikte düşünerek Covid-19 mücadelesini “keyfi kararlar” almadan sürdürmek zorunda.
Ancak öncesinde “nasıl bir Hükümet ve hangi Devlet” sorusunun cevabını kendi içeriisnde bulmak zorunda, Hükümet.
Herkese mavi boncuk dağıtarak iktidarını sürdürmek için Devlet erkini kuşa döndüren bir Hükümet mi yoksa acı reçeteyi hep birlikte uygulama otoritesini ortaya koyarak geleceği kurtarmak için Devletin Analığını ortaya koyan bir Hükümet mi olmalı.
KIBRIS MANŞET olarak UBP-YDP-DP Hükümetine soruyoruz:
Mavi boncuk dağıtan mı yoksa analığını gösteren mi, “nasıl bir Hükümet ve hangi Devlet” sizin tercihiniz ?