Eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın KKTC’nin 5. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a yönelik “Ankara’nın papağanı olacak” açıklamaları veya suçlamaları toplumsal vicdanda ne kadar yara açmışsa, MHP Genel başkanı Devlet Bahçelinin konuyla ilgili yaptığı açıklamalar da açılan yarayı bir o kadar daha büyüttü.
En basit ifade ile, olmadı Devlet bey.
Devlet adamlığına hiç yakışmadı.
Nasıl ki, Devletin tepesinde geçmiş dönemde görev yapan eski cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “Türkiye’nin papağanlığını yapmaya gidiyor” açıklamasının Devlet adamlığına yakışmadığı gibi.
Kıbrıs Türk’ünün vicdanında “papağan” suçlaması sonrasında açılan yarayı kapatacak bir tepki ortaya koymalıydı, Devlet Bahçeli.
Devlet Bahçeli’nin açıklamalarının tek sonucu ise Mustafa Akıncı’nın tüm diplomatik teamüllerin dışına çıkarak yaptığı kabul edilemez nitelikteki “papağan” suçlamasının toplumsal vicdanda açtığı yaranın unutulması oldu.
Demokrasinin gereği olarak farklı düşüncelere sahip olmak toplumsal bir zenginlik ve politikanın mozaiği olduğu da unutulmamalı.
Ancak demokrasiyi kullanarak da farklı politik düşünceleri teamüller dışına çıkarak ifade etmenin ise anlaşılır ve kabul edilebilir bir yanı olmaz.
Tıpkı, Mustafa Akıncı’nın “papağan” açıklamaları gibi.
Ve tıpkı Devlet Bahçeli’nin “papağan” açıklamaları sonrası ortaya koyduğu tepki de olduğu gibi.
Nezaket ve diplomatik teamüllerin dışında cereyan eden karşılıklı açıklamaların daha önemli sonucu ise Kıbrıslı Türk ve Türk devlet adamlarının “iki devlet tek millet” gerçekliğine aykırı hareket etme veya tahriklere kapılıp yanlış olan yanlış ile karşılık vererek yeni toplumsal travmalar yaratma lüksünün olmadığını bir kez daha göstermiş olmasıdır.
Bilinmeli ki, toplumsal travmaların gölgesine saklanarak mağduru oynamak isteyenlerin beklediği kaygan bir zemin yaratmanın kimselere faydası olmaz.
Ancak zararı olur.
Anadolu ile Kıbrıs arasındaki mesafenin büyümesinin yaratacağı “akıl ve vicdan tutulmalarına” ön ayak olmamalı, ortaya konulan tepkiler.
Kıbrıs Türkü, “papağan” açıklaması ile yeni ve gereksiz bir tartışmayı başlatanlar ile ayni düşüncededir algısına da inanmamalı anavatan Türkiye yetkilileri ve Anadolu halkı.
Ve tüm kesimler de bilmeli ki, “düşüncelerini desteklemese” bile ağır hakarete maruz kalarak mağdur duruma düşen her kim olursa olsun, Kıbrıs Türkü sahip çıkmaya çalışacaktır.
Ve bir kez daha anlaşıldı ki, “iki yanlış bir doğru yapmıyor”.
Ama bin bir emek ile yaratılan doğruyu da yıkma tehlikesini içinde yaşatıyor, yanlışa yanlış ile karşılık verme eğilimi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçelinin ortaya koyduğu “orantısız tepki” ile de eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın ayıbının gölgede kaldığı ise bir gerçek.
Ve orantısız yapılan benzer tepkiler eğer kritik Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde yapılmış olsaydı, belki de bugün Mustafa Akıncı yine Cumhurbaşkanı olarak göreve devam edecekti.
Kıbrıs Türk’ünün vicdanında “papağan” suçlaması sonrasında açılan yarayı kapatacak bir tepki ortaya koyarak eski Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı ayıbı ile başbaşa bırakmalıydı, Devlet Bahçeli.
MHP lideri, ayıba ayıp ile karşılık vermeyi tercih etti.
En basit ifade ile, olmadı Devlet bey.