Sayın Akıncı, Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ve en sonunda da KKTC Dışişleri Bakanı; “Mart 2017’ye kadar bu iş bitti bitti. Bitmezse kendi yolumuza bakarız” diyor.
Kendi yolumuzun ne olduğunu ise, henüz yüksek sesle söyleyen yok.
“KKTC, en önemli alternatiftir” demiyor kimse.
Çünkü Kıbrıs Türkünün bitirilmiş ve hoyratça tüketilmiş KKTC’den büyük oranda umudunu kestiği gerçeği ortada...
Ne yazık ki KKTC Devleti, milli bir dünya ve devlet görüşünden yoksun ehliyetsiz, liyakatsiz ve pısırık kadroların elinde bitkisel hayat yaşamaya mahkûm ve mecbur edildiği müddetçe, bu devlete dört elle sarılması beklenemez.
Tarihin şaşmaz kuralıdır; İddiasız toplumlar iddialı toplumlara her zaman kul ve köle olmuşlardır.
Bırakın yeni yetişen nesli, bırakın evinde işinde ömür törpüleyen halkı, yöneticilerimizin yani devleti idare edenlerin önceden belirlenmiş milli bir hedefleri var mıdır?
Varsa nedir?
Bu Devletin başına geçen ve “Hükümetçilik” oynayan yöneticilerimiz ise işin tuzu biberi. Düşünebiliyor musunuz ekonomik krizin yaşandığı TÜK’ü kurtarmak için birçok şeye zam yapıldığı bu günlerde halk ile alay edercesine 2 milyon Tl ödenip 17 makam aracı alınıyor bu ülkede.
Geçelim;
Emekle iş, halkla aydın, zenginle fakir arasındaki uçurum, “Milli dava” veya “Barış” nutukları ile değil de sosyal ve ekonomik tedbirlerle kapatılmadıkça…
Gençlerimizin bu devletten umudunu kesip, göç yollarına düşmesi engellenmedikçe…
Vatandaşlar arasında doğum yerlerine göre değil de eşitlik ölçüsüne göre muamele yapılmadıkça…
Devletin imkânları üç beş kişiye değil de, vatandaşlar arasında eşit ve adil bir şekilde paylaştırılmadıkça…
Bu aziz Cumhuriyetin bırakın dışarıda, kendi vatandaşlarımız arasında bile samimiyetle savunulmasını bekleyemeyiz.
Ama ahlakta kapitalizmi, kimlikte enternasyonalizmi, iktisatta kapitalizmi, siyasette sosyal demokrasiyi savunan pür liberal kafalı insanların kurduğu bu sistemden ve sistemin ürünü politikacılardan, yukarda bir kısmını sıraladığımız müspet icraatları beklemek ölü gözünden yaş beklemektir.
Devletlerinden ve taşıdıkları kimlikten rahatsızlık duyan veya bunlardan nefret eden insanlardan bu devlete fayda gelir mi?
“Hasta bir karamsarlık” ve onun yarattığı “Bencil bir çıkar düşkünlüğü…”
İşte 42 yıldır kurduğumuz sistemin, KKTC ye armağan ettiği ideal insan tipi.
Kader, bizi bu şekilci demokrasinin dar, uzun, karışık ve kaypak yollarında mağlubiyete mahkûm edecekse ve Kıbrıs Türkünü Annan Planında olduğu gibi sonu kan ve gözyaşı olacak bir anlaşmaya mahkûm edecekse…
Tarihin şimdiye kadar bu devleti yöneten tüm KKTC yöneticilerine vereceği sıfat; “Cellâtlar” olacaktır…