Türkeş’in Ayak İzleri


Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı ve Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Tuğrul Türkeş’in Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı üç günlük ziyaret, bir çok yönden büyük önem taşımaktadır.

Bilindiği gibi, Tuğrul Türkeş, geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Fransa’nın Strasbourg kentine gitmesi nedeniyle Başbakanlık makamına vekalet etmiş, böylece AK Parti tarafından kurulan hükümetin iki numaralı ismi olduğu bir kez daha ortaya konmuştur.

Davutoğlu’nun Türkiye’ye dönmesiyle birlikte üç günlük KKTC ziyaretine başlayan Türkeş, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Başbakan Hüseyin Özgürgün ve Anamuhalefet CTP’nin Genel Başkanı Mehmet Ali Talat’la görüşmeler yapmış, Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, bakanlar ve sektör temsilcileriyle bir araya gelmiştir.

Anavatan Türkiye tarafından dile getirilmemiş olsa da, KKTC’deki bir önceki hükümet döneminde yaşananlar, başta çalışanlar olmak üzere tüm sektörleri etkilemiş, piyasada nakit sıkıntısı başlamış, iş çevreleri, üreticiler, sendikalar ve çalışanlar sokağa çıkıp kararlı bir şekilde “hak arama” eylemlerine hazırlanmaktaydı.

O dönemde iktidarda bulunan CTP-UBP koalisyon hükümetinde büyük ortak olan CTP kanadının Anavatan’dan gelen su konusundaki olumsuz yaklaşımı, TC-KKTC Ekonomik Protokolü’nün imzalanmasını geciktirmesi, UBP’nin inisiyatif kullanarak hükümetten çekilmesi ve Demokrat Parti ile koalisyon hükümeti kurmasıyla birlikte farklı bir noktaya taşınmıştır.

İşte böylesine kritik bir dönemde KKTC’yi ziyaret eden sayın Türkeş’in yaptığı açıklamalar, UBP-DP koalisyon hükümetinin kurulmasından dolayı Anavatan Türkiye’nin memnuniyetini dile getirmesi, önümüzdeki dönemde, KKTC’de kaybedilen zamanın telafi edilmesi konusunda yapılacak çalışmaların hızlandırılması anlamı taşımaktadır.

“Reform Hükümeti” tanımıyla kurulan CTP-UBP koalisyon hükümeti döneminde kaybedilen süre, kararlı ve başarılı bir çalışmayla telafi edilmek zorundadır.

Hükümet programının sunulması ve hükümetin güvenoyu alması sonrasında KKTC’de hızlı bir gelişme ve ekonomik istikrar hamlesi başlatılacağı aşikardır.

Bu konuda Anavatan Türkiye’nin her türlü desteği vereceği konusunda kuşku yoktur.

Sayın Türkeş’in KKTC ziyareti ve olumlu sonuçları önümüzdeki yılın çok daha iyi geçeceğine dair işaretler de vermektedir.

Daha önce, bir yazımda da belirttiğim gibi sayın Türkeş “Ben aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti vatandaşıyım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nde ilk defa Kıbrıs kökenli bir milletvekili Kıbrıs'tan sorumlu makama gelmiştir” diye konuşmuş, bu konudaki samimiyeti ve hassasiyetini ortaya koymuştur.

Nitekim, KKTC’de bulunduğu sürede yoğun resmi temaslarının yanısıra halkla da buluşan sayın Türkeş, Kıbrıs Amerikan Üniversitesi, Osmanlı Kütüphanesi ve Dr. Fazıl Küçük Müzesi gibi tarihi önemi olan yerleri ziyaret etmiş, Osmanlı yadigarı Kıbrıs’ta geçmişin ayak izlerine kendi ayak izlerini de eklemiştir.

Bu önemli ziyareti ile sayın Türkeş’e olan samimi duygularımız, bir o kadar daha artmıştır.

Şu ifadeyi kullanmak, sanırım bu ziyaretin önemini anlatmak için çok uygun olacaktır.

“Yavruvatan, kendisini her zaman şevkatle kucaklayan Anavatan’a minnettardır. Hoşgeldiniz”