Özelde Türkiye Cumhuriyeti Devleti, genelde ise Türk Milleti’ne kasteden karanlık güçler ve ABD’nin maşası FETÖ-PDY’nin isyan ve darbe girişimi Allah’a çok şükür atlatılmıştır.
Yüce Atatürk’ün “Gençliğe Hitabe”sinde dediği gibi içimizde yuvalanan ve beslenen kan emici “dahilî ve haricî bedhahlar” kendilerini peygamber ilan edip kan ve ölüm saçarak başta Türkiye olmak üzere tüm bölgeyi ateşe vermeye yeltenmiştir.
Ne acı ve ne büyük bir trajedi.
İki para etmeyecek bir takım zavallılar, kendilerini tanrılaştırıp dünyayı ve insanlığı akılları sıra “hizaya” getirmeye çalışmaktalar.
Oysa hizaya gelmesi gerekenler kendileridir.
24 saat secde etseniz ve her nefeste dua etseniz ne fayda ey zavallılar.
Yüce Türk milleti, dünya varoldukça bu ve benzeri olaylarla karşılaşmış, her defasında üstün gelerek nizamı sağlamıştır.
Ne hikmetse, bu tür davranışlara yeltenenler, kendilerini “dünyanın kurtarıcısı” olarak gören zavallılar arasında çıkmakta, yarım akıllılar da onlara yataklık yapmaktadır.
Tarih, bu zavallıları “meczup” olarak kaydedecek, bizden sonra yaşayan nesiller umarız bu olaylardan ders çıkaracaklardır.
Bir de darbe girişimi sonrası yaşananlar var..
Bir kaç saat içinde “U” dönüşü yapanlar, Türkiye Cumhuriyeti yıkılıyor hayaliyle elleri ovuşturanlar, gelecekleri makamı hayal edip hazırlık yapanlar..
Peki bu zavallılar Türkiye Cumhuriyeti’nin has neferlerini hiç mi hesaba katmadılar?
Türk milletini adeta bir “sürü” gibi güdebileceklerini mi sandılar?
Halkı kendileri gibi zavallı sanıp “güdülecek sürü” olarak görenler, rezil rüsva olarak utanç ve korkuyla geçirecekleri kalan ömürleri için ne kadar ağlayıp sızlansalar yeridir.
Bu dünya, onlar için artık “insan” olarak sürdürebilecekleri bir yer değildir.
İstanbul’un Osmanlı döneminde açılan son kapısı “YENİKAPI”da toplanan mahşeri kalabalık, artık bu ülkede darbe yapmanın asla mümkün olamayacağını en açık biçimde ortaya koymuştur.
Dünya basını, Yenikapı’da düzenlenen mitingle ilgili görüntülerden ürkmüş, ters-yüz etmeye çabaladığı gelişmeleri teslim etmek zorunda kalmıştır.
Öte yandan KKTC’de yayınlanan sol partilerin gazeteleri de, dünyanın dudaklarını uçuklatan bu mitingi neredeyse yok saymış, demokrasiye kasteden ABD ve Batı dünyasının beslemesi FETÖ-PDY’nin yanında yer almıştır.
Türkiye’de darbeye yeltenecek kadar zavallı ve kanı bozuk hainleri tükürükle boğmaya hazır böylesine büyük bir kitlenin toplandığı o miting, dünyaya verilmiş en açık ve en net mesajdır.
KKTC açısından baktığımızda, mitinge davet edilen KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın bu davete icabet etmemesi oldukça üzücü bir durumdur.
Sayın Akıncı, bu mitinge neden katılma gereği duymadığına açıklık getirmek zorundadır.
Kıbrıs Türk Halkı’nın oylarıyla bu makama getirilen kişi, kısık bir sesle “Ben demokrasinin yanındayım, elbette bunun aksi düşünülemez” diyerek Türkiye’deki güçlü demokrasi mücadelesine bu kadar “cılız bir destek” vermemeliydi.
Sayın Akıncı, gür sesle haykırmaktan niçin çekinmektedir?
Size kim engel olabilir Sayın Akıncı?