Cumartesi ve Pazar günkü Kongerler düşmanı çatlatan dostları sevindiren bir havada geçti.

Anlatmama müsaade buyurun.

Cumartesi günü sahabın erken saatlerinden itibaren DPUG’liler, akın akın Mağusa Rauf Denktaş Kongre Salonuna akmaya başladı.

Salonun delege ve misafileri almaması yüzünden bir çok kişi Kongreyi ayakta izlerken, oldukça fazla sayıda kişi de salona giremediği için geri dönmek zorunda kaldı.

Bu tür kongreler sadece parti içi görevi yerine getirmiyor. Aynı zamanda dostların ve eski arkadaşların bir araya gelmesine böylece hem eski günleri yad etmelerine hem de partinin geleceğini istişareye neden oluyor.

Mağusa bu açıdan en şanslı İlçe konumunda.

Parti İlçe Merkezi yıllardan beri her Cumartesi sabahın erken saatlerinden itibaren dolup taşıyor.

Buna bir de bölgenin ağır topu Ahmet Kaşif’in, Partiye geldikten sonra hafta sonu İlçe Merkezinde Partilileri dinlemesi eklenince Mağusa ilçesi, her cumartesi günü adeta miting alanına dönüyor. 

İlçe Başkanı Fikri Ataoğlu ve Milletvekili Hakan Dinçyürek ise diğer odalarda vatandaşın sorunlarını dinliyor ve mümkün olduğunca çare üretiyorlar.

Mağusa İlçesi bu yönü ile örnek bir ilçe ve tebrikleri hak ediyor.

Mağusa İlçe Kongresinde Gençlik Kollarının seçiminde yaşanan küçük bir tatsızlık, dışarıya büyük bir olaymış gibi lanse edilse de, bu durum DPUG’nin emin ellerde olduğunun da bir göstergesi aslında.

Öyle ya gençler, bayrağı devralmak için kendi aralarında kıyasıya bir mücadele verdiler ve sonunda uzlaştılar. Böylece ağabeylerine örnek oldular.

Pazar günü ise Lefkoşa İlçe Kongresi yapıldı.

Lefkoşa İlçesi de Mağusa’ya nazire yaparcasına salonu hınca hınç doldurmuştu.

2 adaylı bir seçim olacaktı Lefkoşa’da.

Adaylardan Kemal Hıfzıoğlu, son anda çekildi ve güzel bir konuşma yaparak diğer aday Ozan Baysan’a destek verdi.

Hem Mağusa hem de Lefkoşa İlçe Kongrelerine bakan taraflı tarafsız herkesin ortak kanaati; her iki Kongrenin de ciddi ve profosyönelce ele alındığı yönünde idi...

Cumartesi ve Pazar günü yanıma gelen bir çok kişi, Genel başkan adaylarının teke indirilmesi için bir çalışma yapılıp yapılmadığını sordular bana.

Ben de onlara meşhur Erzurum fıkrası ile cevap verdim hep.

Hani, kan davası günden bir ailenin resine Erzurum Valisi gelmiş ve kan davasını bitirmesi için ondan ricada bulunmuş. Aile reisi de “Vallaha Vali bey. Ben bu kan davasını çkotan bitirecem de komşular bırakmıyor..” 

Bizimkisi de o hesap.

Genel Başkan adayları, düne kadar kader birliği yapmış insanlar. Yaşanan herşeye rağmen, çok rahat bir araya gelip öpüşüp kucaklaşacak olgunluğa da sahipler...

Ama gel görki tarafların yanında o kadar kraldan fazla kralcı var ki, Onların dolduruşu ve tahrikleri yüzünden adaylar bir araya gelip konuşamıyorlar...

İnanın adaylar, etraflarındaki bu kişilerin markajından birazcık kurtulsalar, bir araya gelip birbirinin gözlerinin içine baksalar, konuşmadan sarılıp kucaklaşacaklar...

Neyse, “Siyasette 24 saat çok uzundur” ilkesine güvenerek beklemek de fayda var...