Lefkoşa Belediyesindeki kriz bir türlü bitmiyor...
Büyük iddialarla seçimi kazanan ve görevi üstlenen Fellahoğlu “Kim itti lan beni buraya?” der gibi çaresizlik içinde kıvranıp duruyor.
“Elimde sihirli değnek yok ki” diyor Sevgili Fellahoğlu.
İyi de, “Seni zorla mı aday yaptılar birader. Kaldıramayacağın yükün altına niye girdin?” demezler mi adama.
Lefkoşa kokudan geçilmiyor.
Çöp yığınları dağ gibi.
Mazaret ise; Belediyenin çöp toplayacak araçları tamir edecek parasının dahi olmaması.
Sorunlar aynen duruyor.
Belediyenin katkı payı, büyük oranda Çangar’a gittiği için, en son Çangar’ı mahkemeye verdiler.
Tamam da, başka gelir getirecek kaynak yok mu?
Mesela, Lefkoşayı bir ağ gibi saran şu reklam panoları konusunda niye bir adım atmıyorsunuz?
Düşünebiliyormusunuz? Belediyenin en büyük gelir kaynaklarından biri olabilecek bu panolar konusunda parmağını dahi oynatamadı fellahoğlu.
Bulutoğlu döneminde, yıllığı 30.000 TL den bir şirkete peşkeş çekilen bu panoların yıllık gelirinin en az 5 milyon TL olduğu iddia ediliyor.
İddiayı boş verin. Daha bir buçuk ay önce bu panoları tepe tepe kullanan siyasi partilerin, bilbord başına kaç para hesap ödediklerinden yola çıkarak, bu bilbordların yıllık gelirini hesaplayıp ona göre yeni bir değerlendirme yapabilirdi Belediye.
Onun da yapmadı.
Ya da yapamadı.
Bilbord konusunda pis kokular geliyor burnumuza. Günü gelince konuşuruz elbet.
Geçelim;
Lefkoşa Belediyesinin batmasında büyük pay sahibi olan BES ise, “Yoldaş Dayanışması” sergileyerek Kadri fellahoğlu’na ha bire kredi açıyor.
Büyük pay sahibi diyorum. Çünkü Belediye, Lale devri yaşayıp göz göre göre batırılırken BES, sesini çıkarmamış ve batma sürecine seyirci kalmıştı.
Biliyorsunuz, Osmanlı Lale devrinde dışardan aldığı borçlarla şaşalı bir hayat sürmüş, Ülke adım adım batarken kimsinin umrunda olmamıştı. Sonunda da ülke yıkılmıştı.
Aynı şekilde Belediye adım adıma batağa sürüklenirken çalışanın sendikası BES, ekmek yedikleri teknenin batmasına seyirci kalmıştı.
Ne zamanki maaşlar ödenmemeye başladı ve Belediye iflas etti. İşte o zaman kıyametleri koparmaya başladı BES.
BES’in gözü, Belediyenin Devletten alacağı yeni bir ödeme veya Ziraat Bankasından alınacak kredide şimdi.
Alınsın ve grev yaptıkları dönemde ödenmeyen maaşları ödensin arkadaşların.
Kalan para ile de sigorta ve İhtiyat Sandığı paraları yatsın.
Sonra?
Sonrası önemli değil..
BES, Belediyenin batık durumuna bakarak en küçük bir fedakarlığa yanaşmıyor. Taşın altına elini sokmuyor.
Mesela, maaş indirimi veya çalışmadıkları dönem için talep ettikleri haksız maaş iddiasından vaz geçmiyor.
Aha, bayram geliyor. “Nerden bulursanız bulun. Maaşlarımızla birlikte bayramlıklarımızı da verin” diyor.
“Paramızı verin de gerekirse işçi çıkartın” diye bağırıyor.
Emekçi sendikası dediğin böyle olur zaten(!)
Bir kısım emekçiyi işten atıp açlığa mahkum edeceksin. Edeceksin ki diğer bir kısım emekçi(!) nin kıyak haklarına halel gelmesin.
Neyse,
Lefkoşalı , Fellahoğlu’nu kendi seçti. En az 8 ay daha çekmeye devam edecek.
Ne demişler?
Kendi düşen ağlamaz.
Prof. Erhan Arıklı