Elimde olsa, Kıbrıs Türklerine ve Kıbrıs görüşmelerini yürüten müzakerecilere Yakın Girit Tarihini mecburi ders olarak okuturdum.

Bu dersten başarılı olmayanları asla diplomat veya müzakereci yapmaz, Rumlarla konuşmalarına müsaade dahi etmezdim.

“Ne alakası var?” demeyin lütfen.

Girit’in Yakın Tarihi ile Kıbrıs’ın yakın tarihi tıpatıp aynıdır.

Siz kendinize bir kahve söylerken, kısaca anlatmama müsaade buyurun lütfen.

Türklerin Girit fethi tamı tamına 24 yıl 16 gün sürmüştü. Ada’nın tamamı fethedildiğinde tarihler 27 Eylül 1669’u gösteriyordu..

Ecdadımız tıpkı Kıbrıs’ı aldığı gibi Girit’i de Venediklilerden almıştı.

Girit’in Ortadoks Rumları da tıpkı Kıbrıs Rumları gibi Osmanlı’nın Adayı fethini sevinçle karşılamış, günlerce bayram yapmışlardı.

Türkler de, Rumların bu sevincini Ortadoks kilisesini tekrar açarak ve bir çok hürriyeti vererek cevaplamıştı.

Fetihten sonra, tıpkı Kıbrıs’a olduğu gibi Girit’te de bir sürgün kararnamesi hazırlanmış ve Anadolu’nun belli bölgelerinden göçmenler yerleştirmişti Ada’ya.

Fetihten sonra Ada’da kısa sürede ekonomik durum düzelmiş ve dışardan göç almaya başlamıştı Girit.

1760 yılına gelindiğinde Girit'te 200.000 Müslümana karşılık, 60 bin Hıristiyan yaşamaktaydı.

Kıbrıs’la Girit’in kaderi sadece bu kadarla kalmadı tabii.

1791’de Megali İdea haritasının çizilmesi ve 1796’da da ilan edilmesinden sonra, hem Kıbrıs’ta hem de Girit’te Rumlar, Enosis hareketleri hızlandırdı.

Tesadüfe bakın ki, 1821’de hem Girit de hem de Kıbrıs’ta Enosi amaçlı İsyanlar başladı.

Kıbrıs Türkleri, Girit Türklerinden şanslı idi. Ada’daki Türk Vali Küçük Mehmet İsyanı daha başlamadan bastırırken, Girit’te ki isyan da binlerce Türk öldürüldü.

1828’E gelindiği Megali İdea’nın ilk adımı gerçekleşmiş ve Yunanistan, Rusya ve diğer Batılı devletlerin de yardımı ile bağımsızlığını ilan etmişti.

Büyük Yunan ideali Megali İdea’sının arıdında, hep İngiltere, Fransa ve Rusya vardı. Bu Devletlerin girişimleri ile 1866 yılında Girit Rumları bir kez daha ayaklandılar.

Bu ayaklanmaları fırsat bilen Batılı devletler, konuyu bir Avrupa sorunu haline getirdiler. Ne tesadüf değil mi günümüzde de Güney Kıbrıs’ı AB’ye alan Batılılar, Kıbrıs’ı da bir Avrupa sorunu haline getirerek Türkiye’ye “Muhatabın benim” mesajı vermişti.

Bugün hepsi de BM Güvenlik Konseyi'nde karşımızda olan Rusya, İngiltere ve Fransa'nın desteğine güvenen Girit Rumları, Yunanistan'dan aldıkları güçle 16 Ağustos 1866 gecesi Selino kazasında yaşayan binlerce müslümanlarını kılıçtan geçirdiler. (Atlılar, Sandallar ve Muratağa’yı hatırlayınız)

Batılı ülkelerin bu katliam karşısında kılları bile kıpırdamadı. Buna güvenen ada Rumları topladıkları bir Meclis aracılığı ile 2 Eylül 1866'da enosisi ilan ederek Girit'in, Yunanistan'a

bağlandığını açıkladılar. Bizde de AKEL öncülüğünde 1950’de Plelbisit yaptılar

Bu esnada Girit'te 16 tabur Türk askeri olmasına karşın, Osmanlı Devleti, Avrupa devletlerinin müdahalesinden çekindiği için bu askerleri kullanamadı. (Hatırlarsanız Annan Planında Ada’da kalacak 600 mehmet’ de bizi koruyacaktı)

Kıbrıs-Girit benzerliğinde çok ilginç bir ayrıntıyı daha vermeme müsaade buyurun.

Hani 2. Cumhurbaşkanımız Talat, “Dönüşümlü Başkanlığı” büyük bir başarı ile anlatıyor ya bizlere. Bunun Giriti versiyonu şöyle olmuştu:

Ada’daki isyanın önünü alamayan Osmanlı, Batılı devletlerinde baskısı ile Haleba Mukavalenamesini yayınladı. Buna gore; Ada’da 80 üyeli bir Meclis açılacaktı. Bu meclisin 49 üyesi Hristiyan,31 üyesi de Türklerden oluşacaktı. Rum bölgelerini Rum kaymakamlar yönetecekti. (1960 Cumhuriyet anlaşmasına nasılda benziyor değil mi?)

Adayı yönetecek Vali, Rumlar ve Türkler arasında dönüşümlü olarak seçilecekti. Vali, Rum olduğunda muavini Türk, Türk olduğunda ise muavini Rum olacaktı.

Tutmadı tabii. Aynen 1960’ta Kıbrıs’ta olduğu gibi Türklere verilen bu haklar kağıt üzerinde kaldı.

Bugün Girit’te tek bir Türk kalmadı. Dünya bunların nereye kaybolduğu ile hiç ilgilenmedi.

Şimdiiii; Bir makalede size Yakın Girit tarihinin tamamını anlatmamı beklemeyin benden.

Bu satırları okuyan herkesin bilmesi gereken şey; dün Girit’de olduğu gibi bugün Kıbrıs’ta da karşımızda Rumlar yok. Topyekün bir Batı var.

Dün,Batılı devletler her türlü ayak oyunlarını oynayarak, Girit’i Türklerin elinden aldılar. Bugün de aynı oyunları Kıbrıs üzerinde oynuyorlar.

Ekim sonunda başlayacak müzakerelerde Batılı ülkeler tıpkı Girit’te olduğu gibi “Salam Politikası” uygulayacak. İlk etapta da BM gözetiminde Maraş’ın eski sahiplerine iadesini isteyecekler

Böylece, elimizde bizi güçlü kılan ne varsa taker taker almaya çalışacaklar.

Girit, 13 Ekim 1912’de tamamen Yunanistan’a bağlandığında Ada’daki ilk Yunan İsyanın üzerinden 142 yıl geçmişti.

Kıbrıs’ta ise, ilk isyandan bugüne kadar 192 yıl geçmiş.

İyi direnmişiz vallahi..



ERHAN ARIKLI