PARTİLERİN İÇİNDEKİ UZUN KULAKLAR...

Hatırlıyorum...

Bundan bir müddet önce DP Parti Meclisinde önemli bir konuyu tartışıyorduk.

Genel Başkan kürsüden alınan kararın önemini anlatıp, bunun bir müddet gizli kalması gerektiğini söylerken, arka sıralardan bir arkadaş elindeki telefonuna gelen mesaji göstererek; “ Başkan merak etme. Aldığımız karar az önce internet sitelerine düştü bile...” demişti...

Gülelim mi, ağlayalım mı bilememiştik.

“Uzun kulak” meselesi, bütün partilerin ortak meselesi. Hatırlayın; CTP Parti Meclisi, DPUG ile Koalisyon kurup kurmayacağı konusunda karar vermek üzere toplanmışken, Yorgancıoğlu, aniden gelen bir telefon üzerine dışarı çıkmış, dışarda yaptığı görüşmeden sonra Parti Meclisi toplantısına ara vererek, alelacele MYK’yı toplama ihtiyacı hissetmişti.

MYK toplantısından Parti Meclisi toplantısına geri dönülürken, haber internet sitelerine düşmüştü bile. “Alo.. Ben Beşir...” olayı idi mesele.

CTP, güya tedbir almak için Parti Meclisi toplantılarına telefon almayarak işi çözmeye çalışmıştı ama değişen bir şey yoktu.

28 temmuz seçimlerinde Parti içi kavgayı araştıran raporun basına sızması ise, CTP için tam bir fecaattı. Rapor basına sızmasa CTP’de kol kırılır yen içinde kalabilirdi. Ama artık savaş baltaları bileniyor...

Geçen gün Yenidüzen’de Cenk Mutluyaka’lı, CTP’deki bu sızıntılara atfen sitem dolu bir yazı yazdı. Yazının başlığı da çok hoştu: “Fısıl PM”.

Okuduğumuz kadarı ile Sevgili Cenk, mevcut belediye başkanları ile ilgili toplantıda yapılan oylama sonrası Parti Meclisi üyelerinden bilgi almaya çalışmış, ama konuştuğu kişiler ser verip sır vermemişler.

Yazıişlerinde kendi aralarında konuyu görüşürken “Nasılsa yarın rakip gazetelerde kim kaç oy aldığını tüm detayları ile öğreniriz...” demişler.

Dedikleri gibi de olmuş. Kendi gazetelerine, kendi arkadaşlarına verilmeyen sır, ertesi gün çarşaf çarşaf yayınlanmış diğer gazetelerde.

Sızıntılar sadece Parti içi meselelerle ilgili olsa iyi. Devlet sırrı olması gereken konular da artık bir kaç saat içinde internetde boy gösterebiliyor...

Mesela, bundan bir müddet önce Kablo Elektirik konusu ile ilgili Türkiye’de önemli bir toplantı yapıldı.

Bu toplantıya Koalisyonun DPUG kanadından Kordinatör İsmail Arter, CTP tarafından Müsteşar Alpay Afsaroğlu katıldı.

Toplantının sonunda bir tutanak hazırlandı ve imzaya açıldı. Tutanağa, KKTC tarafından Müsteşar Afsaroğlu imza attı.

İsmail Arter, tedbirli ve tecrübeli bir arkadaşımız. Ne olur ne olmaz diye, tutanağın kopyasını dahi istemedi . Afsaroğlu’na dedi ki; “Kıbrıs’a varınca, bir kopyasını Başbakan Yardımcısına da gönderirsiniz...”

Tutanak kopyası Başbakan Yardımcısına varmadan, internet sitelerinde ve gazetelerin manşetlerinde yerini almıştı bile. Medyaya bu tutanağı Başbakan’ın kendisi veya Müsteşarı Afsaroğlu sızdırmış olamazlar. Çünkü, sızıntı en çok onları zor durumda bırakırdı. Peki öyleyse kim sızdırmış olabilir ki?

Son olarak, geçtiğimiz hafta sonu Koalisyon ortakları bir araya gelip aralarındaki sorunları görüştüler. Toplantı bitiminde her iki Parti yetkilileri gerekli açıklamaları yaptılar.

Yetmedi .Görüşme detayları, ertesi günkü Volkan gazetesinde de biraz da CTP’yi zor durumda bırakacak bir manşetle duyuruldu kamuoyuna.

Belliki detaylar, Hükumeti ve özellikle de Özkan Yorgancıoğlu’nu zor durumda bırakacak birileri tarafından sızdırılmıştı...

“3 kişinin bildiği şey sır değildir...” demişler büyükler. Ammaaa, “Sır” denilen şeyin bu kadar ayağa düştüğü bir dönem hatırlamıyorum.