Covit-19 salgını ve etkilerinin yansımaları ile Kuzey Kıbrıs turizmi şimdiden buzdolabına konuldu.
Turizm sektörü tek başına kaderine direnmekte.
Bakanlık ve resmi makamlar turizm perisini beklemeye devam etsin Kuzey Kıbrıs ekonomisinin lokomotif sektörlerinden turizmin sorunları günden güne içinden çıkılamayacak noktaya doğru gitmekte.
Turizm perisinin de gelip sihirli değneği ile her şeyi süt liman yapacağı da yok.
“Yandık, bittik, çaresizlik içerisindeyiz, elimizden gelen bu, daha fazlası olmaz ancak bu kadar, biraz da Turizm sektörü elini taşın altına koysun, her şeyi de Bakanlık ve Devletten beklemeyin” açıklamalarının altında yatan sebep ise tembellik, vizyonsuzluk, umursamazlık, makamın gereğini bilmemek ve önemsememek, makamlara hizmet yerine makamın sahibine hizmet etmesini bekleme güdüsü, üretememe, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak, siyasi kısırlıktan başka bir şey değil.
Bugüne kadar Turizm Bakanlığının her şeyi Turizm sektöründen beklediğini, Devletten daha çok taşın altında hep Turizm yatırımcılarının elini soktuğunu görmezden gelerek ve utanmadan “artık Turizm sektörünün elini taşın altına koyma zamanı geldi, her şeyi de Bakanlık ve Devletten beklemeyin” diyerek üst perdeden nutuk atmaktan, aba altından sopa göstermekten de vazgeçmeli, Turizm sektörünün sorunlarına çözüm getirme iddiasında olanlar.
Üst perdeden nutukların gölgesinde, turizm’i sadece teşvik kalemlerinin harcanması olarak düşünmekten öteye gidemeyen seçilmişler ve kadrolar tarafından ülke turizminin kaderine terk edildiği günlerden geçiyoruz.
Covit-19 salgını sonrasında sarı alarmdan kırmızı alarma geçen turizm sektörünün sorunlarına çare bulunamamasının ülke ekonomisinin ve dolayısıyla Kuzey Kıbrıs’ın batması olduğunu göremeyen bir Bakanlık ve otorite ! ile karşı karşıya Kıbrıs’ın kuzeyi.
Turizm sektörüne vurulan darbenin ülke ekonomisine vurulan darbe olduğunu umursamadan turizm yatırımcılarını bazı gazetecilere dövdüren, toplum nazarında linç başlatanlardan da çözüm beklemek, ölü gözünden yaş beklemek değil de nedir?
Ve dün Rum tarafı iken gerçek nedeni gizleyen bahane, bugün Covit-19’a sığınmakta, ülke turizmine yön vermesi gerekenler.
Ekonomik krizlerin en az zarar ile atlatılması ve/veya krizin gerçekçi stratejiler ile fırsata çevrilebileceğini düşünen de yok, Turizmin siyasi ve bürokratik alanında.
Çok uzağa gitmeye gerek yok.
Güney Kıbrıs’a bakmaktan da aciz bir tablo ortaya koyanların Türkiye, Almanya, İngiltere ve İskandinav ülkelerini mercek altına almalarını beklemek, ütopyadan ibaret.
Güney Kıbrıs, koronavirüs vakaları ve ölümlerinin oranını düşük göstermek için Kuzey Kıbrıs’taki oranları da bir bütün olarak kullanıp “güvenli bölge-güvenli turizm destinasyonu” algısını güçlendirmek için propagandaya başladı bile.
Rum’un çirkin yüzü diyerek yine “dolce farniente”ye * bağlama eğilimine gireceklere inat artık imrenerek izliyor Kıbrıs Türk’ü güney komşusunu.
Alman basın otoritelerinden Frankenpost, korona virüs salgının sürdürülebilir turizm için fırsata dönüştürülmesini tartışırken Avrupalı gezginlerin eğilimlerini gözler önüne seriyor.
Alman ve İngiliz basını ile turizm otoriteleri, Avrupalı gezginlerin Covit-19 salgını sonrası Maldivler, Karayipler, Uzakdoğu ve Cruise turizminden uzaklaşarak “güvenli bölgelerde” yurtdışı seyahatlerine devam edeceklerini bas bas bağırırken Rum tarafının hamlesini daha iyi anlaşılmakta.
Petrol fiyatlarındaki artışında uzak destinasyonların tercih edilmemesinin nedeni olacağını belirten ayni otoriteler, Avrupalı gezginlerin İtalya, Fransa, İspanya gibi ülkeler hariç iç turizm ve “güvenli yakın bölge destinasyonlarına” yönelik turizme devam edeceklerini ifade etmelerinden haberi var mı, resmi otoritelerin?
Kuzey Kıbrıs turizm dünyası, Covit-19 salgının etkilerini turizm sektörü için fırsata çevirecek vizyona sahip iken resmi otoritelerin “bahane geleneğini” bozmadıklarını veya bozamadıklarını görmek hazmedilmesi güç bir olgu.
Kıbrıs’ın kuzeyinde resmi otorite, Covit-19 salgının yarattığı krizi fırsat çevirme becerisinden ne yazık ki çok uzak.
Ve siyaset kurumunu esir alan bahaneler hazır.
Kahrolsun Covit-19, Yaşasın “DOLCE FARNIENTE.” *
Dolce Farniente : İtalyanca özdeyiş. Türkçeye tatlı tembellik veya hiçbir şey yapmamanın güzelliği olarak çevrilmekte.