Ülkemizde Hükumetler değiştiğinde sürekli gündeme gelen bir meseledir 3 lü kararname olayı.
Ona bağlı olarak da kimler atanacak, kimler görevden alınacak soruları geyik muhabbetine dönüşür gazetelerin dedikudu sahifelerinde ve köy kahvelerinde.
Tabiatı ile bir kesim de “Yeni Müşavirler Ordusu Yaratılacak” diye edebiyat yapar sürekli...
Doğrudur. En verimli döneminde “Müşavir” yapılıp kızağa çekilen insanlarımız kanayan bir yaradır ülkemiz için..
2009 yılında Ombudsman tarafından hazırlanan raporda, “Müşavir” yapılıp bankamatik memuru statüsünde hiç bir iş yapmadan Devletten maaş çeken kişilerin sayısının 114 olduğu söylenmişti.
Şimdilerde bu sayı belki biraz daha artmış olabilir.
Çalışmadan her ay devletten üst kademe maaşı çeken bu 114 kişinin bütçeye maliyeti ise her ay 10.7 milyon liradır.
3’lü kararname kapsamında 100’ün üzerinde makam ve mevkiide 300 civarında memur bulunuyor.
Sözde bütün partiler 3 lü kararnameden ve Müşavir Ordusundan şikayet ederlerde, uygulamaya gelince herkes bu haktan kendi yandaşlarını fayladandırmayı düşünür.
Ama bu kocaman bir populizimdir. Halka sadece seçim döneminde şirin gözükmek için kullanılan bir edebiyattır.
Siyasi Partiler seçim dönemlerinde bu işin propagandasını yaparda iş icraata gelince eski uygulama aynen devam eder.
Mesela ne CTP’nin ne de UBP’nin seçim bildirgesinde 3 li kararneme ile ilgili bir düzenleme vaadi görmedim.
DP-UG ise seçim bildirgesinde bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da son derece radikal önerilerde bulunmuş ve ; “ Siyasi irade tarafından 3 lü kararname ile bir yere atanan kişinin, kendisini o göreve getiren siyasi iradenin görevden gitmesi ile eski görevine dönmesi..” yönünde uygulama yapacağını vaadetmişti seçmene.
Ek olarak da mevcut Müşavirlerin Milletvekillerine danışmanlık hizmeti vermek sureti ile onlardan faydalanılmasını teklif etmişti.
Ne yazık ki bu konuda CTP ile bir mutabakata varılamamış olmalı ki, Hükumet Programında bu konu ile iligli bir düzenleme göremedik.
Neyseki bu konuda hala bir şansımız var.
Koalisyon Hükumeti, bir çok konuda olduğu gibi Kamu Görevlileri yasasında da değişiklik yapacağını söylemiş, üstelik bunu da 1 yıl içerisinde gerçekleştireceğini deruhte etmişti.
Umarız hiç olmazsa bu aşamada DP-UG ortağını ikna ederde, birlikte ülkenin bu kanayan yarasına deva bulurlar.
Şüphesiz her Hükumetin kendi kadroları ile çalışması onun en tabii hakkıdır. İster dışardan, isterse içerden atansın, ataması yapılan kişi o makamın maaş ve özlük haklarını ancak o makamda kaldığı sürece almalı, görevden gittiği anda da kaybetmelidir.
Bir makamda 6 ay kalıp sonrada “Müşavir” kadrosunda senelerce yan gelip yatmak kabul edilebilir bir şey değildir.
Dolayısı DP-UG’nin dediği gibi; Siyasi irade ile bir göreve gelen kişinin o makamdaki ömrü, o siyasi iradenin yani Hükumetin ömrü ile aynı olmalı ve daha sonra da geldiği göreve geri dönmelidir.
Dışardan atanan kişler görevlerinden alındıklarında eski hayatlarına dönerlerken, içerden atanan kişiler niye müşavir olarak kızağa çekilir, anlamak mümkün değil.
Sahi bizden başka dünyanın hangi ülkesinde böyle absürt bir uygulama var?
Bilen biri varsa, söylese de biz de öğrensek.
ERHAN ARIKLI